
HDP: Özgür basına saldırı devlet geleneğinin vazgeçilmezidir
- 11:25 3 Aralık 2019
- Güncel
İSTANBUL - Özgür basın geleneğine dönük saldırıların otoriter devlet geleneğinin vazgeçilmez bir yöntemi olduğunu belirten HDP, “Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının yıl dönümünde Berivan Altan, Sadık Topaloğlu ve Sadiye Eser gibi özgür basın çalışanlarının gözaltında olması AKP’nin bu karanlık geçmişin sürdürücüsü olduğunu teyit etmektedir” dedi.
Özgür Ülke Gazetesi’ne yönelik 3 Aralık 1994 tarihinde gerçekleştirilen bombalı saldırının yıl dönümüne ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Basın ve Yayından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış’ın imzasıyla yazılı açıklama yaptı.
Saldırının üzerinden 25 yıl geçtiği hatırlatılan açıklamada, “Gazetenin İstanbul merkez bürosu, Kadırga’daki teknik binası ve Ankara bürosuna yönelik saldırıda basın emekçisi Ersin Yıldız hayatını kaybederken, gazetenin 23 çalışanı yaralandı. 1994 yılında gerçekleştirilen MGK toplantısında kararlaştırılan ve dönemin başbakanı Tansu Çiller’in imzasını taşıyan ‘gizli’ ibareli belgede Özgür Ülke Gazetesi doğrudan hedef gösterilerek, ‘yasaların yetersiz kaldığı ve gazetenin bertaraf edilmesi’ emri verilmişti. Özgür basın ve özgür düşünceyi bertaraf etme saldırıları, yüzyıllık tekçi ve otoriter devlet geleneğinin vazgeçilmez bir yöntemi olarak halen yürürlükte” denildi.
‘Özgür basına saldırılar 90’lı yılların karanlık tarihini temsil ediyor’
Türkiye’de yüzlerce gazetecinin kaçırıldığı, katledildiği, binlerce gazetecinin işkencelere ve ağır hapis cezalarına çarptırıldığı hatırlatılan açıklamada, “Türkiye basın tarihi aynı zamanda iktidarların kesintisiz saldırılarına karşı var olma, düşünce ve kimliğini koruma mücadelesinin tarihidir. Ağır saldırılara rağmen basın ahlakını ve onurunu koruyan gazeteciler, gerçeği ve hakikati dillendiren kalemler bu topraklardan hiç eksik olmadı. Bu ülkenin en büyük mirası hakikati sahiplenme mücadelesidir. 35 yıllık özgür basın geleneği, işte bu mücadelenin ete kemiğe bürünmüş, kimlik kazanmış, cisimleşmiş halidir. Sırf bu yüzden önceki dönemlere kıyasla Apê Mûsa’ların öncülüğünde gelişen özgür basın geleneği amansız saldırılara maruz kaldı. Türkiye’de hayatını kaybeden basın çalışanlarının yüzde 50’sinden fazlasının bu geleneği temsil eden basın kuruluşlarından olması ne bir tesadüf ne bir rastlantıdır; açıkça hedef almadır. Özgür basın ve özgür düşünceyi bertaraf etme saldırıları, yüzyıllık tekçi ve otoriter devlet geleneğinin vazgeçilmez bir yöntemi olarak halen yürürlükte. Bugün AKP, özgür basına yönelik saldırılarla 90’lı yılların karanlık tarihini temsil ediyor. Basına yönelik kesintisiz saldırılarla Çiller yönetimini ve 1990’lı yılların karanlık geçmişini aratmıyor, aksine yeni saldırı yöntemleriyle Çiller’i geride bırakmış durumda” diye belirtildi.
‘Özgür basını savunmak toplumun gerçeği bilme hakkını savunmaktır’
15 Temmuz askeri kalkışmanın ardından yüzlerce basın kurumunun kapatıldığı anımsatılan açıklamanın devamında, şöyle denildi: “Bugün yüzlerce gazeteci halen cezaevlerinde tutuluyor. Özgür Ülke’nin bombalanmasının yıl dönümünde Berivan Altan, Sadık Topaloğlu ve Sadiye Eser gibi özgür basın çalışanlarının gözaltında olması AKP’nin bu karanlık geçmişin sürdürücüsü olduğunu teyit etmektedir. Çiller başaramadı, özgür basını susturmaya gücü yetmedi. Erdoğan ve yönetimi de başaramayacak. Bunu, ısrarla ve inatla bütün saldırılara rağmen gerçeğin sesi olmaya çalışan basın emekçilerinin mücadelesinden ve emeğinden biliyoruz. Basına yönelik saldırı toplumsal olana yönelik saldırıdır, özgür basını savunmak toplumun gerçeği bilme ve haber alma hakkını savunmaktır. Toplum olarak hakikati bilme hakkımızı talep ediyoruz; yalana ve manipülasyona mecbur ve muhtaç değiliz. Hakikat mücadelesini yükseltenlere, bu uğurda gadre uğrayanlara, ah demeden sorumluluğunu yerine getiren özgür düşünenlere şükran borçluyuz. 25’inci yıl dönümünde Özgür Ülke’ye yönelik katliam girişimini lanetliyor, Ersin Yıldız ve katledilen bütün gazetecileri saygı ve minnetle anıyoruz.”