
İHD Kadın Komisyonu: Devlet cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır
- 14:22 25 Kasım 2019
- Güncel
ANKARA - İHD Merkezi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle yaptığı yazılı açıklamada, “Devlet kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üretmelidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Kadın Komisyonu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında yazılı açıklama yayınladı. Kadına yönelik şiddetin politik olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Tüm ezilenlerin özgürlüğü, kadının özgürlüğü için mücadele ederken yaşamını yitirmiş olan kadınların önünde saygıyla eğiliyoruz” denildi.
'Kadınlar ve çocuklar esaret altında kalmış ve şiddete uğramıştır'
Kapitalizmin devam edebilmesi için kullanılan tüm araçların, eşitsizliğin, savaş ekonomisinin, tekrar tekrar üretilen şiddeti meydana getirdiği belirtilen açıklamada, "2011 yılında Suriye’de başlayan savaşta 5 bine yakın Ezidi kadın, IŞİD tarafından esir alınmış ve 3 bin kadının hala akıbetleri bilinmemektedir. Suriye’de IŞİD’den alınan Bağuz köyü yakınlarında, kadın ve çocukların gömüldüğü toplu mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Binlerce kadın ve çocuk yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmıştır. Kadınlar ve çocuklar köle olarak esaret altında kalmış, şiddete uğramışlardır. Daha yenilerde Ankara Keçiören’de IŞİD’li birinin elinde esir olarak bir kadın ortaya çıkartılmış ve ailesi tarafından geri alınmıştır" denildi.
'Parlamentoda 600 milletvekilinin 102'si kadındır'
“Mevcut politikalar kadını daha çok ev içine hapsetmekte, toplumsal hayattan ve toplumsal yaşama eşit katılımdan uzak tutmaya çalışmaktadır” denilen açıklamada, "Kadınların siyasete katılımı erkeklerle eşit oranda mümkün olmadığına dikkati çeken Kadın Komisyonu, “Parlamentoda 600 milletvekilin yalnızca 102’si kadındır. Ülkenin parlamentosu aslında bu hali ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en çarpıcı göstergesidir. Kadın politikalarına erkekler karar veriyor. Siyasette yer alabilme imkanı bulabilmiş kadınlar etkili alanlarda değil daha tali alanlarda görev alabiliyor. Siyasete katılımdaki bu düşük oran yalnızca milletvekilliği olma şeklinde değildir, bugün siyasi partilerin içindeki temsiliyette kadınlar yok denecek kadar azdır" diye belirtildi.
‘Kadınlar ekonomik tehditlere maruz kalıyor'
Kadınların eşit iş ve eşit ücret politikalarından faydalandırılmadığını, aynı nitelikte olan iki kişi arasında cinsiyete dayalı olarak kadına daha az yetki ve daha az ücretin reva görüldüğü kaydedilen açıklamada, "Kadınlar, iş yerlerinde tacize ve hakarete uğruyor, mobbinge maruz kalıyorlar. Haklarını aradıklarında çoğu zaman işten çıkarılıyorlar. Antep’te sözleşmeli olarak çalışan Saadet öğretmen arkasında ‘Her gün pamuk ipliğine bağlısınız sözünden bıktım usandım’ satırlarını bırakarak intihar etti. Çalışan kadınlar çocuk sahibi olduklarında iş akdi feshediliyor ya da yasal izinlerinden faydalandırılmıyorlar. Çalışmayan kadınlar ekonomik olarak kendilerine bakamayacakları gerekçesi ile ev içi sistematik şiddete sesini çıkartamıyor, ekonomik tehditlere maruz kalıyor" ifadelerinde bulunuldu.
‘İstanbul sözleşmesinin hükümleri uygulanmıyor'
Katledilen, Şule Çet'in faillerinin hala ceza alınmadığını, Nadira Kadirova'nın şüpheli şekilde yaşamını yitirmesine rağmen hala etkili bir soruşturma açılmadığına vurgu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerine uyulmuyor. Bu sözleşme adeta yok sayılıyor ve sözleşmenin antipropagandası yürütülüyor. Oysa 2011 yılında imzalanmış olan bu sözleşme Türkiye Anayasasındaki hükümlerle eşdeğerdir. Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre değiştirilemez. Kadına karşı şiddete karşı 6284 sayılı yasadaki maddeler dahi uygulanmıyor.
Gerek cezaevlerinin içindeki görevliler tarafından gerekse hastane ve mahkemeye yapılan sevkleri esnasında kolluk tarafından fiziksel olarak işkenceye uğrayarak darp edilen kadın mahpuslar bulunmaktadır. Ancak şiddet uygulayan görevlilerin hiçbiri hakkında soruşturma başlatılmıyor ve cezasızlık nedeniyle sorunlar artarak devam ediyor. Devlet kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üretmelidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. Kadına karşı şiddet uygulayan failler hakkında etkili cezalandırma yoluna gidilmeli ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmedir. İHD’li kadınlar olarak, kadına karşı şiddetle mücadeleye tüm gücümüzle devam edeceğiz.”