
Anarşist Kadınlar’dan 25 Kasım çağrısı: Tüm kadınları bekliyoruz
- 09:16 25 Kasım 2019
- Güncel
İSTANBUL - Devletin ataerkilliğini ve kadınlara saldırısını alanlarda ses çıkararak teşhir etmeyi sürdüreceklerini belirten Anarşist kadınlar, “Bugün Taksim Tünel Meydanı'nda ‘Kadınlar Kapatılamaz’ diyerek, taleplerle değil mücadeleyle özgürleşeceğimizin üstünü çizerek buluşacağız. Bütün kadınları bekliyoruz” çağrısında bulundu.
Türkiye’de ve dünyada 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında kadınlar bugün birçok ilde sokaklarda ses yükseltecek.
‘Kadınlar kapatılamaz’ şiarıyla bugün Taksim Tünel Meydanı’nda gerçekleştirilecek yürüyüşte olacaklarını belirten Anarşist kadınlar, tüm kadınları alanlarda birlikte ses yükseltmeye çağırdı.
‘Tek yol öz örgütlü mücadele vermektir’
Ataerkil zihniyetin kadınları her alanda ikinci plana atmaya çalışıldığını belirten Irmak Kabay, kadınların şiddet gördükleri erkeklerden boşanmak isteyişinin dahi devlet kutsallığı ve aile kurumunun bütünlüğü gerekçesiyle zorlaştırıldığını kaydetti. Irmak, “Kadınlar devletin prosedürlerine rağmen boşanabildiği zaman ise devlet, birçok kadının bu sistem içindeki tek güvencesi olan nafaka hakkını da elinden almaya çalışıyor. Oysa birçok kadının evlendikten sonra evli olduğu erkek tarafından iş hayatına atılması engelleniyor ve böylece ekonomik özgürlüğü elinden alınarak eve kapatılıyor. Benzer şekilde devlet, kadınların şiddetten kurtulmak için başvurduğu yöntemlerden bazıları olan 6284 sayılı kanun ve bu kanunun dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi’ndeki yasaları uygulamamakta ısrar ederek kadınları şiddet karşısında yalnız bırakıyor. Yaşadığı şiddet karşısında yalnız bırakılan kadın ise bu şiddete karşı koyup yaşamını savunduğu zaman devlet tarafından hapishaneye kapatılıyor. Hal böyleyken kadınların yalnızca erkekler tarafından şiddete uğradığını söylemek yetersiz kalıyor. Aynı zamanda devlet de erkektir ve erkek devlet de kadınları yok etmek için, sindirmek için kadınlara saldırıyor. O yüzden Kadınların şiddetten kurtulabilmesinin tek yolu öz örgütlü bir mücadele vermektir diyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Şiddeti iktidarın eril söylemleri körüklüyor’
İktidarın eril söylemlerinin ve politikalarının şiddeti körüklediğine dikkat çeken Irmak, sistem tarafından oluşturulmaya çalışılan ‘makul kadın’ imajını reddeden kadınların katledilişinin erkek yargı tarafından makul görüldüğünü vurguladı. Irmak, “Kadınlar kısa etek giydiği ya da geç saatte dışarıda olduğu için bile şiddete uğrayabiliyor ve insanlar da bunları şiddetin geçerli bir sebebi olarak görebiliyor. Bu şiddet ölümle sonuçlandığı zaman ise mahkeme salonlarında “neredeymiş, ne giymiş, saat kaçmış” gibi sorular katile değil de kadına yöneltiliyor. Bunun en iyi örneğini Şule Çet’in katledilmesiyle başlayan ve uzun bir zamandır devam eden duruşmalarda görüyoruz. Şule’nin o saatte dışarıda ve alkol tüketmiş olması tüm duruşma günlerinde asıl konuşulması gerekenlerden daha fazla konuşuldu. Kuşkusuz bunda şu anki iktidarın eril söylemleri ve kadını “muhafaza etmek” üzerinden şekillendirdiği politikanın da etkisi büyük. Bu politikayla devlet, evden ve erkeğin sözünden çıkmayan, açık giyinmeyen, alkol tüketmeyen “makbul kadın” imajı yaratıyor. Bu imajın yarattığı algının bir sonucu olarak imaja uyan bir kadın katledildiğinde masum olarak nitelendirilirken; bu imaja uymayan kadın katledildiğinde ise ona ‘haketti’ gözüyle bakılıyor” diye konuştu.
‘Bu bir talep değil, özgürlük çağrısıdır’
Anarşist kadınlar olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında birçok eylem ve etkinlikler düzenlediklerini belirten Şeyma Çopur, bugün ise Taksim’de düzenlenecek olan 25 Kasım yürüyüşünde “Erkekleri Koruyan Tüm Kurumlar Kapatılsın" şiarıyla ses çıkaracaklarını vurguladı. Şeyma, şöyle devam etti: “Bu Bir Talep Değil Özgürlük Çağrısıdır. Biz kadınların özgürleşmesinin ancak öz örgütlü bir mücadeleyle gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Tanıştığımız bütün kadınlara da bunu söylüyoruz. Eğer bir kadın yaşadığı şiddetten kurtulmak istiyorsa, başvuracağı ilk yöntem kadın dayanışması olmalı. Birçok kadın şiddete uğradığında ilk başvurduğu yer karakol oluyor. Karakollarda ise kadının yaşadıkları ciddiye alınmayarak kadın eve geri gönderiliyor. Süreç burada kalmıyor, kadın devlet kurumlarına başvurduğu her bir basamakta adeta yeniden şiddete uğruyor. Bu çeşitli ihmallerin, aksaklıkların, yetersizliklerin bir sonucu değil. Böyle olmasının sebebi, devletin köklerine kadar saplanmış olan ataerki. Devlet bilerek ve isteyerek kadınların şiddete uğramasına susuyor. İşte biz de bu yüzden devletten hiçbir şey talep etmemek gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü her bir talep yalnızca bizi oyalamaya yetiyor, devlet taleplerimizi kabul ettiğinde ise yol aldığımızı sanıyoruz. İki sene sonra devlet sözünden dönünce ise gerçekle acı şekilde yüzleşiyoruz. Başladığımız noktaya geri dönmüş halde en başından talepleri yinelemek zorunda kalıyoruz. Bu süreçte ardışık halde üç eylem gerçekleştirdik. Eylemlerimizi gerçekleştirirken ilk amacımız devletin ataerkilliğini ve kadınlara saldırısını teşhir etmek oldu.”
‘İlk eylemimizde Kadıköy Evlendirme Dairesi önündeydik’
Şeyma ayrıca evlilik kurumunun kadınlar açısından bir köleliği kapsadığını belirterek,“Evlilik, devletin de yardımıyla kadını rehin almaktır. Kadın ile erkek arasında kurulan mülkiyet ilişkisine dayanır. Bu mülkiyet ilişkisi en başından iktidarlı, sınırlayıcı, baskıcı ilişki biçimini de beraberinde getirir. Devletin evlilik yoluyla tanımladığı ailede ise kadının ve erkeğin rolleri belirginleşir. Tabi ki erkek iktidar sahibi olan, kadın ise iktidara tabi olan olarak biçimlenir. Aslında en yalın ifadeyle evlilik, kadının eve ve aileye kapatılmasıdır. Biz de bunu vurgulamak için ‘Kadınlar değil evlendirme daireleri kapatılsın’ talebimizle oradaydık. ‘Böyle talep mi olur?’ Diye düşünülebilir. Olmaz tabii. Zaten bu bir talep değil ancak talep yoluyla bir şeylerin değişeceğini düşünüyorsak biz bunu talep ediyoruz” dedi.
‘Erkek medyaya karşı eylem gerçekleştirdik’
Medyanın diline dikkat çeken Şeyma, “İkinci bir eylemi Beşiktaş Balmumcu'da bulunan ATV/ Sabah gazetesi önünde gerçekleştirdik. Burada ise ‘Kadın cinayetlerinin ve şiddetin üstü değil erkek medya kapatılsın’ diyerek toplandık. Buraya gelmek bizim için önemliydi, çünkü medya birçok noktada kadınların yaşadığı şiddeti manipüle ediyor ya da görmezden geliyor. Hatta çarpıtmalar bazen öyle bir hâl alıyor ki toplum gerçek olanı unutuyor. Eylem sırasında özel güvenliklerin ve polisin engelleme çabasıyla karşılaştık. Bu gibi çabalar bize doğru yolda olduğumuzu hatırlatıyor her seferinde.
‘Kadınlar değil hapishaneler kapatılsın’
‘Kadınlar Değil Hapishaneler Kapatılsın’ diyerek duvarın ardındaki kadınlara seslendik. Şu anda birçok kadın arkadaşımız ya düşünceleri ve eylemlerinden dolayı ya yaşamını savunduğu için ya da başka birçok ‘sebepten’ dolayı devlet tarafından hapishaneye kapatılıyor. Üstelik kadınların hapishanede yaşadığı zorlukların da zaman zaman gündeme gelen açlık grevleriyle ya da edindiğimiz mektuplarla tanığıyız. Kadınlar hapsediliyor ancak katil, tecavüz eden, taciz eden erkekler elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşıyor. Kadına şiddet uygulayan erkekler cezalandırılmıyor. Buna adalet denir mi? Belki de bu yüzden en doğru tanımlama bunun erkek adalet olduğu. Bu eylemde duvarın ardından seslendik kadınlara ve kara-mor balonlarımızı gökyüzüne bırakarak bizden onlara bir işaret gitsin istedik. Görmüşler mi, duymuşlar mı merak ediyoruz elbette, onlardan haber bekliyoruz şimdilik. Eylemi duvarın ardından gerçekleştirdik ancak inanıyoruz ki kadın dayanışması bu duvarları yıkacak ve kadınlar özgürleşecek. Elbette şiddetin birçok somut mekanı var. Adalet saraylarından AVM'lere kadar birçok yerde buna benzer teşhir eylemleri gerçekleştirilebilir. Biz bir yerden başladık ve devamını da getirmek istiyoruz. Tüm kadınlara devletin erkek olduğunu göstermeliyiz” diye belirtti.
Taksim Tünel Meydanı’na çağrı
Şeyma son olarak ise, “25 Kasım günü Taksim/ Tünel Meydanı'nda ise "Kadınlar Kapatılamaz" diyerek, bunca ironik talebin ardından taleplerle değil mücadeleyle özgürleşeceğimizin üstünü çizerek buluşacağız. Bütün kadınları bekliyoruz” çağrısında bulundu.