25 Kasım: İstanbul'da yaşayan kadınlar ne diyor?

  • 09:33 23 Kasım 2019
  • Güncel
İSTANBUL - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele Günü yaklaşırken İstanbul’da yaşayan kadınlar, kadına yönelik şiddete tepkii gösterirken, yargının yetersizliğini ve yetkililerin tutumunu eleştirdi, şiddetin son bulmasını istedi. 
 
Kasım ayı boyunca kadınlar çeşitli eylem ve etkinliklerle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma gününe hazırlanıyor. Dünyanın dört bir yanından kadınlar, 25 Kasım’da alanlara akarak her zaman olduğu gibi taleplerini haykırıyor.  25 Kasım’a kısa bir süre kala İstanbul’da yaşayan kadınlara mikrofon uzattık.
 
Kadına yönelik şiddetin eğitimsizlik ve aile yapısından kaynakladığını belirten emekli öğretmen Meral Yalçın, “Çocukların ailelerinden gördüğü hareketleri devam ettirdiğini söyleyen Meral, “ Önce aileler eğitilmeli, kadına şiddet uygulayanlara caydırıcı cezalar verilmeli. Benim anladığım kadarıyla toplumun bir kısmını susturmak, erkeklerin bildiği gibi düzenlerine devam etmelerini sağlamak istiyorlar. Kadınlar hakkını arasın, kendisini ezdirmesin” dedi. 
 
‘Yetkililer bu şikayetleri önemsemiyor’
 
Kadına yönelik şiddetin adaletsizlikten kaynaklığını ifade eden Gonca Pür, şöyle konuştu: “Kadınlara uygulanan şiddetin ekonomik kriz ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Hiçbir kadın ekonomik sebeplerden dolayı şiddet görmeyi hak etmez. Yeri gelince kadın ile erkeğin eşit olduğu söyleniyor ama siyasete bakınca kadınların yerinin çok az olduğunu görüyoruz. Kadın bir şikayette bulunduğu zaman dikkate alınması gerekiyor, yetkililer bu şikayetleri önemsemiyor. Korunmuyoruz, eğer koruma önlemleri alınsa kadın cinayetleri bu kadar fazla olmaz” diye ifade etti. 
 
Kadın cinayetlerine dur denmesi gerektiğinin altını çizen Nur Çağlayan, “Erkek anlaşamayıp, boşandığı karısını, çocuğunu, herkesi öldürüyor. Bu ölümler tavuk ölüsünden daha kıymetsiz oldu. İndirim verilmemesi lazım bir kere yapan yine yapar. Kadınlar haklarını savunsunlar ki şiddet olmasın” ifadelerini kullandı. 
 
‘Tabi ki 25 Kasım etkinliklerinde olacağız’
 
“Şiddetin her türlüsü kötü. İnsana, hayvana hatta bir canlıya yapılan şiddet biçiminin hepsi kötü” diyen Feyza Hacıoğlu, bunun yetiştirilme tarzı ve bazı yanlışların doğru kabul edilmesi ile ilgili olduğunu düşündüğünü dile getirdi. Her gün kendileri için önemli olduğunu kaydeden Feyza Hacıoğlu, “Tabi ki 25 Kasım etkinliklerinde olacağız. Bütün kadınları da oraya davet ediyorum. Hep birlikte daha güçlüyüz” diye belirtti. 
 
‘Kadınlar köle değildir’
 
 “Kadınların güçlü olması lazım, kadınların çalışması lazım, bilhassa ev hanımlarına şiddet uygulanıyor. Her dediğini yaptırmak istiyor” diyen Sema Satır da, devletin de erkeklerden yana olduğunu ifde ederek kadınların hiçbir hakkının olmadığını söyledi. Sema, “Kadınlar erkeklerin her dediğini yapmasın, kadınlar köle değildir. Kadınlar da bir birey” diye belirtti. Kendisinin de şiddete maruz kaldığını dile getiren Sema, “Dışarıdan okudum. Şimdi güvenlik görevlisi olarak çalışıyorum. Her şeyi kendi başıma yaptım. Dört çocuğumu okuttum. Kimse beni ezmesin diye okudum, çalışıyorum” diye ifade etti. 
 
‘Kadına yönelik şiddet noktasında yargı yetersiz’
 
Aslı Ertaş ise “Yıllardan beri süre gelen bir ataerkillik söz konusu, bu ataerkilliği yıkamadığımız sürece kadına şiddet devam edecek. Asla yıkamadığımız tabularımız var. Bunları da yıkmalıyız” dedi. Türkiye’nin kadına yönelik şiddette ön sıralarda olduğunu sözlerine ekleyen Aslı, şöyle konuştu: “Eskiye dayanan düşüncelerimizi yıksak, erkek çalışır kadın pişirir tarzı aile yönetimini anlayışı kalksa şiddette yok olacak. Ne yazık ki erkekler hatta bazı kadınlar bile bu düşünceyi kaldıramıyor kafalarından. Ekonomik krizin etkisi olduğunu düşünmüyorum. İnsanların cebinde 1 TL de olsa 1 milyon TL de olsa kıskançlık oluyor. Kıskançlık, erkeğin ben üstünüm kaygısı şiddeti körüklüyor. Erkek kendini kadından üstün görüyor o yapamaz ben yapabilirim algısını yıkmak gerekiyor. Kadına yönelik şiddet noktasında yargının yetersiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü cinayet işleyen bir erkek beyaz gömlek siyah ceket giyince mahkemenin algısı değişiyor. Bir insanın üstünde paçavra olunca ondan uzaklaşılır, takım elbise olunca ona yaklaşılır bu önyargı oluşturan bir yaklaşım. Böyle olmaması gerekiyor. Bilinçlenmek gerekiyor. Gerçekten mutlu edici bir şey mor meclis gibi gruplaşmalar var. Kadınlar artık daha bilinçli. En azından ben yapabilirim diye yola çıkabiliyorlar.”