KHK ile ihraç edilen Nuray: Direniş bize dayatılanın reddedilmesiydi
- 09:22 23 Kasım 2019
- Güncel
İSTANBUL - “Direniş bize dayatılanın reddedilmesiydi” diyen KHK ile ihraç edilen Nuray Şimşek, “25 Kasım’da bütün renklerimizle, bütün coşkumuzla ve mücadele ruhumuzla alanda olacağız ve taleplerimizi dile getireceğiz” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ile birlikte onlarca KHK çıkarıldı. Bu KHK’ler ile binlerce kişi ihraç edilirken, kadın kurumlarının da aralarında olduğu onlarca kurum kapatıldı. 7 Şubat 2017 yılında çıkarılan KHK ile ihraç edilenlerden biri olan Nuray Şimşek, ihracın ardından yaşadıklarını anlatarak, dayanışma ile ayakta kaldığını söyledi.
26 yıllık kamu emekçiliğinin ardından bir gece yarısı iki satırlık bir yazıyla işsiz bırakılan binlerce kişiden biri olduğunu söyleyen Nuray, “Ekonomik bağımsızlığınız elinizden gidince yalnız yaşayan bir kadın olarak evimi boşaltmak zorunda kaldım. Faturamı ve kiramı ödeyemez duruma geldim. O süreçte arkadaşlarımın maddi manevi dayanışmasıyla daha çok direnebildim. En çok psikolojik olarak beni etkileyen şey, bunca yıl çalıştıktan sonra başkalarının yardımına ihtiyaç duyuyor durumuna gelmek oldu. Zaten o psikolojik bir travmaydı. Yoksa diğerleri bir şekilde aşılıyor. O ilk şok dalgası böyle bir şey yaşattı” dedi. Daha sonra KESK ile birlikte ihraçlara ilişkin açıklamalar yapmaya başladıklarını belirtti.
‘Sisteme karşı mücadele etmiş insanlarız’
İhraç edilmelerle bekar ve tek başına yaşayan kadınların aileleri tarafından “madem şimdi işin yok, gel bende kal, biz sana bakarız destek oluruz” dediğini ifade eden Nuray, şunları dile getirdi: “Bu karşı taraf için kendini aşağılanmış, yetersiz hissetmesine neden oluyordu. Bu, ciddi bir yük haline geldi. Sonra ‘ben tekrar ayağa kalkarım. Yeniden ayaklarım üzerinde dururum. Çalışırım, bunu başarırız’ diyerek bu olumsuz hissetme halini atlattık ve başardık. Dayanışma çok önemliydi. Bu birazda örgütlü olmanın bilinciyle oluşan bir şeydi. Zaten sistemi, devleti biliyorsun. Bu durum 15 Temmuzla başlayan bir süreç değil. Hayatınız boyunca bu sisteme karşı mücadele etmiş insanlarız. Eşit olmayan, kadın erkek arasında ciddi bir güç farkı oluşturan ve aslında temel olarak bütün yapı ve parçalarıyla bu sistemin aslında erkek sistemi olmasıyla hayat boyunca zaten mücadele etmişsindir. Bu yeni gelen bize dönük darbe durumu yaşananların aslında yalnızca bir parçasıydı. Ekonomik olarak çok zor bir duruma düşürdüğü için sadece darbenin sert bir parçası olarak değerlendirilebilinir. Zaten ne olacağını biliyorduk. Bu güne kadar hukukun ve devletin nasıl işlediğini biliyoruz. Dolayısıyla zaten bunlara karşı devamlı mücadele ettiğimizden o örgütlü bilinçle birlikte bizleri daha direngen kıldı.”
‘Geri adım atmak zorunda kaldılar’
“Koşulları daha farklı olan ya da daha fazla düşünmek zorunda olan insanlar bu kadar direngen davranamadı” diyen Nuray, “Belki de geri adım atmak zorunda kaldılar. Aslında direniş dediğiniz şey bize dayatılanın reddedilmesiydi ve burada bizlere giydirilmeye çalışılan kimlik ve sosyal yaşamdan, siyasetten uzaklaştırmaya çalışmalarını reddetmemiz gereken ruh o idi. Reddediyoruz. Senin bana yazdığın şeyi reddediyorum. ‘terörist’ demeni, beni çalışma yaşamından uzaklaştırmanı, kadın olmamdan dolayı geri adım atmak zorunda bırakmanı reddediyorum demekti aslında. Ben şanslıydım aslında. Bu reddedişi gerçekleştiremeyenler vardı. Onların zayıflığından değil, aslında bu sistemin onları kuşatmasıyla ilgiliydi. Koşullarını daha da keskinleştirmesiyle ilgiliydi diye düşünüyorum” diye belirtti.
‘Bizleri o çemberin dışına atmaya çalışıyorlar’
Devlet yapısının erkek bir yapı olduğunu kaydeden Nuray, şöyle devam etti: “Dolayısıyla zaten bu erkek yapı ve düşünce dünyası, kadınları ne denli bu dünyanın dışına itebilirse onun iktidarını o denli sağlamlaştırıyor. Şimdi bu KHK ile zaten işinden atılan, uzaklaştırılan, açığa alınan, sürgün edilen, disiplin cezası verilerek kadınlar daha fazla çemberin dışına itmeye çalışıldı. Zaten sistemin amacı bu. Son iktidarla birlikte daha çok biz kadınları çemberin dışına itmeye çalışıyorlar. Sanki ortada bir iktidar çemberi var ve mümkünse o iktidar çemberine kadınları almayalım, biz istediğimiz hukuku, kuralı, yasayı uygulayalım, gerekirse onları öldürürüz düşüncesiyle kadınları yalnızca çalışma yaşamından değil tüm alanlardan çemberin dışına alma uygulaması var. Aslında zaten kadınlar iktidar çemberine talip değil ki. Biz zaten iktidarı istemiyoruz. İktidar dediğimiz şey çok eril bir şey. Ama onlar o çemberleri oluşturup, bizleri o çemberin dışına atmaya çalışıyorlar.”
‘Sen beni ‘bir kalemle silemezsin’ mesajı verdik’
Nuray, KHK’lerle bu düşüncenin hayata geçirilmesinin kolaylaştırıldığını ifade ederek, “Bir siyasetçi KHK’lere atıfta bulunarak KHK’lerle yapacağımızı biz normalde 30 yılda yapamazdık’ dedi. Bu durumun içinde kadınlar ve erkeklerde var tabi ama bu en çok kadınları etkiledi ve kadınlara yönelik ikinci bir darbe olarak yansıdı. KHK ile çok kolaylaştırdılar. Ama onlar ne kadar kolaylaştırırlarsa kolaylaştırsın sonuçta bu insanlık tarihi boyunca böyle oldu. Kadınları hiçbir zaman yaşamın dışına atmaları mümkün olmadı, olamayacak. Çünkü bu siyasi yapılanmanın içinde kadınların ayakta kalabilmesi için erkeklere göre birkaç kat daha fazla mücadele vermesi gerekiyor. Ve sen bir çizgiyle bütün o mücadeleyi silmeye çalışıyorsun. Verdiğimiz direnişte sen beni bir kalemle silemezsin mesajı verdik” diye belirtti.
25 Kasım’a çağrı
25 Kasım’da Tünel’de yapılacak olan etkinliğe dikkat çeken Nuray, “25 Kasım’da alanlarda olacağız. Geçen sene izin verilmemişti. Kadınlar saldırıya uğramıştı. Ama biz 25 Kasım’da yine hep bir arada olacağız. Bütün renklerimizle, bütün coşkumuzla ve mücadele ruhumuzla orada olacağız ve taleplerimizi dile getireceğiz. Tüm kadınları da yanımızda elimizi tutmaya çağırıyoruz” diye seslendi.