
‘Şili, Bolivya, İran ve Rojava’daki kadının isyanı isyanımızdır’
- 14:08 21 Kasım 2019
- Güncel
HABER MERKEZİ - Yeni Demokrat Kadın, 25 Kasım dolayısıyla yayınladığı açıklamada, “Şili’deki, Bolivya’daki, İran’daki, Rojava’daki kadının isyanı isyanımızdır, güç alıyoruz, güç vereceğiz. Kadınlara yönelik fiziksel cinsel ve her türlü şiddetin, rakamlara sıkıştırılmaya çalışılan hayatlarımıza kastedilme halinin sebebin bu zihniyete karşı bulunduğumuz her alanı isyanın rengine çevireceğimizi yineliyoruz” dedi.
Yeni Demokrat Kadın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla açıklama yayınladı. Açıklamada, “Şiddetin her türlüsünün boyutlu bir şeklide karşımıza çıkarıldığı bir dönemde 25 Kasım’da seslerimizi birleştirerek, sokaklarda olacağız. Erkek egemen sisteme geri adım attıran dayanışmamızı büyüteceğiz” denildi.
1930'dan 1961'e değin Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veren Mirabal kardeşlerin mücadelesinin anlatıldığı açıklamada, “’Mirabel Kardeşler’, adlarını tarihe kazıdıkları günden bu yana kadınların sınırsız direnişinin simgeleri oldular. Bugün kadınlara dönük her türlü şiddetin isyan adı olarak tarihe kazındılar… Bugün dünyanın dört bir yanında kadınların kısılmaya çalışılan sesi ve direnişi Mirabel kardeşlerin rengiyle tarihine adını yazdırdı. Yine devlet şiddetinin her türlüsünün en boyutlu şekilde yaşandığı bir yılı geride bırakırken 25 Kasım’ı karşılıyoruz. Devlet içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kriz halini aşmak bütün ezilenlere dönük çok yönlü bir şiddet eylemi içerisine girmiş durumda.Bu zihniyetin ürünü olan ekonomik krizin derinleşmesine paralel yansımaları da toplumun bütün kesimlerinde derinlikli olarak yaşanmaktadır. Son dönemde sıkça duyduğumuz intiharları bu durumdan bağımsız tartışamayız. Bu intihar örneklerindeki erkekler yaşamlarına son verirken dahi kadın kimliğine ve iradesine kastetmektedirler” denildi.
‘Saldırılar Hevrin Halef’te olduğu gibi kadınları hedef alıyor’
Devletin ekonomik açıdan dibe vurmuşluğunun üstünü savaş politikaları ile örtmeye çalıştığı ifade edilen açıklamada, “Ülkede ezilenlerin öfkesini sindirmek, mücadelesini bastırmak için uyguladığı savaş politikaları, devletin her sıkışmışlık döneminde yaptığı gibi sınırları aşmış durumda. Ülkedeki ekonomik ve siyasi kriz halinin bir yansıması olarak Suriye’ye dönük saldırısı devreye girdi. Bu saldırı çetelerle işbirliği sonucu katledilen Hevrin Halef örneğinde olduğu gibi kadınları doğrudan hedef alan bir saldırıdır. Devlet bütün krizlerini kadınlara dönük saldırılarla eşgüdümlü ele almayı gelenek haline getirmiş durumda. Bunun bir yansıması Kürdistan’da Eşbaşkanlığı hedef alarak kadınları güçlendiren, özneleştiren alanlara yönelik saldırılarında kendini göstermiştir” ifadelerine yer verildi.
‘Yargı paketi savaş gündeminin ortasında bilinçli karşımıza çıkarılıyor’
Kadınların eşbaşkan olarak bulunduğu yerlerde yerel yönetimlerde kadınları güçlendiren kadın merkezlerinin kayyım tarafından kapatıldığı hatırlatılan açıklamada, “Devlet kadınların bulunduğu yerdeki hakkı veya kazanımının bulunduğu bölgeden bağımsız başka bir kadını güçlendirdiğini bilmektedir. Yine bunun bir yansıması olarak nafaka hakkının gaspı ve çocukların istismarcılarla evlendirilerek istismarcılara cezasızlığı armağan olarak sunan yargı paketi savaş gündeminin ortasında bilinçli olarak yeniden karşımıza çıkarılıyor. En son 2016’da yine benzer bir siyasi atmosferde karşımıza çıkan bu saldırılara kadınların ortak mücadelesi ile karşı koymuştuk ve devlet geri adım atmak zorunda kalmıştı. Şimdi devlet bir kez daha şansını denemektedir. Her türlü direnişi savaş atmosferinde ırkçılığı, milliyetçiliği körükleyerek sindirmeyi hedefleyen devlet kadınlarında susacağını ve “evlerine” döneceğini umuyor. Kazanılmış haklarımızı gasp edeceğinin hayalini kuruyor. Erkek egemen sistemi bu hayalinden bir kez daha 25 Kasım vesilesi ile direnişle uyandıracağız” diye belirtildi.
‘Her alanı isyanın rengine çevireceğimizi yineliyoruz’
“‘Eş başkanlık mor çizgimizdir’ diyerek savunmaya devam edeceğiz, kapatılan kadın merkezlerini ısrarla ve inatla yeniden açacağız, açan kadınlarla dayanışma içinde olacağız” denilen açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: ”‘Kadınların Nafaka hakkına dokundurmayız’ diyerek mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. ‘Kadın Cinayetlerini Acil Önle’ şiarıyla 6284’ü uygulanması için, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadelemizi kadın dayanışmasının alanlarda hayata geçirerek sürdüreceğiz. Kadınlara yönelik fiziksel cinsel ve her türlü şiddetin, rakamlara sıkıştırılmaya çalışılan hayatlarımıza kastedilme halinin sebebin bu zihniyete karşı bulunduğumuz her alanı isyanın rengine çevireceğimizi yineliyoruz.
‘Hande Kader ve Didem Akay anıyoruz’
20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Haftası’nın 12. yılındayız. Trans kadın ve erkeklerin de yaşam ve mücadele içerisinde var olma savaşlarının sembolü olan bu hafta da bir kez daha Hande Kader’i, Didem Akay’ı ve diğerlerini anıyoruz. Cinsiyet dönüşüm hakkı için hapishanede direnen Buse’yi ve mücadelesini 20 Kasım vesilesi ile selamlıyoruz. Homofobi, transfobi ya da erkek şiddetinin onlarca türü bizi yıldıramayacak. Karşılığında bir dizi bedelin ödendiği haklarımızı bir çırpıda gasp edemeyecek. Hayatlarımızın rakamlara sıkıştırılmaya çalışılmasına izin vermeyeceğiz. Şiddetin her türlüsünün boyutlu bir şeklide karşımıza çıkarıldığı bir dönemde 25 Kasım’da seslerimizi birleştirerek, sokaklarda olacağız. Erkek egemen sisteme geri adım attıran dayanışmamızı büyüteceğiz.
Şili’deki, Bolivya’daki, İran’daki, Rojava’daki kadının isyanı isyanımızdır, güç alıyoruz, güç vereceğiz.
Kadınlar birlikte güçlü!
Yaşasın kadın dayanışması!”