TGS’li kadınlar 25 Kasım’da ‘Bizde varız’ diyecek

  • 09:17 21 Kasım 2019
  • Güncel
İSTANBUL - TGS LGBTİ Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde “Biz de varız” sloganıyla alanlarda olacak. Komisyon üyesi Gülfem Karataş, kadın gazetecilerin yaşadığı soranlara dikkat çekeceklerini söyleyerek, tüm kadınları alanlara davet etti.
 
Türkiye’de her yıl binlerce kadın evde, işte, sokakta şiddete uğruyor. Yüzlerce kadın erkekler tarafından katlediliyor. Yüzlercesi mobbinge, cinsel tacize maruz bırakılıyor. Çok sayıda kadın tecavüze uğruyor. Kadına yönelik erkek şiddetinin medyaya yansıma şekli medyanın kadına yönelik bakış açısını yansıtıyor. Servis edilen haberlerdeki eril dil ve bakış açısı kadını bir kez daha mağdur ediyor. Kadına yönelik şiddete karşı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) LGBTİ ve Kadın Komisyonu, 25 Kasım’da “Biz de varız” diyerek Taksim Tünel’de olacak. TGS LGBTİ ve Kadın Komisyon üyesi Gülfem Karataş son üç yıldır rapor açıklama üzerine çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
 
‘Psikologlar eşliğinde işyerlerine gittik’
 
3 yıl içinde yaptıkları çalışmalarda kadınlara hukuki destek sağlayabildiklerini dile getiren Gülfem, “Kadınlara hukuki desteği bir şekilde sağlayabiliyoruz. Ya da dayanışma içerisinde olabiliyoruz. Ama psikolojimizi düzeltmek için bir şey yapmıyoruz. 2019 yılı başlarında da psikolog eşliğinde iş yerlerine gittik. Kadın gazetecilerle bir araya geldik. Psikolog eşliğinde bu yaşadığımız olaylardan nasıl etkileniyoruz ve sonrasında bu hayatımızda nasıl yer edindiğini tartıştık. Bu çok kritik noktalara vesile oldu. Çünkü kadınlar kendini onarıcı, özel hayatına ilişkin kendini koruma amaçlı çokta bir şey yapmıyor. Yaşadığımız şiddeti normalleştiriyoruz. Bu normalleştirme üzerinden yıpranmışlık söz konusu oluyor” dedi.
 
‘Gazeteci ne düşünüyorsa direk kamuoyuna aktarıyor’
 
Kırıkkale’de 18 Ağustos günü, bir lokantada katledilen Emine Bulut olayında gazetelerde etik gazeteciliğe değinilmediğinin görüldüğünün altını çizen Gülfem, “Evet haberin 5N1K’sına önem veriyoruz. Haberci için bu olmazsa olmazdır. Ancak etik dediğimizde bunun altını dolduramıyoruz. Görüntülerle, fotoğraflarla, haber diliyle yapıyoruz. Özellikle gazeteci ne düşünüyorsa bunu direk kamuoyuna aktardığı için kendi düşüncesi, kendi eril fikrini kamuoyu ile paylaşmış ve eril söylemleri daha da yaygınlaştırmış hale geliyor” diye belirtti. 
 
‘Broşür ve video hazırladık’
 
Kadın örgütlerinin bununla ilgili zaman zaman çalışmalar düzenlediğini vurgulayan Gülfem, “Ama asıl muhatabı sendikadır. Sendikalar üyelerini başta düzeltmek ve geliştirmek zorunda. Düzeltsin ki sektör değişim ve dönüşüm içerisinde olsun. Biz gazeteci kadınlarla birlikte ‘yok saymalar ve varsayımlar’ üzerine yapılan haber içerikleri, ne, nasıl yapılmalı diye bir broşür hazırladık. Gazetecinin kendi yaşadıklarından kaynakları haber yaparken çeşitli varsayımları vardır. Bunu çok rahatlıkla, çok normalmiş gibi dile getiriyor. Örneğin bir trafik kazası haberinde, eğer o şoför erkekse, erkek şoför diye belirtmiyoruz. Ama kadınsa ‘Kadın şoför’ diye özellikle dikkat çekmek gereksiniminde bulunuyoruz” şeklinde konuştu. 
 
“Ayrımcılığa, ötekileştirilmeye maruz kalan kesimlerin bu ayrımcılığa maruz kalmaması için dilimizin öncelikle değişmesi gerektiğine inanıyoruz” diyen Gülfem, “Bunu sadece kadın ve LGBTİ’ler için değil. Asıl erkekler için oluşturmanız gerektiğine inanıyoruz. Tüm iş yerlerinde, medya kuruluşlarında bu broşürü dağıtacağız. Buna ilişkin hazırladığımız kısa videoyu da 25 Kasım öncesi yayınlayacağız. Bunun üzerinden çalışmalarımız devam edecek” dedi. 
 
‘Hedefimiz doğru ve gerçek habercilik yapmak’
 
TGS’nin tüzüğünde cinsiyet eşitliğini temel aldığına dikkat çeken Gülfem, kurumların üst düzey yönetimlerinde kadınların yer almasını gerektiren maddelerin yer aldığını hatırlattı. Bunların çok önemli olduğunu ifade eden Gülfem, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: “Çünkü sen gazetecisin belli bir kurum ve kuruluşa bağlısın. Bu kurum ve kuruluşun öncelikle kadın erkek eşitliğini esas alması gerekiyor. Kurum ve kuruluşlarda kadın yöneticilerin üst düzeylerde olması bir anlamda kadın bakış açısını oraya yansıtmaktır. Evet öncelikli hedefimiz doğru ve gerçek habercilik yapabilmek. Ancak kadın cinayetine ilgili bir yaklaşımımızda bir kere tık haberciliğinden kaçınmamız gerekiyor. Tık haberciği nedir? Özellikle internet ortamında ‘İlk haberi ben girmeliyim, ben duyurmalıyım. En özel görüntüleri ben vermeliyim. En çarpıcı görüntülere ben imza atmalıyım. En güzel başlığı ben vermeliyim’ demektir. Ama biz şiddet gören kadının ailesinin, özel hayatının olduğunu düşünmüyoruz. Bu kadının yaşadığı bu şiddet olayından sonra hayatına devam edecek. Öncelikle bunu esas olmak lazım. Bir kişiyi özellikle kadını zararlı çıktığı bir olaydan bir kez daha zarara uğratmak aslında gazetecilerin en son, yapması gereken işlevlerden bir tanesidir.”
 
Ayrımcılığa uğrayan ötekileştirmeye maruz kalan kesimlerin, hakkını korumak amacıyla gazetecinin haber yapması gerektiğini dile getiren Gülfem, “Bu hak koruma mücadelesinde etik gazetecilik ön plana çıkar. Sonrasında yaptığı haberlerin dili değişecektir. Hem de bir farkı olacaktır” şeklinde belirtti.
 
‘25 Kasım’da ‘Biz de varız’ sloganıyla alanda olacağız’
 
25 Kasım’a da dikkat çeken Gülfem, “Türkiye’deki kadın gazetecilerin diğer kadınlardan farklı bir şey yaşamıyor. Aynı toplumun bir parçasıyız. Aynı toplumsal cinsiyet algılarına maruz kalıyoruz. Aynı şiddete maruz kalıyoruz. Kadın gazetecilerin eğitimli ve haklarını savunabilecek kapasiteye sahip olduğu algısı var. Oysa ki toplumsal algı bizim üzerimizde de aynı şekilde işliyor. İş yerimizde ya da özel hayatımızda şiddete maruz kaldığımızda bunu söylememiz daha zor. Biz eğitimli göründüğümüz için sanki hiç şiddete maruz kalamayacakmışız gibi algısı var. Buda kadınların bir kez daha baskıya uğramasına ve bu yaşadığımız şiddeti dile getiremememize neden oluyor. Biz geçtiğimiz 25 Kasım’da olduğumuz gibi bu 25 Kasım’da da sokağa çıkacağız. Ortak yürüyüşe katılacağız. Kadın gazetecilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekebilmek için kendi özel dövizlerimiz olacak” dedi.
 
“Biz de varız” sloganıyla alanlarda olacaklarını dile getiren Karataş, tüm kadınlara alanlarda olmaya davet etti.