‘Kürt basını engellemelere rağmen gerçekleri bize ulaştırıyor’

  • 09:08 21 Kasım 2019
  • Güncel
Filiz Zeyrek
 
ADANA -  Kürt basınının tarihi boyunca devlet baskılarına maruz kaldığını ancak her şeye rağmen gerçekleri halka ulaştırdıklarını ifade eden şair, yazar ve hak savunucusu Ruhan Mavruk, “Gerçekleri yazmayı ilke edinmiş Kürt basını tüm engellemelere rağmen gerçekleri bizlere ulaştırmaya devam ediyor, çünkü hepimizin gerçeğe ihtiyacı var” dedi. 
 
Türkiye’de gazetecilere dönük baskılara her gün yenileri ekleniyor. Son olarak ajansımız muhabiri Melike Aydın ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ruken Demir’in İzmir’de yaptıkları haberlerden dolayı tutuklanmasıyla birlikte Türkiye’de cezaevlerindeki gazeteci sayısı 117’ye yükseldi. Kürt basınına yönelik baskılar ise yıllardır sistematik bir şekilde devam ediyor. OHAL döneminde JINHA, DİHA, Azadiya Welat, Özgür Gündem gazetesi, İMC TV, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV gibi çok sayıda görsel, işitsel ve yazılı basın yayın kuruluşu kapatıldı. 2015-2016’da sokağa çıkma yasakları sürecini takip eden birçok gazeteci gözaltına alınıp tutuklanırken, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından internet sitelerine erişimler de kapatılmaya devam ediyor. Ancak, halkın gerçeklere ulaşabileceği sınırlı sayıdaki alandan biri de özgür basının geçtiği haberler. 
 
‘Gerçekler karanlıkta kalmadı’ 
 
1978 ve 1981 yılları arasında Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde çalışan, şair, yazar ve insan hakları savunucusu Ruhan Mavruk, Kürt basınına yönelik baskıları değerlendirdi. İktidarların gerçeklerden korktuğu için Kürt basını hedef seçtiğini ve tarihi boyunca Kürt basını ve Kürt diline tahammül edilmediğini belirten Ruhan, “Kürt olan her şey yasak çünkü gerçeklerden korkuyorlar ve tüm baskılara rağmen gerçekler karanlıkta kalmadı” dedi. 
 
‘Kürt olan ne varsa tahammülü yok’
 
Kürt basın tarihinde isim edinmiş gazetecilerin sadece görüşleriyle değil nitelik bakımından da üstün özeliklere sahip gazeteciler olduğunu söyleyen Ruhan, “Kürt basın tarihi boyunca katledilen, tutuklanan pek çok gazeteci oldu. Gurbetelli Ersöz Türkiye tarihinde ilk kadın genel yayın yönetmeniydi. Musa Anter herkesin sevdiği, bir aile bireyi gibi benimsediği çok derin ve özel bir insandı. Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, insan hakları savunucusu sayın Eren Keskin ve tutuklanıp geçenlerde serbest bırakılan sevgili Hüseyin Aykol gibi onlarca gazeteci ya da yazara karşı sayısızca soruşturma açıldı açılmaya da devam ediliyor” ifadelerini kullandı.  
 
Tek sorunun ise gazetecilerin Kürt basını ile dayanışmada bulunması olduğunu söyleyen Ruhan, “Kürt olan ne varsa tahammülü yok. Bunca insan tarihin içinde var oluşun mücadelesini veriyor ve bu mücadele nedeniyle de öldürülüyor, tutuklanıyorlar.  Gerçekleri kendi karanlıklarında boğmaya çalışıyorlar. Zaten ana akın medyada Kürt basını, Kürt dili, Kürt hakları diyen gazetecileri çalıştırmıyorlar” dedi. 
 
‘Dil, kültür yok edilmeye, içeriksizleştirilmeye çalışılıyor’ 
 
“Emperyalizm korktuğu her şeye saldırır” diyen Ruhan, baskı aracı olarak da kültür hegemonyası oluşturulduğunu, kültür, dil ve ulusların tarihlerinin silinmeye, içeriksizleştirilmeye çalışıldığını kaydetti.  “Biz kardeşiz diyenler bile Kürt dili deyince saldırıya geçiyor” diye vurgulayan Ruhan, “Emek mücadelesi, işçi mücadelesi, sendikalar, grevlerden bahsedilebiliyor ama Kürt sözcüğü duyulduğunda çok ağır geliyor.  Ezilmeye karşı, demokrasiden yana olan muhalif susturulmaya çalışılıyor. Kürt dili ve Kürt basını üzerinde çok daha yoğun bir baskı var. Bir halk kendi diliyle, kültürüyle var oluyor ve bir halkı yok etmenin tek yolu diline, kültürüne el koyarak mümkün olur. Mesela bende Çerkes halkından bir şairim, benim de muhalif kimliğimden dolayı şiirim yasak, bu ülkede kendinden olamayan her şey yasak” diye konuştu. 
 
‘Gerçekler çamurla sıvanıyor’
 
Gerçekler dile getirildikçe baskıların daha da arttığını söyleyen Ruhan, şöyle devam etti: “Değerli bir şair ‘Kral çıplak diye haykırdım sesime kavuştum’ demişti. ‘Kral çıplak’ diyebilmek için var olmak gerek, başka insanlara cesaretinizi iletebilmek için, sizin sesinizi o yüreklere duyurabilmek için gereklidir. Onun dışında da ben çok güzel bir dil olarak görüyorum Kürt dilini. Ana akım medyanın yayınları çok vahim durumda. Evlilik, yemek programlarıyla insanları özelikle kadınları gerçekleri görmekten uzaklaştırıyorlar. Kadını köleleştirmeye dönük bir mekanizma işliyor yayınlarında. Tartışma programlarına sanatçılar, politikacıları çıkarmıyorlar. Çünkü onlara kendilerinin belirlediği gerçeklerden uzak konuşmaları dayatıyorlar. Bu haliyle de yalan söyleyemeyen, gerçekleri esas alan kişiler çıkarılmıyor. Çıkan varsa da en ufak bir gerçekliği dile getirdiğinde yayın anında kesiliyor. Gerçeklerin çarpıtılması isteniyor. Ciddi olayların üzeri bu tür yayınlarla kapatılıyor, gerçekler çamurla sıvanıyor.”  
 
‘Muhalif görüşü olan gazeteciler ana akım medyada yazamaz’
 
Yaşamı boyunca kendisinin de düşüncelerinden dolayı baskılara maruz kaldığını söyleyen Ruhan, “Gerek çalıştığım basın yayın organlarında, gerek yazdığım bir şiirden dolayı hakkımda sayısız soruşturmalar açıldı. Bir gazeteci olarak çok kısa bir süre Hürriyet gazetesinde görev yaptım. Daha sonra muhalif düşünceden dolayı görevimden atıldım. O dönem gazetecilik yaptığımda çok zor şartlarda yapıyordum ve sürekli bir baskı altındaydım, yazı işleri müdürü bana özel bir muamele yaparak yemek yememe dahi izin vermezdi, yaptığım haberler yayınlanmıyordu. Sonra fişlendim ve işten çıkarıldım. O zaman yayınlar şuan ki durumuna göre daha iyiydi tabi. Muhalif görüşü olan gazeteciler ana akım medyada yazamaz, ki ruhunu satın almak istiyorlar. Emekten, demokrasiden yana, yok edilen dillerden, kültürden yana olan gazeteciler var. Onların sesi boğulmak isteniyor” ifadelerinde bulundu. 
 
‘Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim’
 
Yine katıldığı demokratik kitle eylemlerinin ve basın açıklamalarından dolayı hakkında sayısızca dava açıldığını, son süreçte daha ağır baskılara maruz kaldığını ifade eden Ruhan, “Bu ülkenin geleceği adına yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Beni insanlara ve insana kavuşturduysa bu yollar ne mutlu bana” diye ekledi.