‘Cezaevleri bağımsız heyetlerce incelemeye açılmalı’

  • 15:10 8 Kasım 2019
  • Güncel
İZMİR - İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu’nun açıkladığı raporda, cezaevlerinin dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerektiği belirtildi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Ege Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri raporunu şube binasında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin tarafından açıklanan raporda, Buca Kırıklar F Tipi, Buca Açık Kapalı, İzmir Şakran T Tipi, Aliağa Kapalı, Manisa T Tipi, Ödemiş T Tipi, Menemen T Tipi, Menemen R Tipi, Alaşehir M Tipi, Akhisar T Tipi, Bergama M Tipi, Muğla Seydikemer Eşen T Tipi, Denizli T Tipi ve Denizli D Tipi cezaevlerinde son 7 ayda yaşanan ihlaller yer aldı. 
 
‘İşkence, tecrit ve ayrımcılık devam ediyor’
 
Raporda, OHAL’in kaldırılmasına rağmen yaşanan hak ihlallerinin devam etiği, bunun da en fazla cezaevlerinde yaşandığı belirtildi. Ege Bölgesi cezaevlerindeki tutsakların başvuruları ve avukat görüşmeleri sonucunda hazırlanan raporda tespit edilen ve halen devam eden ihlallerden bazıları şunlar: “Hücre cezaların sıkça veriliyor, hücre cezaları nedeniyle infaz yakmalara devam ediliyor, Yeni Yaşam ve Evrensel Gazeteleri verilmiyor, mahpusların birbirleriyle ilişki kuramıyor, atölye, spor ve kültürel çalışmalar engelleniyor, ortak alanların kullandırılmıyor, mahpusların kendilerine masa ve sandalyelerin çok az sayıda veriliyor veya verilmiyor, tecrit uygulamaları devam ediyor. Cezaevlerinde darp, hakaret şeklindeki kötü muamele ve işkence uygulamaları, ayakta sayım dayatması, askeri nizamda bulunma dayatması, sevk taleplerinin gerçekleştirilmemesi, gazete, dergi, radyo, kıyafet, mektup ve kitap kısıtlaması, süngerli oda uygulaması, çıplak arama dayatması, hasta mahpusların hapishanelerde tutulması, ayakta sayım dayatmasını kabul etmeyen tutsaklara hakaret edilmesi, darp edilmeleri üzerine birçok mahpusun yaralandı.”
 
Ayrımcılık yasağına aykırı uygulamaların gerçekleştiğinin vurgulandığı raporda, ayrıca tutsakların en temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, bunun ceza uygulaması şeklinde gerçekleştirildiği belirtildi. Raporda, İHD ve diğer kurumlara gönderilen mektuplara el konulduğu, gönderilmediği, görüşe çıkarılmadıkları, iletişim yasakları, ilaçların düzenli olarak verilmediği, aramaların keyfi olarak gerçekleştirildiği, 10 adet kitap sınırlamasının devam ettiği, aile ziyaretleri süresinin 40 dakikayla sınırlandırıldığı, hastaneye sevklerin geç gerçekleştirildiği veya gerçekleştirilmediği belirtildi.
 
‘Türkiye hasta tutsaklara yönelik suç işliyor’
 
Geçtiğimiz yedi ay içerisinde cezaevlerinde baskıcı ve insanlık onuru ile bağdaşmayan yöntemlerin benimsendiği, avukatlar ile tutsakların görüşmelerine kısıtlama getirildiği, görevlilerce sürekli denetime tabi tutulduğuna yer verilen raporun devamında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesi, Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 10. Maddesi, Avrupa Hapishane Kuralları hakkında 2 Nolu Tavsiye Kararına uyulması gerektiği hatırlatıldı. Raporda şu ifadelere yer verildi: “İHD Genel Merkezi’nin son güncel listesinde 458’i ağır olmak üzere 1334 hasta mahpus bulunmaktadır. Hasta mahpusların ölümüne seyirci kalınmakta, mahpuslar tabutla tahliye olmakta bürokratik engeller yasal zorluklar adeta hastalığı da bir işkenceye dönüştürmektedir. Rutin kontrollere götürülmeleri gereken hasta mahpuslar götürülmemekte, araç ve personel eksikliği gibi değişik gerekçeler ileri sürülmektedir. Ayrıca hastalığına özgü yemek verilmesi gereken mahpuslara bu imkânların sağlanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Adli Tıp Kurumunun vermiş olduğu yanlı ve bilimsellikten uzak kararları ile güvenirliğini yitirmiştir. Tam teşekküllü hastanelerin vermiş olduğu raporlar da infaz rejimi açısından bağlayıcı olmalıdır.”
 
‘Bağımsız izleme heyetlerinin cezaevlerine girişine izin verilmeli’
 
 Raporda ayrıca, “Hapishane yaşamı özgürlüğün kısıtlanması dışında mümkün oldukça normal yaşam koşullarına yakın olmalıdır. Özgürlüğün kısıtlanması insan haklarının ihlal edilmesini ortaya çıkardığı için hapishanelerin dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir. İnsan Hakları Derneği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin, Avukatların da içinde bulunduğu Bağımsız İzleme Heyetlerinin hapishanelere girişi Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilmelidir” denildi. 
 
Raporda ihlallere karşı talepler şöyle sıralandı:
 
“*Başvuru ve şikâyetlerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın ve derhal gerekli mercilere ulaştırılması sağlanmalı.
 
*Adli ve idari mekanizmalar, yapılan başvuru ve şikayetlerle ilgili etkin soruşturma yürütmelidir.
 
*Hapishane rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanmalı. Avukatlarla görüşmenin ve yazışmaların mahremiyeti sağlanmalı, resmi kurumlar ve avukatlarla yazışmaların denetimi engellenmemelidir.
 
*Mahpusların aile ve dış dünya ile temas hakkı engellenmemelidir.
 
*Mahpuslar uluslararası ve ulusal mevzuatın emrettiği şekilde ailelerine ve avukatlarına mümkün olduğunca yakın hapishanelere konulmalıdır.
 
*Gazete, dergi, radyo, kıyafet, mektup ve kitap kısıtlaması vb. gibi çağ dışı yaklaşımlar terk edilmelidir.
 
*Anadilde görüşme, yazışma ve savunma hakları yasal güvence altına alınmalı, keyfi engellemeler kaldırılmalı.
 
*Mekan ve üst aramaları insan onuruna aykırı olmamalı.
 
*Adeta mahpusları sindirme araçları haline gelen, Disiplin suç ve cezalarında, insan haklarına aykırı yasal düzenlemeler kaldırılmalı, pratikten kaynaklanan hukuka aykırılıklar giderilmelidir.
 
*Mahpuslara yaşatılan işkence ortamından derhal vazgeçilmeli, mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insan onuruna yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir.
 
*Yerel ve uluslararası mevzuat hükümlerine uygun şekilde, ‘bağımsız’ ulusal ve uluslararası heyetlerin etkin denetim mekanizmalarının oluşturulmasının önü açılmalıdır.
 
*Hapishane hekimi ve tıbbi personelinin İstanbul Protokolü eğitimi almaları sağlanmalıdır.
 
*Mahpuslara üzerindeki tecrit uygulamaları derhal kaldırılmalıdır.
 
*Mahpusların sosyal ve kültürel aktivitelerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Mahpuslarla ilgili olarak ‘ayrımcılık yasağına’ aykırı düzenleme ve uygulamalardan vazgeçilmelidir."