
‘Güçlü kadın örgütlülüğü, tekelleşen zihniyete karşı cevap olacaktır’
- 09:05 4 Kasım 2019
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - İspanya’da düzenlenen “Konfederal feminist” seminerine katılan TJA aktivisti Gülcihan Şimşek, “Tartışmaların Kürdistan ayağı da olmalı, Latin Amerika’da, Kolombiya’da da olmalıdır, tartışılmalıdır. Kadın örgütlenmelerini güçlü yaratmak, tekelleşen zihniyete güçlü bir cevap olacaktır” dedi.
İspanya’nın Madrid kentinde bulunan Ranya Sofia Müzesi’nde 22-23 Ekim tarihlerinde düzenlenen “Konfederal feminist” seminerine çok sayıda ülkeden feminist kadın katılırken, bölgeden de Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Gülcihan Şimşek katıldı. Seminerde ülkelerdeki hükümetlerin kadınlara yaklaşım biçimlerinin, kadınların verdiği mücadele, kadınların aldığı öncülük misyonunun, ekolojik tahribatların ve daha birçok konunun tartışıldığını kaydeden Gülcihan, seminerin eğitim niteliğinde geçtiğini söyledi.
‘Kadınlar nasıl sistemi değiştirir?’
Gülcihan, İspanya’da yaptıkları tartışmalara dair değerlendirme yaparken, “Şili’de, Lübnan’da, Ortadoğu’da Rojava şahsında, Latin Amerika’da Brezilya, Kolombiya, İspanya’da Katalan bölgelerinde faşizmin, kapitalizmin sınırlarla çevirdiği bu devlet sistemine dönük bir direniş var. Bu direnişler içerisinde kadınların nasıl bu sistemi değiştireceği minvalinde bir araya geldik. İspanya’dan Ritta Salamoha, Kolombiya’dan kadın ağı katılımcıları, Brezilya ve Arjantin’den katılımcılar vardı. Bizler de Kürdistan’dan doğru bu çalışmaya katıldık. Çalışmaya İspanya’nın Madrid kentinde kadına yönelik çalışmalar yürüten Ranya Sofia Müzesi ev sahipliği yaptı. Bu müzenin bu çalışmada yeni dünya sistemleri açısından değerlendirildiği bir çalışmaydı. 3 günlük bir planlama ile 22 ve 23 Ekim tarihleri arasında hem seminer hem de eğitim olarak tartışmalar oldu ve bu tartışmalar çok derinlikliydi” ifadelerini kullandı.
‘Dünya kadınlarıyla ortaklaşarak sorunlar aşılır’
İstismardan ekonomiye kadar kadınların yaşadığı tüm sorunlara değindiklerini ve tartıştıklarını kaydeden Gülcihan, bu sorunların sadece bir ülkeye ait olmadığını tüm dünya kadınlarının sorunu olduğunu söyledi. Gülcihan, “Bugün gelinen noktada dünya kadınları ile ortaklaşma ile bu süreçlerin üstesinden gelindiği tespitini yapıyoruz. Sistem tartışması da ulus devlet modelinin çökmesi ile başlayan bir tartışmadır. Bugün Ortadoğu’da halkların kimlikleri, dinleri, dilleri ötekilerine uymayan bir sistemdir. Bu da toplumda bir direnme durumu getiriyor. Bizler de daha çok konfederal sistem biçimi ile nasıl yaşama geçebiliriz? Komünal bir feminizmi nasıl örgütleyebiliriz başlıkları altında tartışmalar yürüttük” dedi.
‘Kadınlar verdiği mücadelede değişimi de sağlıyor’
İlk gün tartışmalarında farklı ülkelerden gelen kadınların kendi bölgelerine dair paylaşımda bulunduklarını belirten Gülcihan, devletlerin kadınlara ve mücadelelerine nasıl yaklaştıklarının da ele alındığını ifade etti. Gülcihan, “Kolombiya’dan gelen kadınların verdiği örnekler tüyler ürperticiydi. Mesela kadınlar su taşımaya gidip gelene kadar tecavüze uğruyor. Gerçekten de gerici ve dehşet verici bir yaşam biçimi olduğunu görebiliyoruz. Tabi bir kadın direnişi ve mücadele süreci de var. Bir taraftan mücadele olurken diğer yandan da değişen dönüşen bir örgütlenme var. Bizimle mücadelelerini de paylaştılar ve bunlar bizim açımızdan son derece değerli ve önemli bilgilerdi” diye belirtti.
‘Kürtlerin nasıl hem savaşıp hem de kimliğine sahip çıktığı soruluyor’
Gülcihan, Kürt kadın hareketi olarak yerelden gelen bir kadın dinamiklerinin olduğuna vurgu yaparak, “Yerelden gelen konfederal örgütlenme biçiminden doğru, her kesimin her kadının kendini ifade ettiği bir sistem biçimi var. Bunları paylaştık. Karşılıklı yaptığımız paylaşımlar için ‘eğitim’ niteliğinde paylaşımlar olduğunu söyleyebilirim. Güncel süreçlere de değindik bunun içerisinde Ortadoğu’da bir yandan bir sistem biçimi olan Rojava realitesi var, bir yandan da bunun mücadelesini veren, direnişi gösteren bir halk gerçekliği var. Bu da beraberinde, ‘hem savaşıyorsunuz hem de bir sistem örüyorsunuz. Bu sistemin içerisinde de kültürünüz, kimliğiniz nasıl gelişiyor, sözünüzü nasıl söylüyorsunuz ve koruyabiliyorsunuz’ sorularını beraberinde getirdi” diye kaydetti.
‘Sayın Öcalan’ın görüşleri paylaşıldı’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kuzey ve Doğu Suriye sistemine dönük değerli önerilerinin olduğuna dikkat çeken Gülcihan, şunları söyledi: “Ortadoğu halklarının yaşama biçiminin bir sistemde olması gerektiği noktası çok önemli. Özellikle demokratik modernitenin inşası çok önemli bir yerde duruyor. Yaşanan ulus devlet krizi, kaosu ya da kapitalist modernite krizi, kaosu bize dayatıyor. Sayın Öcalan’ın bu yönetim biçimi tam da bu noktada devreye giriyor. Bu tartışmaların içerisinde Hannibal Vakfı’ndan Ritta adlı kadın arkadaşımız Sayın Öcalan’ın görüşlerini Hannibal ile birlikte tarif etmeye çalıştı. Yüzyılın düşünür filozof insanlarının aslında baktığı yeri biraz anlatmaya çalıştı. Yine ataerkilliğin yeşerme biçimini ortaya koydu. Nasıl ki Sayın Öcalan’ın neolitikten avcı erkek kültürünü açarken kadının nasıl sömürgeleştirildiğini ifade etmişti. Bunu Hannibal’in güncelerinden doğru örnekler vererek ikisinin ne kadar haklı tespit yaptığını, yaşama ve kadınlara dair sorunların böyle bir sistemle aşılabileceğinin düşünce derinliğini ortaya koydu.”
‘Tartışmalarda konfederal bir sistemin mümkün olduğunu gördük’
Ekoloji üzerine de tartışmalar yürüttüklerini kaydeden Gülcihan, şunları söyledi: “Doğal zenginliklerin ve yaşamın yok edildiğini görebiliyoruz. Hasankeyf’ten, Kaz Dağları’ndan örnekler verdik. Ekonomik krizlerin ve açlık sınırların çok alt düzeyde olduğunu, üretimin olmadığını ve bunun tekelleşmiş bir hal aldığını konuştuk. Buna karşı bir direnişin olduğunu ve bunların kapitalist modernite çerçevesinde olduğunu tanımladık. Konfederal bir sistemin mümkün olduğunu, Rojava’da bunun pratik bir saha olduğu örneğini verdik. Feminist kolektivizm konfederal kadın inşasının yaratılacağı sonucuna vardık. Tartışmaların Kürdistan ayağı da olmalı, Latin Amerika’da, Kolombiya’da da olmalıdır, tartışılmalıdır. Bunu yaymak gerekiyor. Kadın örgütlenmelerini güçlü yaratmak, tekelleşen zihniyete güçlü bir cevap olacaktır.”