Atılım gazetesi 25'inci yaşını basın emekçileri ile kutladı

  • 08:40 3 Kasım 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Atılım gazetesinin 25'inci yıl dönümünde bir araya gelen çok sayıda gazeteci ve insan hakları savunucusu gazetenin 25 yıllık tarihinde tüm baskılara rağmen çalışmalarını sürdürdüğüne dikkat çekti.
 
Atılım gazetesi çalışanları, gazetenin 25'inci yaşını İstanbul Kadıköy'de bulunan Bilim, Estetik, Kültür Sanat Araştırma Vakfı'nda (BEKSAV) düzenlediği etkinlik ile kutladı. Kutlamaya çok sayıda basın kurumu ve gazeteci ile siyasi parti temsilcileri, sendika ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Kutlama etkinliğinin yapıldığı BEKSAV'ın bahçesine Atılım gazetesinin geçmişten bugüne dek çıkan önemli sayıları asılırken, etkinliğin açılış konuşmasını Atılım gazetesi emekçisi Semiha Şahin yaptı.
 
‘Tarihe iz bırakıyoruz'
 
Gazetenin 25 yıldır kesintisiz olarak yayın hayatını sürdürdüğünü dile getiren Semiha, kutlamada kendilerini yalnız bırakmayan dost kurumları selamladı. Devrimci ve özgür basının bu coğrafyada hayata adım atması ve varlığını sürdürmesinin zorluklarını bildiklerini ifade eden Semiha, “Bombalamalardan yargısız infazlara, gözaltılardan onlarca yıllık hapis cezalarına, tutsaklıktan sürgünlüğe uzanan birçok bedelle tarihe iz bırakıyoruz" dedi.
 
'25 yıldır her hafta okuyucularla buluştu'
 
Gazetenin yayın hayatına başladığı 8 Ekim 1994 tarihinden bugüne zorluklara göğüs gerdiğini sözlerine ekleyen Semiha, "Hem ezilenlerin direnişini sayfalarına taşıdı hem de kendisi doğrudan direnişin adı oldu. Bu direniş maya tuttu ki, 25 yıldır her hafta okurlarıyla buluşabildi. Onlara devrimci yorumun, sosyalist bilincin ve yeni bir dünya özleminin ışığını taşımayı başardı. Bu anlamıyla Atılım emekçileri olarak bu onurlu yürüyüşün bir parçası olduğumuz için elbette ki çok gururluyuz ve mutluyuz" diye belirtti. 
 
Daha sonra Kandıra Cezaevi'nde bulunan HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın etkinliğe gönderdiği mektubunu Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü İsminaz Temel okudu.
 
‘Atılım, kendi tarihini yazanların defteri, kalemidir'
 
Figen’in mektubu şöyle: "Arada bir geriye dönüp alıcı gözle bakarsın. Şimdiki zamanın anahtar anlamını bulmak, geleceğe açılan kapıları keşfetmek için gereklidir bu. Atılım'ın geçmişten geleceğe, gelenekten yeniliğe yazılan tarihine baktığınızda, hayat ile mücadelenin anlamı ve keşfine dair sayısız cevap bulursunuz.
 
Bugün bir hapishane köşesinden dönüp 25 yıl öncesine baktığımda, büyük anlamların, kavgaların, geleceğe açılan kapıların tam ortasında boy veren Atılım'ı görüyorum. Hem kendimin hem Türkiye-Kürdistan-Mezopotamya devrimci hareketinin gelişim hikayesini görmek anlamına geliyor bu. Nereden, nasıl, ne koşullarda ve ne amaçla bugünlere geldiğimizin hikayesi yani. Tarihin sonunun ilan edildiği, halkların, emekçilerin, kadınların artık asla yeni devrim ve mücadele hikayeleri yazamayacağı propagandasının toplumun tepesinden aşağı boca edildiği yıllarda direnen bilinç, deneyim ve irade Atılım'la birlikte yeniden doğdu. Bu nedenle Atılım'ı sadece bir gazete olarak görüp değerlendirirseniz yanılgıya düşersiniz. O, kendi tarihini yazanların defteri-kalemidir. Hafızasıdır, yaşama bakış açısıdır, misyonudur ve hepsinden önemlisi bütün bunlar için direnişin, sürekliliğin adıdır, adresidir.
 
'Sansür, yasak, bombalama döneminde yayın hayatını başladı'
 
Atılım 1994'te egemenlerin saldırılarının keskin, alternatif söze düşmanlığın güçlü olduğu bir dönemde; basına yönelik yasak, sansür, tutuklama, bombalama, infaz etme saldırılarının pik yaptığı bir dönemde yayın hayatına başladı. Ama o dönem aynı zamanda karanlığı yara yara gelişen devrimci durumun da anasıydı. Şimdiki zamana geldiğimizde saldırılar azalmadığı gibi, 90'lı yıllara bile rahmet okutacak düzeye geldi. Ama artık devrimci durumun da eskisinden daha güçlü ve kazanma kavramı politik literatürde en gerçek karşılığını buluyor. Atılım'ın 25 yıl önce ektiği ve geçen yarım asır boyunca büyüttüğü fikir, toplumları ve taşıdığı politik çizgiyi, şimdi yaşamın ve büyük insanlık mücadelesinin kazanımlarıyla taçlandırıyor.
 
'Varlığın kutlu olsun’
 
Ben bu satırları yazarken, birçok kitap ve gazete gibi Atılım'ın da cezaevine girişinin yasak olmasının, hakikatin sözü uğruna ve gelecek sevdasına yüzlerce kez yanıp-yakılmamızın, daha nice bedellerle sınanmamızın bir önemi yok. Tarih bunları sadece öfkeyle ve kınayarak anacaktır. Geçmişten bugüne kendi tarihini ateşler ortasında yazanlar, atılım hikayeleri ve hareketiyle geleceğe ayak basanlar kazanacaktır. Bir kez daha; iyi ki varsın Atılım! Büyük insanlığın, emeğin, özgürlüğün, bilinci ve ruhu bereketli topraklarda dolansın, sözümüz şanlı bir bayrak gibi dalgalansın diye, varlığın kutlu olsun."
 
 
‘Atılım hakikatlerin sesi oldu’ 
 
Figen Yüksekdağ'ın mektubunun okunmasının ardından Atılım Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek'in görüntülü mesajı yayınlandı. 25 yıllık süreçte birçok baskıya maruz kaldıklarını sayısız defa tutuklandıklarını ve buna rağmen devrimci görevlerini yerine getirdiklerini ifade eden İbrahim, "Atılımın gerçek sahibi özgür basın şehitleridir. Atılım büyük bir kavganın yayını olarak yayın hayatına başladı. Çeyrek yüz yıllık geçmişimizin tanığıdır. Bunu başarmak kolay olmadı bu uzun yolda eksikliklerimiz de oldu. Fakat Atılım emekçileri olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalıştık. Atılım hakikatlerin sesi oldu ve olmaya devam edecektir" diye konuştu.
 
‘Atılım muazzam bir yaşam ürünüdür'
 
HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ise Atılım hakkında söylenecek hiç bir kelimenin yerini bulamayacağını belirterek şöyle devam etti: "Bende uzun yıllardır Atılım'a emek veren bir insanım. Atılım sadece bir gazete değildir. Eğer devrimcilik disiplinse Atılım büyük bir devrimcilik okuludur. Eğer devrimcilik hayatı çok yönlü görmekse Atılım bunu kazandıran okuldur. Ben kişisel tarihim açısından bu okuldan geçmiş olmanın onurunu gururunu yaşıyorum.”
 
‘Basın özgürlüğü dedik, demeye devam edeceğiz’
 
Etkinlikte son olarak konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, avukatlık mesleğini aktif olarak gerçekleştirdiği yıllarda Atılım gazetesi ile tanıştığını dile getirdi. Gülseren, "Daha önce Atılım gazetesinin avukatlığını yapmıştım. Basın emekçisi arkadaşlara açılan davalarda onları savunmuştum. O yıllarda da olduğu gibi hep basın özgürlüğü dedik, basın özgür olmalı dedik ve bundan sonrada bunları söylemeye devam edeceğiz. Bu haklar için uğraşan Atılım gazetesidir. Teoride hep tartıştığımız özgürlüğün pratikte nasıl olması gerektiğini halka duyuran Atılım ve diğer özgür basın kurumlarıdır" dedi.
 
Yapılan konuşmalar sonrası basın çalışanlarının kestikleri sembolik pasta ile etkinlik sona erdi.