‘Halklar kendini anlatıyor’ panelinde Çerkesler konuştu
- 17:59 2 Kasım 2019
- Güncel
İSTANBUL - HDK'nin organize ettiği "Halklar Kendini Anlatıyor" panel serisinin 5’incisinde Çerkesler, dil ve kültürlerini anlattı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Komisyonu tarafından organize edilen "Halklar Kendini Anlatıyor" başlıklı panelin 5’incisinin konukları Çerkesler oldu. Daha önce Aleviler, Arap Aleviler (Nusayriler), Süryaniler ve Ermenilerin katıldığı panel serisine katılan Çerkeslerin Abhaz (Abaza), Oset ve Ubıh kollarından temsilciler dil ve kültürlerini anlattı.
HDK Genel Merkezi’nde yapılan panele katılan isimlerden Gül Yılmaz, Abhazları anlattı.
Abhazların da diğer Çerkes halkları gibi Osmanlı’ya göçlerle geldiklerini belirten Gül, “Diğer Çerkes halklarından Abhazların tek farkı birkaç ülke tarafından tanınması. Beş bin yıllık bir tarihi geçmişi var Abazaların. Moğol, Arap, Pers ve Bizans istilasına girmiş Abhazya. Sovyetler Birliği zamanında kurulan 11 eşit devletten biri olmuş olan Abhazya o süreçte her halk için tek tipleştirme politikası olan Sovyetleştirmeyle birlikte asimilasyona uğramış” dedi.
‘Abhazca dili yok olmak üzere’
Abhazya’nın 2008 yılında Rusya Federasyonu’nu tarafından tanımasıyla bir nebze nefes aldığını belirten Gül, şu bilgileri verdi: “Tarım ve turizm Abhazya’nın başlıca geçim kaynağı. Abhazlar yaşadıkları bölgelerde 4 farklı dil kullanıyorlar. Türkiye’de Düzce, Adapazarı, Eskişehir, Bilecik, Çorum, Tokat, Yozgat, Adana ve Sivas gibi kentlerde yaşıyorlar. Abhazca dili, yok olmak üzere olan diller arasında. Derneklerde Abhazca kursları açılıyor ama bu hızlı yok oluşa engel olamıyor. Dini inançlarının ana fikri ise tek bir tanrı olduğu yönünde. Ama paganizmin etkisi görülür. Bazı ailelerin ormanlarda kutsal yerlerde ağaçları vardır. Özel günlerde buralarda ritüellerini gerçekleştirirler. Bugün Abhazya’da daha çok Hristiyanlık yaygındır. Türkiye’dekilerin çoğu Müslüman’dır. Muhafazakarlaşma eğilimi son yıllarda yaşanmıştır. Abhazlar yazılı olmayan kurallarla düzeni sağlamıştır. Günah değil, ayıp yaygındır. Ataerkil aile yapısına sahiptir. Yaş önemli bir statüdür. Akraba evliliği yapılmaz. Eğlenceler kutlamalar kadınlı erkeklidir.”
‘Çocuklara kendi dillerini öğretmeye gayret gösteriyoruz’
Ardından söz alan Banu Sarıaslan ise, Osetler’i anlattı. Osetlerin örf, adet, gelenek ve göreneklerinin Abhazlarınkinden farklı olmadığını dile getiren Banu, şunları dile getirdi:
“Osetler de 2500 yıldır Kafkasya’da yerleşik olan bir halk. Atalarımız İskitler, Sarmatlar ve Alan imparatorluğuyla devam eden devletler zinciri var. Hint Avrupa kökenli bir halk. Osetya genelin 3 faklı lehçe kullanılıyor. Digoroncayı Türkiye de dahil olmak üzere konuşabiliyor. Yüzde 10 Türkçe karıştırıyoruz. Osetya’daki Digoronlar da yüzde 10 Rusça karıştırıyor. Bir milyona yakın bir nüfusa sahip bir halkız. Türkiye’de 25 bin nüfusa sahibiz. Doğacak çocuklara kendi dillerini öğretmeye gayret gösteriyoruz. Hem kültürümüzü hem dilimizi gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz. Osetya nüfusunun yüzde 80 i Ortodoks, yüzde 20’si ise Müslüman. Asıl inancımız pagan inancı. Tanrılar konusunda zengin. Yapılan her şeyin bir ritüeli ve seremonisi var. Dağlarda yaşadığımız dönemlerde ekonomik yokluk vardı. Ekonomik yokluk da toplu yaşamayı bir arada getiriyor. 100 nüfuslu aileler bile mevcut. Evlilikler aynı sülaleden olmuyor. Akrabalık bağının olmaması gerekiyor. Sadece baba değil anne tarafından da evlenilmiyor. Din dışı tercih edilmiyor genelde. Kastlar arası evlilik de hoş görülmüyor.”
Ubıhlar’ın gelenek ve göreneklerini anlatan Seda Berzeg’in konuşmasının ardında panel soru ve cevap bölümüyle son buldu.