Kürkçüler’de tutsaklara psikolojik ve fiziksel işkence

  • 09:09 31 Ekim 2019
  • Güncel
Filiz Zeyrek 
 
ADANA - Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde tutsaklara yönelik hak ihlallerindeki artışa dikkat çeken İHD Adana Şube Sekreteri Zelal Demiray, “Tutsaklar açık ziyaret salonunda DAİŞ, El Kaide gibi örgütlerle aynı ortama koyulup kışkırtma zemini oluşturulmak isteniyor. Tutsaklara ve ailelerine karşı böylesi bir can güvenliği riski oluşturularak fiilen açık görüş haklarına bir saldırı söz konusu” dedi.
 
Türkiye'deki siyasi tıkanıklık ilk olarak cezaevinde bulunan siyasi tutsaklara yansıtılıyor. Adana Kürkçüler Cezaevi’nde sık sık gündeme gelen hak ihlallerine ilişkin bilgi veren İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şube Sekreteri Zelal Demiray, hak ihlallerinin bilinçli olduğuna dikkat çekti. 
 
'Cezaevi savcısı aylardır bir adım atmadı’ 
 
Kürkçüler’de bir süreden beri insan onuru ve haysiyetiyle bağdaşmayan ırkçı, ideolojik, faşizan uygulamalarla tutsakların karşı karşıya kaldığını belirten Zelal, sorunların giderilmesi konusunda cezaevi savcısının görevini yerine getirmediğini ifade etti. Cezaevi savcısı ve müdürlüğüne yazdıkları dilekçelerin ve görüşme taleplerinin yanıtsız bırakıldığını ifade eden Zelal, “Bir süre önce avukatlarımız cezaevi savcısıyla görüşme yapmış. Bu görüşmede savcı bu uygulamaları doğru bulmadığını, kendisinin de rahatsız olduğunu, sorunların çözümü için çaba içinde olacağını belirtmiştir. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen bu sorunlar devam etmektedir” dedi.
 
'Tutsaklar muhatapsız bırakılıyor'
 
Zelal tutsakların sorunlarını iletmek için muhatap bulamadıklarını belirterek, kendilerine aktarılanları şu şekilde anlattı: “Sorunlarımızı anlatacak muhatap bulamıyoruz. Müdürle görüşme talebinde bulunduğumuzda ‘Müdür sizinle muhatap olmaz, görüşmez. Suyunuz, yemeğiniz veriliyor daha ne istiyorsunuz? Sizin yaptığınız devlete karşı gelmektir’ diyorlar. Bu şekilde kendilerini devlet yerine koyma, hak taleplerimizi ise devlete karşı gelme olarak değerlendirilip sadece yeme içme hakkı olan varlıklar olarak ele alıyorlar bizi. Açıkça yasalara göre değil de talimatlara göre hareket ediyor ve edeceklerini söylüyorlar. Bu talimatların da 1. Müdür tarafından verildiği anlaşılıyor. Talimatlarla yapılan bu uygulamaların hepsi ideolojik, ayrımcı ve ırkçı uygulamalardır. Sağ görüşlü (FETÖ- DAİŞ- El Kaide) olanlar kayrılıp, imkânlar tanınıyor. Sol görüşlü ve Kürt olanlara ise ‘devlet düşmanı’ olarak nitelendirilerek ‘düşman hukuku’ ile yaklaşılmaktadır. Cezaevi girişinde istisnasız yeni gelen her arkadaşımız onur kırıcı hakaretler, psikolojik ve fiziki işkence ile karşılaşıyor, ‘pasif’ diye adlandırdıkları itirafçıların yanına geçme dayatılıyor.” 
 
'Katı bir tecrit uygulanmaktadır'
 
Sohbet, spor, ziyaret, revir vb. yerlere götürülen tutsakların aynı odada kalan arkadaşlarıyla bile aralıklı götürülüp getirilirken, açık ziyaret salonunda bilinçli bir şekilde DAİŞ, El Kaide gibi örgütlerle aynı salona koyulduğunu dile getiren Zelal, kışkırtma zemininin oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çekti. Bu konudaki mevzuatı hatırlatan Zelal, “Mevzuatta tutsakların arkadaşları ile aynı oda ve koridorda tutulması gerekirken, ayrı bloklara dağıttılar. DAİŞ, El Kaide, FETÖ’nün olduğu koridorlara alınarak tehdit unsuru olarak tutsakların karşılarına konuluyor. Ayrıca farklı bloklardaki tutsakların sosyal faaliyetleri engellenerek katı bir tecrit uygulanmaktadır" diye konuştu. 
 
'Tahrik edici üst araması yapılıyor'
 
Tutsakların oda değişim taleplerinin de kabul edilmediğine değinen Zelal, “Uzun süre aynı kişileri yan yana tutarak psikolojik olarak yıpratma yoluna başvuruluyor veya talep olmadığı halde zorla odadan alınıp başka bir odaya konuluyor. Ayda bir yapılması gereken genel arama bazen haftada iki üç defa yapılmaktadır. Tutsakların eşyaları dağıtılıyor. Tahrik edici üst araması yapılıyor. Sürekli bir gerginlik ve psikolojik işkence ortamı oluşturulmak isteniyor. Tutsaklara gelen, yasak veya toplatma kararı olmayan kitap, dergi, gazete gibi yayınlar keyfi bir şekilde kısıtlanıyor. Genel olarak birbirini teyit eden mahpus beyanları ve yapılan gözlemler esas alınarak, özellikle OHAL sonrası uygulamalarda ‘devlete karşı işlenen suçlar’  ve ‘terörle mücadele yasasından kaynaklanan suçlar’ nedeniyle tutuklu ve hükümlü bulunan mahpuslara karşı, infaz koruma memurları ve dış güvenlikten sorumlu kolluk tarafından provoke, tahrik edici, onur kırıcı söylem ve davranışlarda bulunulduğu sıkça dile getirilen bir husus olmuştur” sözlerini kullandı. 
 
‘Cezasızlık nedeniyle gardiyanlar istediği gibi davranıyor’ 
 
Tutsakların özellikle siyasi, etnik ve dini aidiyetlere karşı ayrıştırıcı söylemlerin sıkça kullanıldığını aktardığını belirten Zelal, “Kendilerine karşı herhangi cezai ve idari yaptırımın uygulanmayacağına ve cezasızlık hukukundan yararlanacağına inanmış infaz koruma memurlarının varlığı, cezaevinde yaşanan birçok hak ihlalinin temel kaynağını oluşturmaktadır. Bu konuda infaz koruma memurları ile müdürlerin mahpuslarla iletişim kurması ve yasal mevzuata hâkim olması için gerekli meslek içi eğitimlerin sıklıkla yapılması gerekmektedir” diye konuştu. 
 
'Acil çözüm üretilmeli'
 
Hak ihlallerinin son bulması için Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından acil çözümlerin üretilmesi gerektiğinin altını çizen Zelal, “Temel insan hakları anlamında yaklaşım ve pratik sergilenmesi, en temel insani hakların dahi çiğnendiği kötü cezaevi koşullarının ivedilikle düzeltilerek yasal güvence altına alınan 'insan onuruna yaraşır' bir yaklaşım ve pratiğin ortaya konulması gerekmektedir” dedi.