
TJA aktivistleri: ‘Sen de ayağa kalk’ kampanyasının bir parçası ol
- 09:06 7 Eylül 2019
- Güncel
İSTANBUL- Kampanyalarının İstanbul ayağını değerlendiren TJA aktivistleri, her ay farklı bir temayla sürdürdükleri kampanya için “Kadınla şimdi özgürlük zamanı, bu zaman özgürlük zamanı, bizim zamanımız. Bütün kadınları beraber mücadele vermek için bekliyoruz” çağrısında bulundu.
Kadına yönelik şiddet, katliam, taciz, tecavüz, çocuk istismarı ve doğa talanına karşı Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde 19 Temmuz’da başlatılan “Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk” kampanyasının İstanbul ayağı eylem ve etkinliklerle devam ediyor.
29 Temmuz’da “Kadınla şimdi özgürlük zamanı” sloganıyla İstanbul’da startını verdikleri kampanyaya ilişkin konuşan TJA aktivisti Beser Çelik, kampanyanın asıl amacının 5 aya sığdırılacak bir süreç olmadığını ifade etti. Kampanya sürecinde aynı zamanda kadın örgütlülüğü ve kadın yapısını açığa çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Beser, “Özellikle son süreçte kayyımların atanmasıyla birlikte eşbaşkanlık sisteminin hukuksal olarak uygun olmadığı ileri sürüldü. Kazanmış olduğumuz haklarımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Kayyım hem Kürt iradesine dönük ama aynı zamanda kadın kazanımlarına karşı atandı. 2014 yılında yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemi açığa çıkmıştı. Eşit temsiliyeti açığa çıkardı. Eşbaşkanlık sistemi kadın örgütlülüğünü esas alan bir sistem olduğu için, iktidarın ciddi anlamda bundan bir rahatsızlığı var. Bu rahatsızlıktan kaynaklı da kadınlara dönük ciddi anlamda politikalar geliştirildi. Kadın cinayetlerinin, çocuk istismarlarının, tacizlerin ve tecavüzlerin en yoğun yaşandığı bir süreç yaşanıyor. Bütün bunların önüne geçebilmemiz içinde kadın örgütlülüğünü esas alan kendi içerisinde yerel örgütlülüğü açığa çıkartmayı bilen bir kampanyayı ele aldık” dedi.
‘Kayyımlar kadın haklarına saldırının bir parçası’
Kadın örgütlülüğünün dağıtılmaya çalışıldığı bir süreçte kadın katliamlarının arttığını ortaya koymak gerektiğini dile getiren Beser, devlet tarafından, sistem tarafından, “tek adam rejimi” tarafından kadınlar hakkında kararların alındığı bir süreçten geçildiğini kaydetti. Kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı ve katliamlara karşı cezasızlık politikalarına dikkat çeken Beser, “Bu tür anlayışlar kendi içerisinde kadınlara dönük örgütlenerek katliam politikasını geliştirmektedir. Bunları sadece rejime bağlamak da doğru değil. Aynı zamanda erkek egemen anlayış kendi içerisindeki o eril dilini sürekli sistem içerisinde geliştirerek kadına dönük ciddi anlamda bir kıyımı esas alıyor. Biz kadınların örgütlülük boyutunda kendi içerisindeki yapısını oluşturması için ciddi çalışmalar yaptık. Mücadele çok değerlidir. Sistem bundan rahatsızlık duymasından kaynaklı, kadınlara dönük bir politika izlemekte. Bunun da en açık örneği son günlerde atanan kayyımlardır. Kadının özgün örgütlenme modelini yok sayan bir biçimde saldırı yaşanıyor. O örgütlüğü dağıtma adına bir saldırı geliştiriliyor. Ama tabi biz bütün bunları reddeden, hiçbir şekilde kabul etmeyen bir yerde olduk. Özellikle Kürt kadınları bu anlamda gerçekten sistem içerisinde çok ciddi yol kat etti. Bir örgütlüğü açığa çıkardı. Bu mücadele biz kadınlara bir yol rehberliği yaptı. Çünkü kadınlar birlikte olduğunda yan yana geldiğinde birbirlerinden güç alıyorlar” diye konuştu.
‘Erkeği dönüştüren eğitimler esas alınacak’
Kampanya sürecinin sadece 5 ayla sınırlı olacak bir süreç olmadığının altını çizen Beser, kadın kıyımı ve soykırımına karşı politikalar geliştirmek için böyle bir kampanyanın açığa çıktığını vurguladı. Kampanyanın ilk ayağının erkek egemen anlayışının kendi içerisindeki feodal yapıyı kırmak olduğunu belirten Beser, bu nedenle erkek yapısını değiştiren, dönüştüren bazı eğitim çalışmaları gerçekleştireceklerini söyledi.
‘Birçok planlamayı hayata geçireceğiz’
Sürecin 5 ay sonra da farklı şekilde devam edeceğine dikkat çeken Beser, “Devam ederken de kendi içerisindeki örgütlü anlayışı daha da yaygınlaştırarak, kadının farkındalığını yaratan özgür birey anlayışını açığa çıkarmayı hedefliyor. İstanbul’da birçok planlamamız var. Eğitimler, seminerler ve paneller gerçekleştireceğiz. Kadının kendi öz savunmasını oluşturabilmek için bazı spor aktivitelerimiz olacak. Bizim öz savunma anlayışımız kadının kendi öz gücünü açığa çıkarmasıdır. Bunu da aktivitelerle spor etkinlikleriyle gerçekleştireceğiz. Kadını güçlendiren bazı etkinliklerimiz olacak. Eşbaşkanlık sistemi bizim mücadelemizde kazanılan bir haktı. Kesinlikle bizim mor çizgimizdir” ifadelerini kullandı.
‘Her ayın bir teması olacak’
Kampanyanın geride kalan bir ayında çeşitli atölyeler gerçekleştirdiklerini belirten TJA aktivisti Pınar Kandal da, “Her ayın bir teması olacak. Çeşitli etkinlikler farkındalıklar üzerinden devam edecek. Mor konvoy oldu Diyarbakır’da. İstanbul’da bir mor konvoyumuz olacaktı. Kayyımların gelmesiyle bunu erteledik. Her alanda mücadelemiz var. Eylül ayı ‘barış’ temalı. Toplumsal barıştan, kadın erkek eşitliğindeki barışçıl yaklaşıma kadar ele alıyoruz, Yaşamımızın her alanında kadına da doğaya da hayvana da yaklaşımda barışçıl yaklaşıyoruz” dedi.
Ekim ayı temasının da “öz savunma” olacağını aktaran Pınar şöyle devam etti: “Öz savunma denilince şiddet yöntemiyle kendimizi savunacağımız sanılıyor. Öyle değil. Bir ‘hayır’ demekle başlıyor her şey. Cesaret edebilmekle başlıyor öz savunma. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele haftası olacak. Etkinliklerimiz olacak. Etkinliklerimiz içinde bir hafta forumlarımız, sokak etkinlikleri olacak. Salt yürüyüşlerle değil farklı çalışmalarla zenginleştireceğiz. Kasım ayı da kadına yönelik şiddetle mücadelenin çok işleneceği bir ay olacak. Tabi sadece o ay değil. Tüm kampanya boyunca bu böyle olacak. Kampanyamızın temaları hayatın her alanına yönelik olacak. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele edeceğiz. Aralık ‘insan hakları’ ayı olacak. Kampanya bu şekilde sürecek.”
‘Hem kadını hem erkeği dönüştürme çalışmaları yapıyoruz’
“Kadını bilinçlendirdiğin zaman, kadını dönüştürdüğün zaman toplum da dönüşüyor” diyen Pınar, bunun yanı sıra erkeği dönüştürmek gibi bir sorumluluk olduğunun da altını çizdi. Çünkü kadına fiziksel anlamda, örgütsel anlamda, yoğun bir saldırı olduğunu vurgulayan Pınar, “Devlet tarafından, erkekler tarafından saldırılar çok artmış durumda. Buna karşı çalışmalarımızı, mücadelemizi çok daha arttıracağız. Pek çok kadın arkadaşımız bunun için çalışma yürütecek. Dayanışma ile yan yana olacağız. Bazen zorlanacağız. Bazen belki de şiddet göreceğiz. Eylemlerimiz de görüyorsunuz en son bir basın açıklamasında nasıl yönelim oldu görüldü. Bununla mücadele ederek yol alacağız. Ama korkmadan, cesaretle. Kampanyamızı bu çerçevede önümüzdeki günlerde daha da görünür hale getireceğiz” diye konuştu.
‘Kadınla şimdi özgürlük zamanı’
Bunun yanı sıra diğer kadın örgütleriyle yan yana yürüyeceklerini dile getiren Pınar, mücadelede kadınlar olarak sırt sırta vereceklerini söyledi. Kampanyanın sloganına değinen Pınar, “Ayağa kalkmadan olmuyor. Çok basit bir açıklama ama ayağa kalkarak, bir yerden ses vererek başlıyor. Sana sıranın gelmesini bekleme ya da başka bir kadına yapıldığı zaman susma sen de ayağa kalk. Bu tarihsel olarak bu yaşadığımız günlerde çok daha önemli. Sloganın önemi daha da açığa çıkıyor. 21’inci yüzyıla ‘kadın yüzyılı’ diyoruz. Kadın mücadelelerinin dünyada yükseldiği, arttığı ve cesaretlendiği bira yüzyıl. Dünyada, ülkemizde, kendi bölgemizde de evimizde de daha cesaretli hale gelebilmeliyiz. ‘Sende ayağa kalk’ derken her kadına ulaşmak, her kadına o mesajı verebilmek gerekiyor. Bir isyan aslında. Evde, özel yaşamında, kamusal alanda, iş yerinde, sokakta sana yapılan her şeye isyan et. Sende ayağa kalk diyoruz. Bu mesaj anlamlı. Bütün kadınlarında bu mesajı alacağına inanıyoruz. Kampanyamızı bütün kadınların takip etmesini, kampanyanın parçası olmalarını istiyoruz. Kadınla şimdi özgürlük zamanı, bu zaman özgürlük zamanı, bizim zamanımız. Bütün kadınlarla beraber mücadele vermek için bekliyoruz” dedi.