Cumartesi Anneleri: Zorla kaybedilmeye karşı herkesin korunmaya ihtiyacı var

  • 14:19 31 Ağustos 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, bu hafta Ankara’da 6 ay önce kaçırılan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen’in akıbetini sordu. 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü nedeniyle Türkiye’ye seslenen anneler, BM’nin “Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına” dair sözleşmeyi imzalamasını istedi.
 
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 753’ncü haftasında Galatasaray Meydanı’na gitmelerine izin verilmeyen Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta bir araya geldi. Polis tarafından ablukaya alınan sokakta Cumartesi Anneleri, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfil taşıdı. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Mahmut Tanal destek verdi.
 
Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eyleminde Ankara’da 6 ay önce kaçırılan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen’in akıbeti soruldu.
 
Cumartesi Anneleri adına açıklamayı yapan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arca, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in (BM) “Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına” dair Sözleşmeyi derhal imzalaması gerektiğini söyledi. “Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen'in akıbetini açıklasın. 753’üncü haftamızı 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü ertesinde gerçekleştiriyoruz. Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle bir kez daha soruyoruz; 6 aydır akıbetleri hakkında yetkililerce hiçbir açıklama yapılmayan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen nerede?” diye sordu.
 
‘Resmi politikalar değişmiyor’ 
 
Tam 9 yıldır iktidarın gözaltında kaybetmeyi bir suç olarak tanımlayan, devletlere bu suçun engellenmesi ve açığa çıkartılması için bağlayıcı hukuki yükümlülükler getiren Kayıplar Sözleşmesi'ni imzalamadığını dile getiren Sebla, “Türkiye Sözleşmeyi imzalamıyor, çünkü sözleşme devlete gözaltında kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü getiriyor. Türkiye sözleşmeyi imzalamıyor; çünkü kayıp yakınlarının ‘gerçeği bilme hakkını’ kabul eden sözleşme, devlete bu hakkın sağlanması yükümlülüğü getiriyor. Türkiye sözleşmeyi imzalamıyor; çünkü sözleşme özetle devlete hakikati açığa çıkarma, kaybedilenlerin kalıntılarını ailelerine teslim etme ve adaleti sağlama yükümlülüğü getiriyor. Bugüne kadar iktidarlar değişse de gözaltında kaybetmelerdeki devletin sorumluluğunu inkar eden, kaybedenleri koruyarak bu suçu besleyen resmi politikalar hiç değişmiyor” dedi.
 
‘Kardeşim ve kayıplar için buradayım’
 
Ardından söz alan 12 Eylül 1980’de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, “Devletin güvenlik güçleri tarafından adresinden alınıp sorgulama esnasında yaşamlarına son verilen yakınlarımızın akıbetini sormak için buradayız. Siz niye buradasınız, onların akıbetini oldubittiye getirmek için nefesimizi kesmek için buradasınız. Biz dün Galatasaray’daydık, söylemlerimiz de ne suç vardı? Devlet yetkilileri, hayatlarını kaybeden insanların akıbetinin bulunması ve sorumlular hakkında yasal tahkikat yapılması için mücadele veriyoruz. Biz hukukun üstünlüğüne inanan insanlar olarak soruyoruz, bütün devletler BM gözaltında kayıplarla ilgili sözleşmeyi imzaladığı halde Türkiye imzalamamış. Güneydoğu olaylarından dolayı çekincelerimiz var demiş. Kayıplarımızı verin, bizi sıkıştırmaktan zevk almayın. Benim yüzüme bakın, kardeşim ve kayıplar için buradayım” diye belirtti.
 
‘Sizin de insan haklarına ihtiyacınız olabilir’
 
Son olarak konuşan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 6 ay önce kaçırılan ve akıbetlerinin ne olduğu bilinmeyen Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen’in akıbetini sordu. Son yıllarda en ağır insan hakkı ihlallerinin yaşandığını, Cumartesi Annelerinin 1995 yılından bu yana yaptığı eyleme dikkat çekerek, devletin yıllardır yapılan bu eyleme tahammül etmediğini söyledi. Kayıpların akıbetine ilişkin hesap vermeyenlerin anneleri dar bir alana sıkıştırdığını ifade eden Ömer, devlet yetkililerine seslenerek, “Sizin de bir gün insan haklarına ihtiyacınız olabilir” şeklinde ifade etti.