
Kadınlar Türkiye’nin karnesini değerlendirdi: Özlenen barış hep ötelendi
- 09:08 31 Ağustos 2019
- Güncel
İZMİR - Barış için herkese görev düştüğünü belirten kadınlar, “Ama ne yazık ki barışı engellemek için iktidar her türlü şeyi kullanıyor. Hep özlediğimiz barışı öteleyen politikalar izlendi” diyerek, savaş politikalarına karşı alanlarda mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
1 Eylül Dünya Barış Günü yaklaşırken, siyasa parti ve sivil toplum örgütü kurumlarında yer alan kadınlar, Türkiye’nin karnesini değerlendirdi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Parti Meclisi (PM) üyesi Gülcan Taşkıran:
“Sömürü, erkek egemen kapitalist sistemde kadınların bedeni üzerinde de sürüyor. Onların savaşları en çok kadınları vuruyor. Elbette kadınların eşit adil sömürüsüz bir sistemde yaşamaları için onurlu bir barışı savunması gerekiyor. Bunun için sokaklara çıkıyoruz. Hem kendi bedenimiz üzerindeki tahakkümün kaldırılması hem de savaşın ortadan kaldırılması için. Kapitalizm artı değerden, sömürüden beslendiği gibi savaştan da besleniyor. Dünyada bir ekonomik kriz var. Bunu aşmak için silah sanayisini geliştiriyorlar. Bu hep uygulanagelen bir yöntem. Bunun karşısında ezilen halkların birlikte mücadele etmesi gerekiyor.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube Yöneticisi Şirin Ulusoy:
“Savaşlar, en temel insan hakkı olan yaşamı ellerinden alır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi yasalar çıktığı andan itibaren de uygulanmadı. Silahları üreten kapitalistler olduğu sürece bu sözleşmeler askıda kalacak. Önemli olan silah pazarı, silahlarla savaşlarla ancak bu çark döner. İnsan hakları Türkiye’de çok kötü durumda. İşkence sistematikleşti. Hapishaneler akademisyenlerle ve Kürtlerle dolu. Durumu çok ağır olan hastalar var, hala içerdeler ve doktora bile götürülmüyorlar. Bence herkese görev düşüyor, çok acil barışa ihtiyacımız var. Ama ne yazık ki barışı engellemek için iktidar her türlü şeyi kullanıyor. Daha yeni üç büyükşehir belediyesine kayyım atandı. Bunlar hep özlediğimiz barışı öteleyen şeyler.”
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir İl Eş Sözcüsü Ayşe Yılmaz:
“Bu coğrafyada en çok ihtiyaç duyulan onurlu bir barış. Kobane’de Rojava’da yeni bir yaşam örgütleniyor. Özellikle bu coğrafyada bu kadar azgın saldırılara maruz kalan Kürt halkının ve diğer yaşayan bütün halkların hiçbir hakkı, statüsü yok. Oysa bir arada yaşamanın koşulu barıştan geçiyor. Verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin esas paydası da barıştır. Şu anda var olan iktidarla barışık olalım demiyorum ama barış mücadelesinin bizlerin mücadelesi ile sağlanacağını biliyorum. Doğal olarak her bir talebimizin altına da onurlu bir barışı yazabiliriz. 1 Eylül, 2. Paylaşım Savaşı’ndan sonra tanımlanan bir tarih. O günden günümüze özellikle 80’lerden sonra Kürt halkının ve ezilenlerin yoğun olduğu bir bölge. Ancak barış olsun da ne olursa olsun değil hak eşitliğine dayalı, savaşın olmadığı bir dünya hayal ediyoruz.”
Vegan feminist Eda Erkan:
“Savaşlar insanların bencilliklerinden dolayı ortaya çıkıyor. Hayvanlar ve doğa üzerinde tahakküm kurmak istedikleri için barış sağlanamıyor. Mezbahalarda, çiftliklerde genellikle erkekler çalışır. Önce tabaklarımızdan başlamalıyız. Savaşlar durmalı en çok çocuklar ve kadınlar ölüyor, erkeklerin çıkardığı savaşlarda. Erkek egemen sistem, kapitalist sistem son bulmazsa doğa yok olmaya devam edecek. Kadınlar özgür olamayacak. Savaşlarda doğa ve hayvanlara verilen zarar göz ardı ediliyor.”
Oğlunu yaklaşık 40 yıldır süren savaşta yitiren Rahime Turan:
“Biz Mardin’den geleli 30 sene oldu. Her zaman baskı, tutuklama altındaydık, kontra gerillalarla süren bir savaş vardı. Her yerde korku vardı. Barış için mücadele ediyoruz. Kuru ekmek yiyelim ama savaş olmasın. Savaşta gençler, kadınlar, çocuklar ölüyor. Zenginler, bakanlar ölmüyor, onlar baş köşede duruyor. Asker, polis, gençlerimiz ölüyor. Bunu engellemek için çaba göstermek lazım. Onurlu bir barış, herkesin hakkını aldığı bir barış olsun. Müzakere olmalı. Birbirimizi anlamak için masaya oturmamız lazım. Savaştan hainler, çıkarcılar, silah tüccarları kar sağlıyor. İnsanlar korkup susuyor oysa ne kadar susarsan o kadar savaş büyür. Kimse ölmesin, ekmeğinden olmasın.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) üyesi Berna Çelik:
“Demokratik bir zeminin oluşması için barış şart. Özellikle kayyımla başlayan ve Kürt illerine saldırgan tavır devam ediyor. Savaş süreçlerinde en çok kadınlara saldırılıyor. Çünkü yaşamın öznesi olan kadınlar barışı inşa edecek güçtür. İnşa sürecinde hayatı yaşatabilecek olan kadınlar olduğu için kadınlara saldırılıyor. En yakın zamanda Şengal’de DAİŞ saldırısında hedef alınan kadınlar oldu. Hem kadınların hem çocukların hem de gelecek olan genç kuşakların özgür bir yaşam sürdürebilmesi için her alanda barışın tekrar sağlanması çağrımızdır. Özellikle sivil toplum kuruluşların ve siyasi partilerin her an savaşın bize bir adım ileride olduğunu düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Amed Mardin ve Van’a atanan kayyımlar kendilerine değmeyecek gibi düşünülmemelidir. Çünkü demokrasi çerçevesinde yol yürünmesi için bütünlüklü davranılması gerekiyor.”