
Kızılcaköylü kadınlardan ‘Neymiş Bu Jeotermal’ oyunu
- 11:59 28 Haziran 2019
- Güncel
AYDIN - Kızılcaköy’ün direnişçi kadınları “Neymiş Bu Jeotermal” adlı oyunu sahneledi. Kadınlar bu oyun ile kendi yaşamlarını ve direnişlerini sergilediklerini belirtti.
Aydın Efeler ilçesi Kızılcaköy’de yapılmak istenen Jeotermal Enerji Santrale (JES) karşı mücadele eden kadınlar, mücadelelerini sahneye yansıttı. Seher Çenesiz’in yazdığı, Hilal Yılmaz’ın reji asistanlığını yaptığı tek perdelik “Neymiş Bu Jeotermal” isimli oyun Efeler Belediyesi Muzaffer İzgü Kültür Merkezi’nde sahnelendi. Oyun, köy meydanına kurulan direniş çadırında bir araya gelen kadınları ziyaret eden gazeteciye kadınların neden ve nasıl bir direniş sergilediklerini anlatmalarından oluşuyor.
‘Vazgeçmeyeceklerini anlatmanın en güzel yolu sanat’
Oyunun ardından söz alan reji asistanı Hilal Yılmaz, 11 aylık mücadele devam ederken kadınların tiyatro oyunu sahnelemelerini hayal ettiğini belirterek, hayalini gerçekleştirdikleri için teşekkür etti. Oyunda söylenen bütün repliklerin doğallığında her şeyi anlattığını söyleyen Hilal, “Onlar vazgeçmeyecek. Vazgeçmeyeceklerini anlatmanın en güzel yollarından biri sanattır” dedi.
‘Hem evde hem tarlada çalışan kadınlar direnişte birleşti’
Oyunun yazarı Seher Çenesiz ise oyunu 8 Mart günü eylemden sonra konunun gündeme geldiğini belirterek “Bu kadınlar çadırda her gün o hayatı yaşıyorlar. Hem evlerine hem işlerine hem de topraklarını suyunu savunuyorlar. Ne yapabiliriz diye düşündük ve bizi birleştirenler oldu” diye ekledi.
‘Hayatımız tiyatro oldu’
Yaklaşık 4 aydır tiyatro çalıştıklarını söyleyen Leyla Çiyanşen, tiyatroyu tüm canlıların yaşam hakkını savunmak amacıyla oluşturduklarını belirterek, çocukların temiz ve doğal hayatı bırakmayı amaçladıklarını söyledi. Yeşil alanların git gide kaybolduğunu vurgulayan Leyla, “Ne yediğimizi bilmiyoruz. Ben tarlada gübre bile kullanmıyorum. Çocuklarımız domatesin kokusunu bilsinler diye. Biz kendimizi anlattık tiyatroda. Bizim hayatımız tiyatro oldu. Biz hiç durmadan 11 ay boyunca çalıştık. Çağıran olursa gideceğiz. Artvin’e kadar gitmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Herkesin yaşam hakkı, hakkını savunma hakkı var’
Canlıların hakkını savunmak için herkesin dayanışma içinde olması gerektiğini söyleyen Leyla, ekolojik yıkımın hiçbir millet ayrımı yapmadığını, bütün ekolojik yıkımlara karşı geldiklerini dile getirdi. Savunduklarının yaşam olduğunu ve aslında herkesin davası olduğunu belirten Leyla, “Bizim köyde kanserden 5 kişi öldü. Geçenlerde yağmur yağdı domatesler asitten eridi. Bir şeyler olsun diye uğraşıyoruz. İnsanların yaşam alanlarını katlediyorlar, yıllardır yaşadıkları yerlerden çıkarıyorlar. İnsanın hayat şeklini değiştiriyorlar. Her yerde yapıyorlar bunu. İnsan yaşadığı yerde mutludur. Bizim için doğu-batı yok, sağ-sol yok. Bizim partimiz yok, Kürdüyle, Lazıyla kucaklaşmak istiyoruz. Biz kendi kendimize baş koyduk bu yola. Bu vatanda yaşıyoruz, bizim vatanımız. Buradaki sebzeleri Diyarbakır’daki de yiyecek. Herkesin yaşam hakkı ve hakkını savunma hakkı var” dedi.