Diyarbakırlı kadınlardan ‘bir kadın katliamına daha tahammülümüz yok’ isyanı

  • 09:13 28 Haziran 2019
  • Güncel
Beritan Canözer
 
DİYARBAKIR - Şiddet ve katliamlara karşı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada birlikte hareket edilmesi gerektiğini belirten kadınlar, “Ancak birlikte durursak erkeklere ve devlete geri adım attırabiliriz. Bu düzeni değiştirebiliriz. Bir kadının daha öldürüldüğünü duymak istemiyoruz” dedi.
 
Türkiye’de kadına yönelik şiddet, katliam ve çocuk istismarı artarak devam ediyor. İktidar yetkililerinin söylemleri, mahkemelerde uygulanan “iyi hal” indirimleri, cezasızlık, savaş ve militarist politikalar bu artışın temel nedenlerini oluştururken, yalnızca Mayıs ayında 27 kadın ve 18 çocuk katledildi. 28 kadın şiddete, 27 çocuk ise cinsle istismara maruz bırakıldı. Diyarbakır’da 3 haftada 3 kadının katledilmesi kadınları, katliamlara karşı harekete geçirdi. 
 
‘Yargı kadınlar için adaletli değil’
 
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sözcüsü Halime Bayram, kadın katliamlarının politik olduğuna işaret ederek, örgütlülüğün önemine değindi. Kadınların toplumun yarısını temsil ettiğini kaydeden Halime, “Kadınlar şiddetin her türlüsüne karşı çıkabilmeli ve örgütlü bir mücadele yürütebilmelidir. Kadınlar dilediği ve istediği gibi yaşayabilmeli. Bir ülkede yalnızca 30 gün içinde 27 kadının katledilmesi demek, erkeklerin devlet destekli katliam yaptığı anlamına gelir. Caydırıcı cezalar verilmiyor. Bir çocuk bir taş attı diye 20 yıl ceza alıyor ama bir erkek bir kadını öldürdüğü halde ‘iyi hal’ indirimi alıp ardından serbest bırakılıyor. Yargı kadınlar için adaletli değil. Yargı hiçbir konuda adaletli değil. Çok merak ediyorum mahkeme salonlarında olan kadın savcı ve hakimler kendi hemcinslerine yönelik bu politikaları nasıl değerlendiriyorlar? Neden karşı çıkmıyorlar” diye sordu. 
 
‘Asla pes etmeyeceğiz’
 
Halime, yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada kadınların birlikte hareket etmesi gerektiğinin altını çizerek, “Ancak birlikte durursak erkeklere ve devlete geri adım attırabiliriz. Bu düzeni değiştirebiliriz. Öncelikle kadınlar öz savunma yapabilmeli. Kendini koruyabilmeli, bir başkasının korumasına ihtiyaç duymamalı. Siyasi görüşü, dini, dili ne olursa olsun tüm kadınların birleşeceği bir nokta varsa bunun başında örgütlü kadın mücadelesi gelir. Sokak ortasında, güpegündüz öldürüyor kadınlar ve kimse buna ‘dur’ demiyor, kimse buna karşı yeterli çaba sarf etmiyor. Çocuk istismarının önüne geçilecek hiçbir yasa çıkarılmıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz ve mücadelemizi yükselteceğiz. Nerede olursak olalım asla pes etmeyeceğiz” dedi. 
 
‘Bir kadının daha katledilmesine tahammülümüz yok’
 
Kadın emeğinin sömürüldüğünü ve haklarının yok sayıldığını belirten KESK üyesi Filiz Güler ise, kadınların katledilmesine daha fazla tahammüllerinin kalmadığını dile getirdi. Bunu durdurabilecek tek gücün kadınlar olduğunu ifade eden Filiz, şöyle dedi: “Kadınlar her alanda sesini duyurabilmelidir. Kadın her alanda şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor. İşte, evde, sokakta ve hatta bankada, hastanede sıra beklerken bile erkeğin şiddetine maruz kalıyor. Açıkçası kadın katliamlarına karşı toplumun refleksleri de çok zayıf ve biz önce o refleksleri güçlendireceğiz. Bir erkeğin bir kadına sesini yükseltmesinin bile kadına yönelik şiddet olduğunu herkes bilmelidir. Kadın örgütleri, kurumları var. Şiddet gören kadınlar göz yummasınlar ve mutlaka kadın örgütlerinden destek istemeliler. Biz bir kadının daha öldürüldüğünü duymak istemiyoruz.”