Adalet Kaya: ‘Yargı Reformu’nun yanında zihniyet değişimine ihtiyaç var

  • 09:03 20 Haziran 2019
  • Güncel

Rengin Azizoğlu

DİYARBAKIR- Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, şiddetle mücadele etmenin tek yolunun örgütlenmekten geçtiğini belirterek, “Cezasızlık politikalarından cesaret alan erkeğin öldürmeyi kendinde hak gördüğü bir zihniyetle karşı karşıyayız. Yargısal değişim dönüşümü gerçekleştirmenin yanında, zihinsel anlayış değişimine ihtiyaç var” dedi. 
 
Türkiye’de dur durak bilmeyen kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarının başlıca nedenleri, iktidarın söylemleri, bireysel silahlanma, iyi hal indirimleri, cezasızlık politikaları ve televizyon kanallarında hakim olan savaş dili. Ajansımızın Mayıs ayı verilerine 
göre, 27 kadın ve 14 çocuk katledildi, 28 kadın ise şiddete maruz kaldı. Cinsel suç zanlısı 9 erkeğe "iyi hal" indirimi uygulandı. 
 
Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, son yıllarda artarak devam eden katliamlara karşı kadınların verdiği mücadeleyi ve Rosa Kadın Derneği’nin projelerini değerlendirdi.
 
‘Son bir ayda yoğun bir şiddet artışı söz konusu’
 
Son 5 yılda kadın katliamlarında ve kadına yönelik şiddette yüzde 200’lere varan ciddi bir artışın söz konusu olduğunu ifade eden Adalet, bunun en temel sebebinin özel savaş politikaları, şiddetin giderek meşrulaştırılması ve toplumsal alana sirayet etmesi olduğunu söyledi. Adalet, “Diyarbakır özelinde son bir ayda çok yoğun bir şekilde şiddet artışı görüyoruz. Bunu da son yıllarda bölgede savaş politikaları, kültürel anlamda soykırım ve saldırı anlayışının hakim olmasına bağlıyorum. Hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Maalesef iktidarı temsil edenler de, yasayı yapanlar da, yasayı uygulayanlar da ve o yasaya uymayan erkekler de aynı zihniyete sahip. Dolayısıyla hepsi birbiriyle ilişkili ortak bir zihniyeti taşımanın yaratmış olduğu bir fikir ve cesaretle kadına yönelik şiddetin her gün artmasına sebep oluyorlar” dedi. 
 
‘Erkek öldürmeyi kendine hak görüyor’
 
Diyarbakır’da katledilen Müzeyyen Boylu’nun katilinin hakim tarafından “hoş geldiniz” denilerek karşılandığını anımsatan Adalet, “Maalesef baktığımız zaman yasa uygulayıcılarının yasaları uygulamadığını, Türkiye’nin imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerine uyulmadığını çok somut bir şekilde görüyoruz. Bu da iktidarın ve temsilcilerin kurduğu dille çok ilişkili. Şiddete uğrayan kadınla ilgili ‘O saatte dışarıda ne işi vardı?’ ya da ‘Kısa giymişti’ gibi yargılamalar ve bunu hak ettiğine dair bir anlayış söz konusu. Bu da çok vahim ve mutlaka karşısında durmamız gereken bir durum” diye konuştu.
 
Erkeğin cezasızlık politikalarından cesaret aldığını vurgulayan Adalet, yakın zamanda yaşanan Müzeyyen Boylu katliamını örnek vererek, şunları söyledi: “Müzeyyen’in iki kere koruma tedbir kararı var ancak korunamamış. Dolayısıyla bunu yapan kişi nasılsa bir şekilde ‘iyi hal’ indirimi ya da farklı gerekçelerle bundan yırtacağını, korunacağını düşünerek buna cesaret edebiliyor. Dünyanın her yerinde bu tür durumlarla ilgili yasaların ağırlaştırılması caydırıcılığı arttırır mı diye tartışmalar yürürken, bizde var olan yasalar bile uygulanmıyor. Erkek bundan cesaret alarak büyük bir rahatlıkla kadına şiddeti uyguluyor. Bizde iyileştirme, düzenleme tartışmaları bile söz konusu değil. Biz halihazırda var olan yasaların uygulanması mücadelesini veriyoruz. Uygulanmıyor ve fiili bir şekilde yasa uygulayıcılarının yasayı uygulamama haline bağlı olarak toplumun her tarafından erkekler büyük bir cesaretle kadına yönelik her türlü saldırıyı uygulayabiliyorlar. Bismil’de yolda öldürülen kadın cinayetinde olaya tanık olan kişi müdahale etmeye çalışıyor ancak erkek şunu söylüyor ‘O benim eşim karışma.’ Erkek eşini öldürmeyi kendine hak görüyor. Böyle bir anlayış ve zihniyetle karşı karşıyayız.”
 
‘Zihniyet değişimine ihtiyaç var’
 
Topluma empoze edilmeye çalışılan bir anlayış olduğunu belirten Adalet, en temelde bununla mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Adalet, “Yargısal değişim dönüşümü gerçekleştirmenin yanında, zihinsel anlayış değişimine ihtiyaç var. Bizler çok uzun bir yolun mücadelecileriyiz. Olağanüstü Hal (OHAL) öncesi döneme baktığımız zaman özellikle Diyarbakır özelinde incelediğimizde şiddetin çok az oranda olduğunu görebiliyoruz. Bu da bizim kurumlarımızın ve yerel yönetim sistemimizin bunu başardığı anlamına geliyor. Yerel yönetim sistemimize yapılan saldırıların sonucunda kurumlarımızın kapatılması, kadın merkezlerinin kapatılması, kadınların işten çıkarılması sonucunda toplumda dev bir boşluk oluştu ve bu boşluğu da iktidarın medya yoluyla empoze etmeye çalıştığı cinsiyetçi dil doldurmuş ve topluma sirayet etmiş” ifadelerini kullandı.
 
‘Şiddet gören her kadının öz savunma hakkı vardır’
 
Şiddete maruz kalan kadın profiline baktıklarında sınıf ve statü yetkinliğinin bir değerinin olmadığını dile getiren Adalet, şiddetin bir sınırının olmadığını söyledi. Şiddetle mücadelenin yolunun örgütlülükten geçtiğini kaydeden Adalet, şöyle devam etti:  “Çok büyük bir şekilde vurgulamamız gerekiyor; kadınsanız şiddet her yerde var. Evde, iş yerinde, sokakta, kamusal ve özel alanlarda. Dolayısıyla bununla mücadele etmenin de tek yolu örgütlenmek. Biz daha önceki deneyimlerimize baktığımızda temel olarak kadın gücünün örgütlendiğinde çok büyük bir başarı sağlayabildiğini deneyimlemiş bir kadın inisiyatifiyiz. Nevin Yıldırım davasına baktığımız zaman Yargıtay’ın müebbet hapis cezasını onaması aslında yargının tarafsız olmama halini çok net bir şekilde gösteriyor. Şiddet gören her kadının öz savunma hakkı vardır. Kadınların bu anlamda da yapılan eğitimlere ve öz savunma atölyelerine katılması gerekmektedir. Kadınlar asla şiddete boyun eğmemeli ve bununla mücadele etmeli.” 
 
‘İlk hedefimiz farkındalık kazandırmak’
 
Rosa Kadın Derneği olarak kadın kurumlarının kapatılmasıyla oluşan boşluğu doldurma gayreti içerisinde olduklarını aktaran Adalet, “Bunun için de önümüze büyük çalışmalar koyduk. İlk hedefimiz bize ulaşamayan kadınlara ulaşmak. Mahallede apartmanda sıkışıp kalmış, kamusal alandan koparılmış yüzlerce kadın var. Bu kadınlar şiddete de maruz kalıyor ya da şiddetin farklı bir biçimi olan sıkıştırılmışlık hissi yaşatılıyor. Şiddete uğradığının farkında olmayan kadınlar var. Önümüzdeki ilk hedef saha çalışması yaparak kadınlara farkındalık kazandırmak. Aynı zamanda Rosa Kadın Derneği olarak Diyarbakır’da şiddetle mücadele eden tüm kurumlarla Şiddet Ağı adını verdiğimiz ortak bir ağ oluşturduk. 7 Mart’ta bir deklerasyonla kamuoyuna bildirdik. Kadınlar mutlaka şiddetle mücadele edip bu ağa başvurdukları takdirde gerekli tüm kadın desteğini sağlayacağımızı ifade etmek istiyorum” diye konuştu.