
Nafaka hakkı isyanı: Kadınları görmezden gelmekten vazgeçmeliler
- 09:02 20 Haziran 2019
- Güncel
Habibe Eren
ANKARA- Nafaka Hakkı Kadın Platformu’nda yer alan feminist aktivist Berrin Sönmez, ülkede erkek çıkarının desteklendiği güçlü bir lobi olduğunu belirterek, “Yargı da iktidar da bunlarla beraber. Toplumun yarısını veya bir kısmını destekleyerek diğer yarısını görmezden gelmekten vazgeçmeliler” dedi.
Adalet Bakanlığı ile Çalışma Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği Nafaka Çalıştayı ile devletin dile getirdiği nafaka tartışması gündemdeki yerini koruyor. Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılardan biri olan nafaka tartışmalarına karşı oluşturulan Nafaka Hakkı Kadın Platformu’nun 12 Haziran’da imzaya açtığı metne destekler kısa bir sürede büyüyerek 7 bini aştı.
Platform’da yer alan feminist aktivist Berrin Sönmez, tartışma başladıktan sonra çoğunluğu kadın hareketi içerisinde yer alan hukukçuların bir araya geldiğini ve nafaka konusunda çalışan, yeni materyaller geliştiren, kadınların kullanabileceği argümanlar oluşturan bir grubun ortaya çıktığını söyledi. Başlangıçta “teknik çalışma grubu” dedikleri bu grupta yalnızca hukukçuların olmadığını belirten Berrin, Ekim ayında gerçekleştirilen Nafaka Çalıştayı öncesi kadınların bu konuda çalışma başlattıklarını aktardı.
‘Hedefimiz 10 bin imza’
Onun öncesinde de yoksulluk nafakasına sınırlama getirilmesine karşı mücadele edildiğine dikkat çeken Berrin, “Yaptığımız kampanya çalışmalarımızın sadece bir ayağı. Ayın 12’sinde 100 kadın imzası ile çıkmıştık ve 13’ünde öğle saatlerinde 4 bin imzayı geçmişti. Şu anda imza 7 bini aşmış durumda. Oldukça iyi gidiyoruz, hedefimiz 10 bin imza ve çok kısa sürede bunu geçecek gibi” dedi.
‘Boşanma hakkının engellenmesiyle doğrudan ilişkili’
Nafakaya yönelik sistematik saldırıları “erkek çıkarı” olarak nitelendiren Berrin, aileyi kutsayan yaklaşımlara da dikkat çekerek, “Nafaka ile kadının boşanma hakkının engellenmesi arasında doğrudan bir ilişki var” diye belirtti. Boşanma hakkının, kadının boşandıktan sonra ekonomik yönden hayatta tutunmasını sağlayacak düzenlemelerle kullanabilir hale geldiğine işaret eden Berrin, şunları söyledi: “Nafaka bu nedenle bizim için önemli. Çünkü ülkemizde çok yaygın bir ekonomik eşitsizlik var. Bu ekonomik eşitsizlikte kadının hayatta kalabilmesi, daha doğrusu hayatını sürdürebilmesi için bazı desteklere ihtiyacı oluyor. Eğitimde, istihdamda ve destek edinmede korkunç ayrımcılıklar yaşayan kadınlara boşanma sırasında böyle bir destek verilmediği takdirde ya şiddete ya da sıkıntı içerisindeki bir evliliğe mahkum yaşamaya mecbur edeceksin ya da tamamıyla ekonomik güçten yoksun olarak bırakacaksınız ki o zamanda kadınların boşanma ihtimali kesinlikle mümkün olmaz.”
‘Erkek çıkarının desteklendiği bir lobi var’
Yargının erkekleri aklayan kararlarına dikkat çekerek nafaka konusundaki tutumunu değerlendiren Berrin, “Yargının erkek tarafı varlığını sürdürdüğü sürece nafaka konusunda da aynı tutum içine girer. İktidar da aynı şekilde. Ülkede erkek çıkarının desteklendiği güçlü bir lobi var. Yargı da iktidar da bunlarla beraber. Zannediyorum pek çok tarikat, cemaat bunları besliyor. Soyut bir evham üzerinden nafaka tartışması yürütülüyor. Kadınların nafaka konusunda kötücül yaklaştığı ve suistimal ettiğine dair birtakım evhamlarla toplum geneli manipüle ediliyor” ifadelerini kullandı.
‘Tüm itirazlar Anayasaya aykırı’
Kadınların erkekleri “SGK gibi kullanıyormuş” gibi gösterildiğini ve bu ifadenin çok yaygın bir biçimde uzun zamandır her yerde kullanıldığını ifade eden Berrin, nafaka hakkına itiraz edilmesinin de Anayasaya aykırı olduğunu aktardı. Berrin, buna dair de şu örnekleri verdi: “2011 yılında Anayasa Mahkemesi’ne ( AYM) başvuru yapılmış. Bursa’da Kestel Hâkimi, yoksulluk nafakasının Anayasaya aykırı olduğuna dair başvuru yapıyor. 2012’de AYM karar veriyor ve kesinlikle Anayasaya aykırı olmadığını söylüyor. 2014’te başka bir hâkim yoksulluk nafakası için aynı şekilde AYM’ye başvuruyor. AYM Anayasa gereği 10 yıl geçmeden esasa ilişkin yeni bir değerlendirme yapılmayacağını belirtiyor. Aslında bakarsak şu anda yoksulluk nafakasına ilişkin yapılan tüm itirazlar kendisi Anayasaya aykırı olmuş oluyor.”
‘Sesimizi yükseltmek durumundayız’
Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları (PODEM) şirketinin yaptığı bir araştırmayı da aktaran Berrin, “2019 tarihinde yayınlanan rapora göre, kadınların yüzde 70’i yoksulluk nafakasının olduğu gibi devam etmesi gerektiğini söylüyor. Bu yüzde 70’i harekete geçirirsek siyasetin geri adım atmaktan başka şansı kalmaz. Nafaka mağduru olduğunu söyleyen erkeklerin sesi çok yüksek çıkıyor. Biz daha güçlüyüz ve sesimizi yükseltmek durumundayız” dedi.
‘Hedef doğrudan kadın düşmanlığı’
Yoksulluk nafakası ile ilgili Anayasanın 175. maddesinde yer alan “süresiz” ifadesinin başka ülkelerin kanunlarında olmamasının bir açık olarak kullanıldığını ifade eden Berrin, “Oysa diğer ülkelerde kadınların ekonomik olarak Türkiye’deki kadınlardan daha güçlü oldukları çok açık. Diyorlar ki ‘Finlandiya’da, Norveç’te, Almanya’da süresiz nafaka yok.’ Ama aynı kişiler aynı gerekçe ile şunu da söylüyor: ‘İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı şiddetten koruma kanunu batıdan bize teşvik edildi bu bize uymaz, iyi gelmez, bizim kültürümüze aykırı.’ Son derece riyâkar bir şekilde işlerine geldikleri zaman nafaka konusunda batıdan örneklerle süre sınırı getirmeyi isterken, aynı kesimler batıdan geldi diye İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini veya bazı maddelerine çekince koyulmasını, 6284’te değişiklik yapılmasını istiyorlar. Burada hedef doğrudan doğruya kadın düşmanlığı” diye konuştu.
‘Kadının güçlenmesini sağlamak devletin görevi’
Başta Adalet Bakanı olmak üzere korkunç bir şekilde “Nafakaya acil düzen” ifadesinin kullanıldığını ve bu ifadenin “nafaka mağduru” olduğunu iddia eden erkekleri desteklediğinin altını çizen Berrin, “Oysa kadının ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak devletin görevi” diye vurguladı.
‘Kadınları görmezden gelmekten vazgeçmeliler’
Kadınların birbirlerine kenetlenmesi, bu mücadelenin kadınlar tarafından gittikçe yayılması ve daha ileriye taşınması gerektiğini kaydeden Berrin, sadece imzalarla yetinmeyip daha güçlü ses çıkarılması çağrısı yaptı. Kampanyada toplumun farklı kesimlerinden kadınların bir araya geldiğini ifade eden Berrin, “Gerek siyasi gerek yaşam tarzı gerekse çalışma alanları olarak çok farklı kadınlar toplumun genelini temsil eden çok yaygın bir kitle imza verdi. Siyasi partilerden ve iktidardan randevu talebimiz var. Önümüzdeki hafta bir siyasi parti ile görüşeceğiz. İktidardan, Cumhurbaşkanı’ndan ve bakanlardan randevu taleplerimize bir cevap gelmiyor. Ama şunu görüyoruz; nafaka mağduru olduğunu söyleyenler soysal medyada her gün ‘falan bakanla görüştük, filan kurumla görüştük’ diye fotoğraf ve mesajlar yayınlıyorlar. Bu durumda iktidarın bütün toplumun refahı için çalışan bir kurum olduğunu hatırlaması gerekiyor. Toplumun yarısını veya bir kısmını öne çıkararak destekleyerek diğer yarısını görmezden gelmekten vazgeçmeliler. Kadınları görmezden gelmekten vazgeçmeliler” diye konuştu.