
TJA: Türkiye mültecileri menfaat nesnesi yapmaktan vazgeçmeli
- 11:53 19 Haziran 2019
- Güncel
DİYARBAKIR - Tevgera Jinên Azad (TJA), 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yayınladığı açıklamada, Türkiye’de kamplarda yaşananların görmezden gelindiği belirtilerek, “Türkiye; mültecileri menfaat politikalarının nesnesi yapmaktan derhal vazgeçmeli. Kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddetin önüne geçmeli, kamplar kadın örgütleri, sivil toplum örgütlerine açmalıdır” dedi.
Tevgera Jinên Azad (TJA), 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yazılı açıklama yayınladı. Tarihsel süreç boyunca çeşitli sebeplerden kaynaklı insanların kendi içlerinde mücadele ettikleri belirtilen açıklamada, yaşanan şehirleşme ve sınıflaşma ile birlikte erkek egemen zihniyetin güç kazanmasıyla insanların mücadele anlayışının da değiştiği vurgulandı. Buna bağlı olarak erkek egemen zihniyetin iktidarcı, yayılmacı politikaların geliştiği hatırlatılan açıklamada, “Günümüzde savaş argümanlarının değişmesiyle beraber milyonlarca insanın katledilmesine ve yerinden zorla göç etmesine sebebiyet olmuştur” denildi.
TJA, açıklamanın devamında şunları kaydetti:
“Birleşmiş milletlerin raporlarına göre bu güne baktığımızda zorla göç ettirilenlerin sayısı 68 milyonu geçmiş, zorla göç ettirilenlerin %70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Yükselen aşırı ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla beraber, sığınma gerçekleştirdikleri yerlerde, dil bilmemeleri, durumları raporlayamamalarını, onları koruyan adli mekanizmaların yokluğu yahut yetersizlikleri, barınma, dışlanmışlık, ekonomik ve fiziki, cinsi, dinci, ırkçı, şiddet saldırılarına maruz kalmaktadırlar. Kadınlar savaşın şiddetinden, tacizden, tecavüzden, köleleştirme, toplumsal politik baskı ve kadın haklarının olmayışından kaynaklı göç etmektedir. Kadın ve çocuk mülteciler; sığınma öncesi, sığınma aramasında, sığınma sonrasında ekonomik, ırkçı, dinci, cinsiyetçi saldırılara maruz kalmaktadır.
‘Milyonlarca insan mülteci haline geldi’
Dünya egemen güçlerinin Ortadoğu da yürüttüğü 3. Dünya Savaşı beraberinde milyonlarca insanı mülteci hale getirmiştir. Ortadoğu’da demokratik haklardan yoksunluk, şiddet, savaş, açlık sorunlarından kaçan mültecilerin kaldığı ve geçiş yaptığı, önemli bir göç yolu olan Türkiye; son yıllarda ihraç edilmeler, demokratik olmayan yargı ve uygulamalarından kaynaklı yüzlerce vatandaş Avrupa ülkelerine sığınmış ve Suriye başta olmak üzere Türkiye’ye gelen mültecilere yönelik evrensel haklar içeren yasa düzenlenmesi olmamıştır. Sığınmacıları, Avrupa’ya şantaj mekanizması, Ortadoğu’da demografyayı kendi politikaları çerçevesinde değiştirme, Kürdistan coğrafyasını savaşlarla mürtecileştirme; Kürt, Arap, Ezid’i, Süryan’i halkları yerlerinden çıkarılarak, diaspora oluşturulmaktadır.
‘Kamplarda yaşananlar görmezden geliniyor’
Türkiye’ye gelen ve bugün birçok ilde kamplarda bulunan kadın mülteciler tüm demokratik haklarına ulaşamaz bir noktadadır. Mülteci kamplarında kadına yönelik cinsel taciz, tecavüz ve fuhuşa sürükleme defalarca basına yansımıştır. Urfa’da kurulan mülteci kamplarındaki 13-14 yaş aralığından olan kız çocukları beşinci, dördüncü eş olarak verilmesi ve para karşılığı satılması, yine Ceylanpınar Telhamut çadır kentinde kadınların temel ihtiyaç karşılığında sistematik fuhuşa zorlandığı basına yansımış, kamu personeli olan kişiler görevden alınmıştır, ancak sivil toplum örgütlerine kadın örgütlerine kapalı olması yapılacak çalışmaları engellediği gibi kadınların maruz kaldıkları her yaklaşımında devam etmesine sebep olmaktadır. BM sözleşmelerine imza koyan Türkiye sözleşmenin maddelerine uymamakta ve bu kamplarda yaşananları ya görmezden gelmekte ya da üstünü kapatmaktadır.
‘Mülteci hakları koruma altına alınmalı’
Türkiye; mültecileri menfaat politikalarının nesnesi yapmaktan derhal vazgeçmeli. Evrensel yasa tasarısıyla mülteci haklarını koruma altına almalı, BM sözleşmesine uygulamalıdır. Kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddetin önüne geçmeli, kamplar kadın örgütleri, sivil toplum örgütlerine açmalıdır.”