‘8 yıldır statüsüz yaşayan mülteciler için adım atılmalı’

  • 09:15 19 Haziran 2019
  • Güncel
İZMİR - Türkiye’de yaklaşık 8 yıldır Misafir ve Geçici Koruma Yönetmeliği’ne tabi olan mülteciler için, merkezi yönetim tarafından kalıcı bir statü sağlanması gerektiğini söylen Sosyal Hizmet Uzmanı Ezgi Baltalı, “Sosyal yardım yapmak değil, sosyal uyum ‘tehlikeli’ bulunuyor çünkü onların artık burada olduğunu burada olacağını kabul etmek demek. Belki bu nedenle hükümet bu yönde adım atmıyor” dedi. 
 
Türkiye ve dünyada mültecilerin yaşam koşulları ve statüleri hala belirsizliğini koruyor. Türkiye’de 3 buçuk milyon Suriyeli mülteci, Geçici Koruma Yönetmeliğine ile belirsiz ve kırılgan bir hayat yaşıyor. Türkiye’de her zaman olan ama görünürlüğü Suriye savaşından sonra oluşan farklı milletten mültecilerin statüleri tartışılıyor. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla konuşan Sosyal Hizmetler Uzmanı Ezgi Basltalı, çoğunluğu kadın ve çocukların oluşturduğu Suriyeli göçmenler için merkezi hükümetin kalıcı çözümler üretmediğinin altını çizerek yerel yönetimler ve sivil toplum kurumlarının çabalarının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. 
 
‘Mültecilerin varlığını göstermeyi amaçlıyoruz’ 
 
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi adına mülteci çalışmalarını takip eden Ezgi Baltalı, Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi'ne katılıyor, Konak Mülteci Derneği ile çalışmalar yürütüyor. Daha çok dezavantajlı insanların yaşadığı Basmane bölgesinde çalışan Ezgi, mülteci kadınların evlerine hapsolduklarını, kayıtsızlık ve bunun yarattığı sorunlarla uğraşmak zorunda olduklarını belirtti. Sokakta yaşanabilecek ayrımcılığı yıkmak adına Türkiyeli kadınların bir arada bulunmalarına özen gösterdiklerini söyleyen Ezgi “Birbirini tanımalarını ve ortak sorunlara sahip olduklarını görmelerini, ortak sorunlara birlikte mücadele etmesini, bu yolla da önyargı ve ayrımcılığı azaltmayı hedefliyoruz. Kentteki bütün etkinliklerde mültecilerin de varlığını gösterebilmek amacımız. İleride kooperatifleşme ve kadınların kalkınmasına dönük bir yola giderse bizi mutlu eder ama o aşamada değiliz” dedi.
 
‘Dayanışma ile sorunlar aşılıyor’
 
Göç İdaresi kayıtlarına göre 145 bin, tahminen 150 bin mülteci İzmir’de yaşıyor. İzmir’de 2011’den önce de özellikle Afgan mültecilerin yaşamasına rağmen Suriyelilerin gündeme gelmesiyle görünür olmaya başladıklarını söyleyen Ezgi, İzmir’in geçmişten gelen çok kültürlülüğün de etkisiyle İstanbul ve Ankara gibi kentlere göre daha kabullenici olduğunu dile getirdi. Basmane bölgesindeki kadınların aile içi şiddete maruz kaldığını, dil ve hukuksal prosedürleri bilmemenin verdiği baskıyla kendilerini daha çaresiz hissettiklerini belirten Ezgi, gönüllü yurttaşların ve STK’lerin dayanışmasıyla bu sorunların aşılabildiğini söyledi.
 
‘Asıl görev yönetimlere düşüyor’
 
Asıl görevin sivil toplum kurumlarında önce daha geniş alana hitap edebilen yerel yönetimlere düştüğünü vurgulayan Ezgi, ayrımcı olmadan mültecilerin diğerlerinin haklarından faydalanmasını sağlayarak diğer belediyelere örnek olunabileceğini kaydetti.
 
Göçmenlerin burada olduğu kabullenilmeli’
 
Yaklaşık 8 yıldır ‘Misafir ve Geçici Koruma Yönetmeliği’ne tabi olan mülteciler için, merkezi yönetim tarafından kalıcı bir statü sağlanması ve sosyal uyum için çalışmalar yapılması gerektiğini aktaran Ezgi, “Sosyal yardım yapmak değil, sosyal uyum ‘tehlikeli’ bulunuyor çünkü onların artık burada olduğunu burada olacağını kabul etmek demek. Belki bu nedenle hükümet bu yönde adım atmıyor. Bunu kabullenmek merkezi yönetimin sorunu. Bu insanlar burada 8 yıldır yaşıyorlarsa yüzde 80’i dönmeyecek demektir. Burada doğan çocuklar 8 yaşına geldi ve Arapça bilmeyen çocuklar da var. Bu zamana kadar hiç kalıcı çalışma yapılmadı. Sırf bu nedenle kayıp nesil ortaya çıktı. Hayatı boyunca dezavantajlı yaşayacağı şeklinde tedirginlikler yaşanıyor” ifadelerini kuıllandı.
 
‘Hükümet kalıcı statüyü kabul etmiyor’
 
Hükümetin mültecileri, özellikle Avrupa Birliğine karşı “kapıları açarım” söylemiyle bir tehdit unsuru olarak kullandığına dikkat çeken Ezgi, “3 buçuk milyon insan rakam değil hepsi tek tek insan. 8 yıldır yarınlarını göremedikleri hayatlar var. Sosyo-ekonomik durumları iyi olanlar dahi belirsizlik yaşıyor, yarın nereye gidecekleri belli değil. Tahminen dönmek isteyenler var ama kitlesel nüfus hareketinde geldikleri ülkede yüzde 80 oranda kaldıklarını biliyoruz. Bunu ilk defa yaşamıyoruz” diye hatırlattı.
 
‘Mültecilere asgari yaşam koşullarını sunmak zorunda’
 
1960’larda daha iyi yaşam koşulları için Türkiye’den Avrupa’ya kitlesel göç yaşandığını, Balkanlar’dan yoğun göç alındığını hatırlamak gerektiğini söyleyen Ezgi sözlerini şöyle sürdürdü: “İş kabullenmekte bitiyor. Mülteciler burada kalmak istedikleri sürece bu ülke onlara asgari yaşam koşullarını sunmak zorunda. Nasıl ki Türkiyelilere sunmak zorundaysa. Hıncımızı yoksulluğa kötü koşullara ve bunu yaşatanlara değil bizden daha güçsüz olandan çıkarıyoruz.” 
 
Etkinliğe davet
 
Ezgi, son olarak 22 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde saat 19.30’da Kültürpark Ahşapsahne’de Ahura Müzik Topluluğu, İzmir Müzisyenler Derneği, Halkların Korosu, Suriyeli Mülteciler Korusu ve Suriyeli Türkiyeli şairlerin katılacağı etkinliğe herkesi davet etti.