DİYARBAKIR - İHD ve kayıp yakınları 540’ncı haftasında, Recep İkincisoy’un akıbetini sorarak, “Yıllarca devam eden cezasızlıkları teşhir etmeye çalıştık teşhir etmeye de devam edeceğiz ”dedi.

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları 540’ncı haftada da kayıplarının akıbetini sordu. İHD Diyarbakır Şubesi’nde düzenlenen eyleme İHD yöneticileri ve kayıp yakınları katıldı. Kayıpların fotoğrafının taşındığı eylemde “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” yazılı pankart taşındı. Eylemde ilk olarak konuşan İHD Başkanı Abdullah Zeytun, devletin geçmişle yüzleşmesi ve failleri yargılamak yerine bu talepleri sindirme ve hafızalaştırma politikalarını hayata geçirdiğini kaydetti.

 

‘Binlerce kayıplara rağmen hiçbir fail cezalandırılmadı’

 

Kayıp yakınlarının büyük bir özveriyle kayıplarının kimliğine sahip çıktığını ifade eden Abdullah, İHD olarak annelerin verdiği adalet mücadelesinin yanında olmaya devam edeceklerini söyledi. Abdullah, “Kürdistan coğrafyasında yaygın ve sistematik bir şekilde devletin kamu görevlileri olanların desteklediği güçler tarafında Kürdistan coğrafyasında binlerce insan kaybedildi. Failli belli bir şekilde insanların yaşam hakkı elinden alındı. İnsanlığa karşı suçlar işlendi bu suçlara bu ağır insan ihlallerine karşı, devletin idari, adli tüm yönetimi bunları soruşturmak, failleri bulmak yerine onları koruyan onları her türlü cezasızlıkla aklayan bir yol ve yöntem izledi. Türkiye’de yaşanan binlerce kayba rağmen failler cezalandırılmadı ve cezalandırılmıyor” diye belirtti.

 

Yıllarca devam eden cezasızlıkları teşhir etmeye çalıştıklarını ve bu mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Abdullah, aynı zamanda kayıp mücadelesinde annelerin yıllardır vermiş olduğu hafızayı diri tutma mücadelesini sürdüreceklerini belirtti.

 

Recep İkincisoy’un hikayesi paylaşıldı

 

Ardından İHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi ve Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Hasan Yalçın, 1980 tarihinde kaybettirilen Recep İkincisoy’un hikayesini okudu. Recep’in kız kardeşi Ayşan İkincisoy’un İHD’ye anlattığı hikaye ise şu şekilde:

 

“Recep, 16 Temmuz 1980 tarihinde büyük PTT’nin arka sokağında bulunan evimizin önünde sivil giyimli kişilerce kaçırıldı. Kendisinin perdeci dükkanı vardı. Akşam vakti evine geldi, iftarını açıp, tekrar dükkana gitti. Ağabeyim nişanlıydı düğün hazırlıkları yapıyordu.

 

Görgü tanıkları olmasına rağmen kaybedildi

 

Sık sık polisler ve sivil giyimli kişiler tarafından izleniyor ve tehdit ediliyordu. Ben o zamanlar 12 yaşındaydım. Ağabeyim bu olaydan önce de kaçırılmak istenirken kaçıp halamların evine sığındığını bizimle paylaştı. Olay günü akşam eve gelirken kapının önünde saat 23.00 sıralarında kaçırıldı. Kaçırıldığı vakit abim 18 yaşındaydı. Abimin kaçırılmasından sonra karakola ve savcılığa başvuruda bulunduk. Ancak yaptığımız başvurulardan bir sonuç alamadık. Olaya ilişkin görgü tanıkları olmasına rağmen dönemin koşullarından dolayı olayı anlatmadılar. Babam o zamanlar çok uğraştı. Ancak bir sonuç alamadık. Bir daha kendisinden haber alınamadı.”

 

Açıklama okunan hikayenin ardından kayıplar anısına yapılan 5 dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.