
Naime Çelik: İmralı görüşmeleri direnişteki arkadaşların ödediği bedelin kazanımıdır
- 09:19 23 Mayıs 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Cezaevinde 1 Mart’ta açlık grevi eylemine katılan ve tahliyesi ardından evinde sürdüren Naime Çelik, “Avukatların İmralı Adası’na gitmesi açlık grevlerinin ve arkadaşların ödediği bedelin kazanımıdır. Greve girerken söylediğimiz şeylerin arkasındayız. Devlet tecridin kalktığının garantisini vermediği sürece açlık grevini bırakmayacağız. Tecrit kırılacak ve kırıldıktan sonra grevi bırakacağız” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle bölge ve Türkiye cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemleri sürüyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde başlattığı ve tahliyesi ardından evinde sürdürdüğü açlık grevi 197’nci gününe girerken, tahliye olan açlık grevi eylemcilerinin eylemi de evlerinde devam ediyor.
Cezaevinden tahliye edildikten sonra açlık grevi eylemini evinde sürdürenlerden biri de Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 1 Mart’tan itibaren süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine dahil olan ve 28 Mart’ta tahliye edilen Naime Çelik. Naime, 2 yıl 6 ay tutsak bulunduğu cezaevinden tahliye edildikten sonra Bağlar ilçesinde bulunan Muradiye Mahallesi’ndeki evinde eylemini sürdürüyor.
‘Cezaevinde bizden önceki direnişleri hissediyorduk’
Açlık grevinin 28 gününü cezaevinde geçiren Naime, cezaevinde geçirdiği günleri anlattı. Naime, “Cezaevinde çok güzel bir yaşam vardır. Siyasi koğuşlarda benim kavramı yoktur, bizim kavramı vardır. Cezaevinde bu duygu yoğunluğu çok güçlüdür. Dışarıda çıkar olmadan birine bir bardak su verildiğini göremezsiniz. Ama cezaevlerinde bir bardak su yanında olduğunda kendinden önce yanındaki yoldaşını düşünebiliyorsun. Bir duvara dokunduğumda benden önce orada olanları hissedebiliyordum. Cezaevi duvarları geçmiş yaşamın çığlıklarını atıyordu. Benden önce de oradaki insanlar greve girmişti. Bedel ödemişti. Cezaevindeyken bizden önceki direnişleri hissedebiliyorduk” dedi.
‘Birçok kesimden insan ziyaret etti’
Naime, direnişi dışarıda sürdürmenin duygu yoğunluğunun ise farklı olduğunu belirtti. Naime, “Benim düşüncemden olmayan birçok anne beni ziyaret etmek için geldi. AKP’li, Hüda-Par’lı, CHP’li anneler geldi. Bu kapıdan çıktıklarında ‘kızım’ diye sarılmaları benim için yeterli oldu. Evde direnişe devam etmek bana annelerimizin umudunu, kazanma isteğini, emeklerini gösterdi. Eylemi dışarıda sürdürmenin en büyük avantajı ise sesimizi duyurabilmek oldu. Ne istediğimizi, amacımızın ne olduğunu net bir şekilde anlatabildik. Düşüncesi bizimle aynı olmayan insanlar bu odaya girip çıktığında bizi haklı buluyor. Birçok kesimden insanın ziyaretleri oldu ama en fazla anne ve babalar geldi” diye belirtti.
‘Ancak moralim çok yüksek’
Sağlık sorunlarının artarak devam ettiğini anlatan Naime, “Açlık grevinde olan bir beden ne kadar iyi olabilirse o kadar iyiyim. Mide krampları, uykusuzluk, yoğun baş ağrıları var. En küçük bir koku dahi beynimde büyük ağrılara neden oluyor. Uzağı görme sorunu, işitme, aşırı halsizlik, yorgunluk var. Çok nadir iyi olurum genelde yataktan çıkamıyorum. Ancak moral olarak iyiyim, moralim çok yüksek. Ayakta durabilmenin, gülebilmenin en büyük kaynağı moraldir. Moralim yüksekliğinde halkın, yoldaşlarımın greve giriş amacımın ve inancın etkisi çok fazla var” ifadelerini kullandı.
‘En çok toprağın kokusunun nasıl olduğunu soruyorlar’
Cezaevindeki arkadaşlarının sık sık mektup gönderdiğini dile getiren Naime, cevap vermekte zorlandığını kaydetti. Naime, konuşmasına şöyle devam etti: “Mektuplarda neler yaptığımı, eylemin nasıl gittiğini soruyorlar ama en çok sorulan soru toprağın kokusunun nasıl olduğu oluyor. Cezaevindeki hayaliniz bir ağaca sarılmaktır. Cezaevinden çıkar çıkmaz ‘Bir ağaca sarıldın mı?’ diye sordular. Birçok arkadaşın mektubuna cevap veremiyorum. Ne cevap verebileceğimi bilemiyorum. Toprağın kokusunu çok severdim ama içime çekemiyorum. Çünkü cezaevlerindeki yoldaşlarım çekemiyor. Mesela şu an mektuplaştığım bir arkadaş hücrede. Bana su getirildiğinde içemiyorum onu düşünüyorum. Acaba o şu anda su içebiliyor mu? Cezaevindeyken benim için bu kadar zor değildi. Yoldaşlarımızın durumu kritiktir. Gözlerimizin önünde gün be gün eriyor. Dışarıda bir ses var ve bunu mektupta yazabiliyorum ama artık herkes bu sese ses olmalı.”
‘Tüm gücümü fedai eylem yapan yoldaşlarımdan alıyorum’
Tecridi protesto eyleminde yaşamını yitiren 7 tutsağa değinen Naime, “Bizler her gün kendi canımızdan parçaları toprağa verdik. Cenazelerine dahi gidemedik, dokunamadık bile uzaktan sadece seyrettik. Ölüme alışılmaz ama ölüme anlam biçmeyi öğrendik. Onlar hayalleri ile gittiler. Hayallerini biz omuzladık ve sırtımıza aldık.Kendini bir halk için feda etmek kolay bir şey değildir. Ruhları, bedenleri çok genç arkadaşlardı ama hayalleri, düşünceleri büyüktü. O gençler yaşasaydı çok farklı şeyler yaratabileceklerdi. Bir ülke seslerini duysun diye kendilerini feda etti. Tüm gücümü,eylem yapan açlık grevinde olan yoldaşlarımdan alıyorum” dedi.
‘Anneler artık bedel ödememek için ayağa kalktı’
Annelerin çocukları için direnmesinin oldukça anlamlı olduğunu kaydeden Naime, bu direnişten güç aldığını dile getirdi. Naime, “Annelerimiz kaybetmekten korkmuyor kazanamamaktan korkuyor. Kazanabilmek için de ellerinden ne geliyorsa yapıyor. Anneler artık bedel ödememek için ayağa kalktı. Bu da bize büyük güç veriyor. Gerçekten eğer yeryüzünde bir şey değişecekse bunu yapacak olan annelerdir. Annelere saldıran ve sürükleyen polislerin anneleri yok mu? Anneleri onlardan utanmadılar mı? Özellikle kadın polislerin o anneleri anlaması gerekiyordu. Anneler haykırıyor barış istiyoruz diye. Bir annenin kendi çocuğu için savaşması kadar güzel bir şey yoktur. Keşke bu annelere kalmasaydı ama ne yazık ki yük annelerin omzuna kaldı. Birçok annenin çocuğu belki grevde dahi değildir ama kendisi için bedel ödendiğini bildiği için sahipleniyor” diye belirtti.
‘Tecrit kırılacak ve kırıldıktan sonra grevi bırakacağız’
Naime, amaçlarının Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkması olduğunu hatırlatarak, avukatları ile 8 yıl aradan sonra yaptığı görüşmenin kendileri açısından büyük bir kazanım olduğuna dikkat çekti. Naime, son olarak şunları ifade etti: “Avukatların İmralı Adası’na gitmesi açlık grevlerinin ve arkadaşlarımızın ödediği bedelin kazanımıydı. Sayın Abdullah Öcalan bir metin göndermişti.Sayın Abdullah Öcalan bu tarz eylemlere karşıdır.Bir gencin saçının telinin dökülmesi dahi onun ciğerini parçalar. ‘Benim gençlerim bunu yapmamalı’ der. ‘Benim gençlerim daha büyük şeyler yapabilirler’ der. Grevleri selamlaması bireysel protesto eylemlerinin önüne geçmesinin sebebi de buydu. Bir gencin içindeki küçücük umudun çok şey yaratacağını bilir. O gencin kendini öldürmesini istemez. Grevler bizim inisiyatifimize bırakıldı. Greve girerken söylediğimiz şeylerin arkasındayız. Devlet tecridin kalktığının garantisini vermediği sürece açlık grevini bırakmayacağız. Tecrit kırılacak, kırıldıktan sonra grevi bırakacağız.”