
DBP’li Eşbaşkanlar: Devlet er yada geç cevap vermek zorunda
- 09:10 23 Mayıs 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Abdullah Öcalan’ın sıradan biri olmadığını belirten DBP’li eşbaşkanlar, “Sayın Abdullah Öcalan dünyada bilinen, siyaset üreten, siyasete yön veren ve siyasetin akil insanıdır. Bu açıdan tecritte olması Türkiye adına bir utançtır. Bu elbette böyle sürmeyecek. Devlet er ya da geç cevap vermek zorunda” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde başlattığı ve tahliyesi ardından evinde sürdürdüğü açlık grevi 197’nci gününe girdi.
Leyla'nın ardından aynı taleple Federe Kürdistan Bölgesi'nin Hewlêr kentinde açlık grevine başlayan HDP üyesi Nasır Yağız'ın 184, Strasburg'da 14 kişi ve Galler'de İmam Şiş'in 158, cezaevlerinde 16 Aralık'ta başlayan tutsaklar 159, Mexmur'da 20 Ocak'ta süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayan İştar Meclisi Üyesi Fadile Tok'un 124, Kanada'nın Toronto kentinde Yusuf İba'nın eylemi ise 132’nci gününde.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ankara İl Eşbaşkanı Şükriye Ercan ve DBP Mardin İl Eşbaşkanı Leyla Bozkurt tecrit ve açlık grevlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Mutlak tecrit bir an evvel kalkmalıdır’
İmralı tecridinin son bulması için başlatılan açlık grevlerinin aynı zamanda bir topluma yönelik tecridin de kaldırılmasına yönelik olduğunu belirten Şükriye, AKP- MHP blokunun işçiler, emekçiler, kadınlar ve siyasi partiler başta olmak üzere kendisi gibi düşünmeyen tüm kesimi tecrit altına aldığını söyledi. Şükriye, “Türkiye siyasetinde bazı kesimler Sayın Öcalan’ın siyasetini benimsemiyor olabilirler ancak Sayın Öcalan’ın bir an evvel cezaevinden çıkması gerektiği gerçekliğiyle yüzleşmek zorundalar. Siyaset bir suç değildir. Sayın Abdullah Öcalan Kürt halkının önderidir ve üzerindeki mutlak tecrit bir an evvel kalkmalıdır” dedi.
‘Toplum üzerindeki tecridi konuşmaya başladı’
Tecridin kalkmasının halkların ve Türkiye’de siyasetin özgürleşmesi anlamına geldiğini dile getiren Şükriye, “Sayın Abdullah Öcalan dünyada bilinen, siyaset üreten, siyasete yön veren ve siyasetin akil insanıdır. Bu açıdan tecritte olması Türkiye adına bir utançtır. Tecrit Türkiye’de siyasi bir terim olma yoluna gitmiştir. Herkes kendi üzerindeki tecridi konuşmaya başladı. Tecridin gündeme gelmesi Türkiye siyasetine yeni bir boyut getirdi. İşçiler, köylüler, kadınlar, bizimle farklı siyaset içerisinde olanlar, ırkçı milliyetçi siyasette olanlar dahi tecridi tartışır hale geldi. Herkes toplum üzerindeki tecridi konuşuyor. Ankara’da tecrit konulu yaptığımız hiçbir eylem ve etkinlikte şu anda var olan iktidarın polisinin baskısının dışında halktan herhangi bir tepkiyle karşılaşmadık. Çünkü halk kendi üzerindeki tecridi de konuştuğumuzu biliyor” ifadelerini kullandı.
‘Tecridin bedeli tüm ülkeye çok ağır olacaktır’
Abdullah Öcalan’ın herhangi bir siyasetçi olmadığını ifade eden Şükriye, “Kürt Halk Önderi’dir. Onun için bedel ödemeyi göze alanları bu iktidar muhatap almak zorundadır. Yoksa bunun bedeli tüm ülkeye çok ağır olacaktır. Mutlaka herkesin tecride karşı duyarlılık göstermesini istiyoruz. Siyaset bu ülkede suç değildir. Sayın Abdullah Öcalan siyaset insanıdır. Başta Sayın Abdullah Öcalan olmak üzere açlık grevindeki tüm arkadaşlarımıza herkesin sahip çıkması gerekmektedir. Mutlak tecridin kırılması ve Sayın Abdullah Öcalan’ın derhal serbest bırakılması konusunda bütün Kürt halkının ve sol, sosyalist devrimcilerin görevini yapması gerekmektedir. Bu konuyu göz ardı edenler mutlaka ve mutlaka bunun bedelini ağır ödeyeceklerdir” diye konuştu.
‘Can kayıplarından hükümet sorumludur’
DBP Mardin İl Eşbaşkanı Leyla Bozkurt ise, Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevlerinin yayılarak sürdüğünü hatırlatarak, birçok tutsağın durumunun kritik eşiği aştığını kaydetti. Leyla, şöyle dedi: “Arkadaşların talebi gayet meşru ve haklı bir taleptir. Türkiye’de ve Kürdistan’da halk ciddi bir kaos yaşamakta. İktidarın üç maymunu oynaması ve bu talebe kulak kapatması kabul edilir bir durum değildir. Türkiye’de hem ekonomik hem de sosyal bir kriz var. Ülke bir bütün tecrit altında. Bizler de açlık grevinde olan arkadaşlarımızın meşru taleplerinin derhal yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mevcut hükümetin bir an önce buna cevap vermesi gerekmektedir. İleriki süreçlerde yaşanacak can kayıplarından hükümet sorumludur.”
‘Er ya da geç cevap vermek zorunda’
Leyla, konuşmasının devamında ise şunları belirtti: “Sayın Öcalan Ortadoğu’da fikirleri, felsefesi, projeleri ile yaşanılan kaosa bir cevap olabilecek nitelikte. Bu karanlığı aydınlığa yalnızca Sayın Öcalan çevirebilir. Sayın Öcalan’la görüşmelerin kesildiği günden bugüne baktığımızda toplumun tıkandığını görüyoruz. Bu anlamda aslında mevcut hükümetin bu fikirlerden korktuğu için görüşmelere izin vermediğini biliyoruz. Bu elbette böyle sürmeyecek. Devlet talebe er ya da geç cevap vermek zorunda.”