
‘Dünya da biliyor açlıkla irademiz asla kırılmaz’
- 09:13 21 Mayıs 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle binlerce tutsağın girdiği açlık grevine refakatçi olarak dahil olan Ramazan Tanrıverdi’nin eşi Hanım Tanrıverdi, eşinin sağlık sorunları sebebiyle greve girmesine izin verilmediğini belirtti. Hanım, “Dünya da biliyor, Erdoğan’da biliyor açlıkla irademiz asla kırılmaz. Öldürmekle, tutuklamakla, şiddetle Kürt bitmez. Her savaşın sonucu barıştır” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemleri 6’ncı ayını geride bıraktı. Cezaevlerinde 1 Mart itibariyle açlık grevine giren tutsakların sayısı 7 bini aşarken, bini aşkın da refakatçi bulunuyor.
Ramazan Tanrıverdi de, Diyarbakır T Tipi 4 Nolu Kapalı Cezaevi’nde açlık grevindeki tutsaklara refakat eden tutsaklardan biri. 27 yıldır cezaevinde bulunan Ramazan, hasta tutsak olmasından kaynaklı en yüksek katılımlı aynı zamanda en uzun süreli açlık grevi eylemine refakatçi olarak dahil oldu.
‘Tutsakların birçok ihtiyacı karşılanmıyor’
Eşi Hanım Tanrıverdi, Ramazan’ın sağlık sorunlarından dolayı açlık grevine giremediğini belirterek, grevdeki tutsaklara refakat ettiğini söyledi. Hanım, “Ramazan, midesinden iki kere kalbinden bir kere ameliyat oldu. Arkadaşlar ‘bünyesi kaldırmaz’ diye açlık grevine girmesine izin vermedi. Açlık grevindekilerin morallerinin iyi olduğunu fakat günden güne eridiklerini söylüyor. Grevdeki tutsakların birçok ihtiyacının karşılanmadığını, şekerli suyun da verilmediğini söylüyor. Dünyada biliyor, Erdoğan’da biliyor açlıkla irademiz asla kırılmaz. Artık ölümler olmasın 8 can gitti başka canlar gitmesin. Nereye kadar bu zulüm, bu zorbalık Kürtler üzerinde devam edecek. Her anne o çocuklarını, yoksulluk, zorluk ve zahmetle büyütmüş. Elbet evlatlarımız da akılsız değildir, bir bildikleri vardır. Onlar da kendi haklarını istiyor. İnsanlar Öcalan için kendini yakıyor, yaşamlarına son veriyor. O bir liderdir. Kürt halkının lideridir. Onun yanına gitmeden bu sorun çözülmez” ifadelerini kullandı.
‘Bu gençlere bir şey olursa hesabını kim verecek?’
Tecridin sadece Abdullah Öcalan’a yönelik olmadığının altını çizen Hanım, 27 yıldır cezaevi kapılarında olduğunu ve tecridin ne demek olduğunu iyi bildiğini söyledi. Hanım, “27 yıl boyunca sürgün edilmediği cezaevi kalmadı. İlk önce Diyarbakır, sonra Yozgat, Adıyaman, Midyat, Batman, sonra yine Yozgat şimdi ise Diyarbakır’da. Biz görüşlere gidiyoruz gidene kadar on kapıdan giriyoruz. Gözlerimizi kameradan geçiriyorlar. Bunu hak etmiyoruz. Su vermiyorlar, ihtiyaçları olan şeyler doğru düzgün verilmiyor. Para yatırıyoruz o parayı da yanlarında bırakıp vermiyorlar. Keyfi aramalar yapılıyor. Sıcak suyu kesiyorlar soğuk su ile banyo yapmak zorunda kalıyorlar. Kendileri gidip bir ay zindan hayatı yaşasın eğer kendileri idare edecekse bizim çocuklarımız ve yakınlarımız da ses etmez. Bu gençlere bir şey olursa hesabını kim verecek? Öldürmekle, tutuklamakla, şiddetle Kürt bitmez. Her savaşın sonucu barıştır, artık barış olsun” diye konuştu.
‘Zamanında Çeto diye biri vardı..’
Kürt halkına ve Emine Erdoğan’a seslenen Hanım, şunları kaydetti: “Tayyip Erdoğan’ı destekleyen Kürtler bu zulme ortaktır. Bu dünyada hesap vermese dahi diğer dünyada hesap verecek. Zamanında Çeto diye biri vardı. Hemen hemen herkesi şikayet ediyordu en sonunda devlet ona, ‘Sen zaten kendi insanına olmuyorsun bize nasıl olacaksın’ diyerek öldürdü. Kürtler artık birlik olsun. Emine Erdoğan’a sesleniyorum. O da bizim gibi annedir. Onun da evlatları var. Ne malum bizim başımıza gelen yarın öbür gün onun başına gelmeyecek. Onlar Avrupalarda, Amerikalarda çocuklarını yetiştiriyor. Bizler çocuklarımızı ne zorluklarla yetiştiriyoruz onlar biliyor mu? Çok zor bir şey yapmayacaklar, sadece Sayın Öcalan üzerinde ki tecridi kaldıracaklar. Avukatları ve ailesi gidip görüşecek. Biz kendi evimizdeyiz ama rahat değiliz. Onlar nasıl rahattır?
Evladı için cezaevi önüne giden anneler eylem yapıyor ki bu en doğal haklarıdır. Kaç yaşında insanlara coplarla saldırıyorlar. İnsan hakları savunucuları, CPT görmüyor mu? 60 yaşındaki annelere zulüm yapılıyor nasıl vicdanları kabul ediyor? Saddam kadar zulümkar yoktu ama sonunu gördüler. Bizler de aileler olarak eylemlere sonuna kadar destek vereceğiz. Onlar bizim de evladımızdır. Elimizden ne gelirse yapacağız.”