
Eşi içerde kendisi dışarda yaşam mücadelesi verdi: İkimiz de başarılı olduk
- 09:01 20 Mayıs 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - 1 Mart'tan bu yana eşi Ethem Karagöz'ün açlık grevinde olduğunu belirten Hakime Karagöz, ikisinin de ayrı ayrı bir yaşam mücadelesi verdiğini ifade ederek, "Ethem de ben de mücadelemizde başarılı olduk. İkimiz de geri adım atmadık, ikimiz de korkmadık. Biz verdiğimiz mücadeleden de çektiğimiz acıdan da pişmanlık duymuyoruz" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlayan açlık grevleri cezaevlerinde ve dışarıda devam ediyor. 5'i kadın toplam 30 tutsak da tecride karşı eylemini ölüm orucuna dönüştürmüş durumda. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yaptığı açıklama ile İmralı'da avukat görüş yasağının kaldırıldığını duyursa da avukatların 2 Mayıs sonrası yaptığı bütün görüş başvuruları reddedildi. Açlık grevi ve ölüm orucu direnişçileri ise talepleri olan tecrit kaldırılmadan eylemlerine devam edeceklerinin mesajını verdi.
Ömrünün yarısını cezaevlerinde geçirdi
1993 yılında henüz 19 yaşındayken gözaltına alınarak tutuklanan Ethem Karagöz de 1 Mart'tan bu yana açlık grevine dahil olan tutsaklardan. 26 senedir cezaevinde olan Ethem'in ömrünün yarısından fazlasını cezaevinde geçirdiğini dile getiren eşi Hakime Karagöz, Ethem'in sürgünlerde geçen 26 yılında çok fazla işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirtti.
'Yaşamı sürgün ve cezalarla geçti'
"Amed'den Antep'e, oradan Erzurum'a, Erzurum'dan Antalya'ya sürgün ettiler" diyen Hakime, eşinin Antalya Cezaevi'ndeyken telefon görüşmelerinin kısıtlandığını, iletişim cezaları aldığını, kitaplarının verilmediğini, koğuşlarının ise sürekli basıldığını belirtti. Hakime, "Tutsaklar buna karşı direnince yoğun şiddete, baskıya ve işkenceye maruz kaldılar, ardından da Burdur'a sürgün edildiler. 5-6 yıldır Burdur'da tutuluyor. Burdur Cezaevi'nde de çok fazla baskı görüyorlar. Uzakta olduğu ve çalışmak zorunda kaldığım için her zaman görüşüne gidemiyorum. Eşimin normalde yaşının küçük olmasından dolayı bırakılması gerekiyordu ama devlet kendi yasalarına bile uymayarak 26 yıldır hukuksuzca tutuyor" dedi.
'Halkın özgürlüğü için bedenlerini açlığa yatırdılar'
Ethem'in şeker ve tansiyon hastası olduğunu ve açlık grevinden bu yana çok fazla kilo kaybı yaşadığını aktaran Hakime, "Burdur'da başka siyasi tutsak olmamasından kaynaklı 3 kişi kalıyorlar. Açlık grevinde olduğunu duyduğumda çok gururlandım ama insan tabi ister istemez etkileniyor, üzülüyor. Günlerce bir şey yiyemedim, sürekli aklımdaydı. Tecrit kalksın, Kürt halkı özgürleşsin diye bedenlerini açlığa yatırdılar" ifadelerini kullandı.
'Yalnız kaldıktan sonra kendi ayaklarım üzerinde durdum'
Ethem'in yazmayı çok sevdiğini, cezaevinde de 4 tane kitap yazdığını belirten Hakime, "Çocukluğundan beri tanıyorum onu. Çok zekiydi. Bir sorun varsa hemen bir çözüm bulurdu. Hocalarımız da onu çok severlerdi, 'geleceği çok parlak' diyorlardı. Öyleydi de aslında, her şeyi tek başına yapardı. Biz eşimle ailelerin kararıyla evlendik ama ben de eşim de hiç buna yoğunlaşmadık. Aile sorunlarıyla ilişkilenmeden yaşamaya çalıştık. Kendi başımıza ayaklarımız üzerinde durduk. Bana her şeyin yolunu açtı, yaşamımı hiç zorlaştırmadı. Çok zorluk yaşadık, sürekli evimiz basılıyordu. Ethem henüz tutuklanmadan önce birkaç kez gözaltına alınmıştı. Devlet tarafından çok fazla baskı ve zulüm gördük. Gece kafamızı yastığa koyduğumuzda kapımız ne zaman kırılacak diye bekliyorduk. Ethem'den sonra ben de iki kez gözaltına alındım. Yalnız kaldıktan sonra kendi ayaklarım üzerinde durdum. Köyde küçük bir bakkalımız vardı, onu işlettim. İşleri biraz ilerletip Bismil merkeze geldim. Burada mağaza açtım, ekonomik gücümü elime aldım ve şu an kendi başıma ayaklarım üzerinde durabilecek durumdayım" diye konuştu.
'İkimizde mücadelemizde başarılı olduk'
Çok genç yaşta 2 çocuğunu kaybettiğini ve eşinin cezaevine girdiğini vurgulayan Hakime, gençliğini cezaevleri kapılarında geçirmesine rağmen hiç pişman olmadığını ifade etti. Hakime, "Başımız diktir. Cezaevine gittiğimde de telefonla görüştüğümde de dışarıda yaşadıklarımı anlatıp ona hep moral verdim. Moralsiz olmasına hiç izin vermedim. O da bana hep moral verdi, hiç kötü şeylerden bahsetmedi. 3 yılı kaldı cezaevinden çıkmasına, 26 yıl nasıl geçti hiç anlamadım bile. Bana 'Eşinin ne kadarı kaldı' diye soruyorlardı ben de her seferinde '2 ayı kaldı, çıkacak' diyordum. Hem kendime hem de çevreme bu şekilde moral verdim. 20 yılı bitene kadar hep böyle dedim. Ben hep mücadele ettim, direndim. Hiç kendimi çaresiz hissetmedim, tüm baskılara rağmen yaşamımı sürdürdüm. Keşke her Kürt kadını gücünü fark etse ve ayakları üzerinde durabilse. Aslında kadınlarımız çok güçlü ama birçoğu farkında değil. İkimiz de mücadelemizde başarılı olduk. Ben hayat mücadelemde, o da davasında. İkimiz de geri adım atmadık, ikimiz de korkmadık. O cezaevindeki mücadelesini kazandı, ben de dışarıdaki mücadelemi kazandım" dedi.
Hakime son olarak "Biz ne verdiğimiz mücadeleden ne de çektiğimiz acıdan pişmanlık duymuyoruz. Onurumuz için mücadele ediyoruz. Kazanacaklarını biliyorum ama ölümler olmadan başarıya ulaşmalarını diliyorum" diye ekledi.