Kayıp yakınları 536’ncı haftada da kayıplarının akıbetini sordu

  • 15:08 18 Mayıs 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - İHD ve kayıp yakınları her hafta düzenledikleri eylemin 536’ncı haftasında da kayıplarının akıbetini sordu.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, her hafta düzenlenen oturma eyleminin 535’incisini dernek binasında gerçekleştirdi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, İHD Diyarbakır Şube yönetici ve üyeleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) yöneticileri, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın, Dicle Üniversitesi Barış Akademisyenleri, Amed İhraçlar Platformu Üyeleri, kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri katıldı.  
 
‘Bir şiddet yöntemi’
 
17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası nedeniyle İHD ve TİHV tarafından hazırlanan ortak açıklamayı okuyan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Hasan Yalçın,  “Zorla kaybettirme uygulamaları, özellikle savaş ve iç çatışma ortamında devletin ve devlet adına hareket eden bir takım oluşumların belli muhalif kesimleri sindirmek, yok etmek amacıyla ortaya koyduğu sistematik bir şiddet yöntemi olarak bilinmektedir. Yakın tarihimizde birçok Latin Amerika ülkesi ile Güney Afrika, Sri Lanka, Filipinler, Irak, Suriye gibi ülkelerde devletlerin veya devlet adına hareket eden bir takım paramiliter güçlerin fiilleriyle gözaltında zorla kaybettirme gibi ağır insan hakları ihlalleri meydana gelmiştir” diye belirtti.  
 
Talepler
 
“17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” nedeniyle hükümet yetkililerine çağrıda bulunan Hasan, şu taleplerde bulundu: 
 
“* Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir.
 
* Hükümeti, ‘BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme’ni imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
 
* Türkiye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesini kuran Roma Statüsüne taraf olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
 
* Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.
 
* Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için ‘Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmasını talep ediyoruz.”  
 
Gözaltında kayıp
 
İHD yöneticisi Adnan Örhan da 18 Mayıs 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Kulp ilçesi Turallı köyü Çaylarbaşı mezrasında askerlerce gözaltına alınarak kaybedilen İkram ve Servet İpek ile Seyithan Yolur’un hikayesini anlattı. 18 Mayıs günü Çaylarbaşı mezrasına askerler ve korucular tarafından baskın düzenlediğini belirten Adnan, “Sabah saat 08.30 sıralarında yapılan baskında, Tüm Mezra halkını okul meydanına topladıktan sonra evleri ve ahırları içinde bulunan hayvanları çıkarmadan ateşe verdiler. Daha sonra Seyithan Yolur, Servet İpek, İkram İpek, Abdülkerim Yolur, Sait Yolur ve Mehmet Nuri Yolur’u aynı araca bindirip Lice ilçesine doğru götürdüler. Gözaltına alınanlardan Abdulkerim, Sait ve Mehmet Nuri Yolur Jandarma’ya götürüldüklerini geceyi nezarethanede geçirdiklerini ertesi sabah serbest bırakıldıklarını söylediler. Askerlere diğer 3 kişiyi sorduklarında onları akşam Lice Yatılı Bölge Okulundaki askeri birliğe götürüldüklerini söylediler” dedi. 
 
Adnan, ailelerin tüm girişimlerine rağmen 3 kişinin bulunamadığını kaydetti. 
 
‘Çocuğumun hakkını arayacağım’
 
Daha sonra söz alan kayıp Seyithan Yolur’un annesi Aynur Yolur, çocuğunun gözaltına alındığını ve ifadesinin alındıktan sonra bırakılacağını ancak bırakılmadığı söyleyerek, “Çocuğumun hakkını arayacağım” dedi. Kayıplar İkram ve Servet İpek’in kuzeni Aziz İpek ise kayıp kuzenlerinin hikayesini anlattı.
 
Açıklama kayıplar için yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.