
İran, Kıbrıs, Rusya ve Lübnan'dan Cumartesi Anneleri'ne destek
- 13:43 18 Mayıs 2019
- Güncel
İSTANBUL- Kayıplarının akıbetini sormak için 738’inci haftada bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin eylemine İran, Rusya, Kıbrıs ve Lübnan’dan gelen kayıp yakınları destek verdi. İran’dan gelen kayıp yakını Shadi Sadr, “On yıllardır kayıplarınızın fotoğraflarını tutarak adalet istediniz, tıpkı İran'daki gibi. Hakikat ve adalet evrensel bir mücadeledir. Sizin sesinizin yanında olacağız" dedi.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 738'inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polis engeli üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Sokak, polisler tarafından her hafta olduğu gibi yine ablukaya alındı. Eyleme gelenler, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfil taşıdı. Bu haftaki eyleme HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP milletvekilleri Oya Ersoy ve Hüda Kaya ile CHP milletvekilleri Ali Şeker ve Sezgin Tanrıkulu da destek verdi. Bu haftaki eyleme Lübnan, İran, Rusya ve Kıbrıs’tan gelen kayıp yakınları da katıldı.
Eylemde bu hafta, Diyarbakır'dan Lice'ye giderken 1994 yılında askerlerce gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınmayan 29 yaşındaki beş çocuk babası Ahmet Tekin'in akıbeti soruldu.
'Israrla talep ediyoruz'
Haftanın açıklamasını ise gözaltında kaybedilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe yaptı. Ayşe, 17-31 Mayıs'ın Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası olduğunu hatırlatarak, "Kayıplar haftası vesilesiyle bir kez daha hatırlatıyoruz, insanlığa karşı İşlenmiş sistematik suçlar, yalnız bu suça maruz kalan kişi ve gruplar için ağır bir travma yaratmakla kalmaz, toplumun tamamını derinden etkileyen toplumsal bellek yaraları da oluşturur. Bu yaraları sarmak, inkar edilen, üzeri örtülen suçları açığa çıkarmak ve bu suçlarla yüzleşip hesaplaşmak ile mümkündür. İhlal rejimini ayakta tutan inkar ve cezasızlık geleneği son bulmadan barışa yönelik bir gelecek umudu yaratmak mümkün değildir. Kayıplar haftası vesilesiyle; devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul edinceye kadar, gözaltında kaybedilen insanlarımızın bulundukları yerler tespit edilinceye kadar, onlardan kalanlar ailelerine gereken saygıyla iade edilinceye kadar, bu suçun tüm aktörleri adil bir yargılama sonucunda cezalandırılıncaya kadar mücadele etme kararlılığımızı tekrarlıyoruz. Israrla talep ediyoruz” diye belirtti.
Ayşe, gözaltında kaybetme fiilinin insanlığa karşı işlenen suç olarak düzenlenmesine, önlenmesine ve cezalandırılmasına yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını talep etti. Ayşe ayrıca, Türkiye’nin, imzalamaktan kaçındığı Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan “Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme”yi imzalamasını istedi.
‘Ailenin başvuruları sonuçsuz kaldı’
Ardından Ayşe, Ahmet Tekin’İn kaybediliş hikayesini ve ailesinin verdiği hukuki mücadeleyi anlattı. Ayşe şöyle devam etti: "29 yaşındaki biri henüz doğmamış beş çocuk babası Ahmet Tekin Lice’nin Kıyıköy Yıldız mezrasında yaşıyordu. 1994 yılının Mayıs ayında Diyarbakır'dan Lice'ye gitmek üzere yola çıktı. Bindiği otobüs Sarnap köyü yakınlarında askeri bir panzer tarafından durduruldu. Askerler Ahmet Tekin'i otobüsten indirip gözaltına aldıktan sonra sürücü ve yolculara 'siz gidin Ahmet bizim misafirimiz olacak' dedi. Olayı duyan anne Kıymet Tekin oğlunu sormak için Lice Jandarma Komutanlığı'na gitti. Orada Ahmet'i gözleri bağlı bir biçimde askerlerin arasında gördü. Ayrıca onu gözaltına alındıktan sonra Lice Jandarma Komutanlığı'nda gören tanıklar da vardı. Ancak Ahmet Tekin'in gözaltına alındığı bugüne kadar inkar edildi.”
‘25 yıllık cezasızlık son bulsun’
Ailenin başvurularının sonuçsuz kaldığını söyleyen Ayşe, “Olayı aydınlatacak etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyeti yürütülmedi. Ahmet Tekin'in akıbeti karanlıkta bırakıldı ve onu kaybedenler cezasızlıkla korundu. Ahmet Tekin dosyasındaki 25 yıllık cezasızlık son bulsun; Ahmet Tekin'in akıbeti açıklansın, failleri cezalandırılsın! Adalet sistemi Ahmet Tekin ve tüm kayıplarımız için kamuoyunun vicdanını tatmin edecek kararları tesis edinceye kadar; onları kaybedenler, kaybetme iklimini yaratanlar hesap verinceye kadar hakikat ve adalet mücadelemizden ve 39 haftadır bize yasaklanan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
İran, Rusya, Lübnan ve Kıbrıs’tan aileler katıldı
Eylem, Cumartesi insanlarından Hanım Tosun’un söz almasıyla sürdü. Hanım, "Bize bir gün hesap verecekler. Bize hesap verene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz" dedi. Ardından İran'dan gelen kayıp yakını Shadi Sadr konuştu. Shadi, "On yıllardır burada kayıplarınızın başına neler geldiğini öğrenmek için bekliyorsunuz, tıpkı İran'da olduğu gibi. On yıllardır kayıplarınızın fotoğraflarını tutarak adalet istediniz, tıpkı İran'daki gibi. Hakikat ve adalet evrensel bir mücadeledir. Sizin sesinizin yanında olacağız" diye konuştu.
Lübnan'da kayıp yakınları ile birlikte mücadele eden aktivist Nona Nasseraldin de, "Ben sizi çok yakından tanıyorum. Nereden tanıdığımı soracaksınız biliyorum. Ben Lübnan'da kaybedilenlerin ailelerini, kardeşlerini, yakınlarını, annelerini ve babalarını tanıyorum. Sizi oradan biliyorum. Yakınlarınızın akıbetini öğrenmek sizin en doğal hakkınız. Açıklamanızda yer alıyordu 'hak' talebi. Hak talep etmeniz en gerçekçi hakkınız. Dünyanın başka yerlerinde de sizinle aynı acıyı paylaşanlar var. Bu davalar hiçbir yerde kendi başına çözülmedi, hepsi mücadele ile çözüldü" sözlerini kullandı.
Konuşmaların ardından eylem sona erdi.