‘Savcı hiçbir delil toplanmadan takipsizlik kararı verdi’

  • 18:14 16 Mayıs 2019
  • Güncel
İSTANBUL -  İş cinayeti sonucu hayatını kaybeden Dilek Dayar için İHD İstanbul Şubesi’nde Dilek Dayar Dava İzleme Komisyonu tarafından yapılan  açıklamada, “Yasak savma babında alınan ifadelerden sonra verilen takipsizlik kararını kabul etmek mümkün değildir. Bu takipsizlik kararından  bir an evvel dönülmeli ve etkin bir soruşturma yürütülmelidir” denildi.  
 
Dilek Dayar Dava İzleme Komisyonu, 26 Temmuz 2018 tarihinde İstanbul Sirkeci Postanesi’nde yaşanan iş cinayeti sonucu Dilek Dayar’ın hayatını  kaybetmesiyle ilgili verilen takipsizlik kararına ilişkin basın toplantısı düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı  düzenledi. Toplantıya Dilek’in abisi Sedat Dayar, ailenin avukatı Sevgi Evren, Dev Yapı-İş Başkanı Özgür Karabulut, İnşaat-İş Temsilcisi Deniz Gider  katıldı. Toplantının düzenlendiği salona, "Dilek Dayar için adalet" yazılı pankart asıldı.
 
‘Bu dava hak arayışının bir parçası haline geldi’
 
Burada ilk olarak ailenin avukatı Sevgi Evren hukuki sürece ilişkin bilgi verdi. Yaşananın bir iş cinayeti olduğunu ilk günden beri altını çizdiklerini  söyleyen Sevgi, “Son dönemde toplumun her kesimi açısından hukukun keyfileşmesi üzerine adalet, hepimizin bir ihtiyacı haline geldi. Sürekli bir adalet  arayışı içindeyiz. Bu dava da bu toplumsal hak arayışının bir parçası haline geldi” diye belirtti.
 
‘Şüphelinin tutuklanması talebimiz kabul edilmedi’
 
Sevgi devamında şunları dile getirdi: “Olaydan sonra başlatılan soruşturmada ne Karacan Grup ne de PTT veya devletin başka bir kamu kurumu  kapsama alınmadı. Çok kısa bir süre sonra tutuklanmış olan şüpheli, alınan bilirkişi raporunda tali kusurlu bulunarak serbest bırakıldı. Serbest  bırakmaya yapılan itirazlara olumlu yanıt verilmedi ve aynı raporla asli kusurlu bulunan şüphelinin tutuklanması talebimiz de kabul edilmedi. Tüm bu  ihlaleler üzerine Karacan Grup Şirketi ve PTT yetkilileri hakkında yaptığımız şikayette ise bir arpa boyu yol gidilemeden PTT yetkilileri Selahattin Ekici  (İstanbul PTT Başmüdürü) ve Kenan Bozgeyik (Posta Ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürü) hakkında takipsizlik kararı verildi. Bugün burada tüm delillere  ve yasalara rağmen etkin bir soruşturma yürütmeyen savcılığa ve verdiği takipsizlik kararına karşı kamu vicdanına seslenmek için toplandık. Devletin iş  cinayetlerinde topyekün olarak memurlarını ve kadrolarını koruma-kollama-aklama çalışmasına müsaade etmeyeceğimizi söylemek için toplandık.”
 
Savcılığın hiçbir delil toplanmadan bilirkişi raporuna dayanarak PTT hakkında takipsizlik kararı verdiğini kaydeden Sevgi, “Bu karar hukuki olmadığı  gibi iş cinayetlerine karşı yürütülen cezasızlık politikasının da bir sonucudur” ifadesini kullandı. 
 
‘Karacan Grup Şirketi sorumludur’
 
Dilek’in 20 milyon ve sayısız kayıtsız işçiyi temsil ettiğini söyleyen Sevgi, “Soruşturma makamlarının görevi, göz göre göre yaşanan bu iş cinayetinde,  gereken tedbirleri almayan, usulüne uygun şekilde iskeleyi kurmayan, denetlemeyen, alınmış tedbirlerin yeterliğini denetlemeyen, çalışma ilke ve  koşullarını denetlemeyen kamu kurum, kişi ve yetkililerini belirleyip yargılanmasını sağlamaktır. Adım Restorasyon Şirketi sahibi ve yetkilileri, çalışma  sırasında gereken tedbirleri almadıkları için tabii ki sorumludur. Karacan Grup Şirketi, iskeleyi usulüne uygun olarak kurmadığı, denetlemediği ve  düzeltmediği için tabii ki sorumludur” diye belirtti. 
 
‘Savcının görevi etkin bir soruşturma yapmak’
 
Savcının görevinin etkin bir soruşturma yapmak olduğunu ifade eden Sevgi, “Dilek’in ölümüne sebebiyet veren olayda şikayet edilen PTT A.Ş Baş  Müdürü ve PTT A.Ş Genel Müdürü, kazaya sebep olunan işin sahibi ve ihale edenleridir. PTT A.Ş.,  işin ihale edilmesiyle başlayıp Dilek’in ölümüne  kadar giden her süreçten asli olarak sorumludur ve kusurludur” dedi. 
 
‘Kazanın sebebi iskelenin denetlenmemiş olmasıdır’
 
Sevgi konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Takipsizlik verilen bu soruşturma öylesine üstünden atlanarak yürütülmektedir ki yukarıda belirtilen  sorumlulukları kapsamında Yapı Kontrol Müdürlüğü ile Yapı ve Statik Müdürlüğünün ihale alım süreci ve sonrasına ilişkin hiçbir sözleşme, komisyon  raporu, iş denetim raporu, uygulama ve detay projeleri getirilmemiş, yürütümü başlayan işte belirlenen olumsuzlukların giderilmesi için bir şeyler yapılıp  yapılmadığı dahi tespit edilmemiştir. Yasak savma babında alınan ifadelerden sonra verilen takipsizlik kararını kabul etmek mümkün değildir. Bu  takipsizlik kararından bir an evvel dönülmeli ve etkin bir soruşturma yürütülmelidir. Kazanın asıl sebebi ise kurulu bulunan iskelenin yasa ve  yönetmeliklere uygun bir biçimde kurulmamış ve bunun denetlenmemiş olmasıdır.”
 
‘Bu ülkede insana değer verilmiyor’
 
Ardından söz alan Dilek’in ağabeyi Sedat Dayar, “Bu konuyu konuşurken içimizde bir ağrı var. Dilek her şeyden önce bir insandı. İnsana verilmesi  gereken değer bu ülkede verilmiyor. İnsan olarak değerlendiriyorum. Kız kardeşim üniversiteden mezun olduktan 1 buçuk yıl sonra mesleğini yapmak  istedi ve 7 aylık çalışma süresinin ardından hayatını kaybetti. Ben müteahhit olduğum için yaşanan kazaya ilişkin her şeyi adım adım inceledim. Kaza  olmuş olabilir, bir kaza sonrasında insan ölebilir ama söz konusu ihmal ve dikkatsizlikler, yapılması gereken şeylerin yapılmaması, küçük maliyetlerden  kaçıp bir hayatın alınması söz konusu. Bunlar bir insan hayatından çok daha ucuz şeyler. Tarihi binalarda kurulan iskeleler, girintili-çıkıntılı olması  lazım. Hayat kurtaracak kemerin boydan atılması gerekirken yatay atılması” diye konuştu.