
İzmir’de ‘İstemediğim Halde Vücuduma Dokundu’ paneli
- 18:39 14 Mayıs 2019
- Güncel
İZMİR - Dokuz Eylül Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisinin kadın öğrencilere yönelik tacizde bulunması üzerine Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Şube “İstemediğim Halde Vücuduma Dokundu” başlıklı panel düzenledi.
İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisinin kadın öğrencileri tacize maruz bırakmasının ardından Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler ve KYK Şubesi, Tarık Akan Gençlik Merkezi’nde “İstemediğim Halde Vücuduma Dokundu” başlığıyla bir panel düzenledi. Öğretim Görevlisi Doktor Özlem Öztürk Arı’nın moderatörlüğünü yaptığı panelde İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezinden Avukat Şenay Tavuz ve Avukat Mürüvvet Suatoğlu Balcılar sunum yaptı. Paneli çok sayıda üniversite öğrencisi izledi.
‘Akademisyenlere ‘tacizci’ sıfatı kondurulamıyor’
Son yıllarda artan tacizin akademi alanından da geldiğini söyleyen Özlem Öztürk Arı, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde tuvalet duvarına yazılan “İstemediğim halde vücuduma dokundu” yazısıyla patlak veren teşhir sürecinin devam ettiğini belirtti. Akademik alanda yaşanan tacizin tacizcinin akademik kariyeri, dünya görüşü gibi etkenler nedeniyle uzun süre üstü örtülebildiğini dile getiren Özlem “Akademik çevrede olmak, bilim insanı olmak, hatta eleştirel ya da muhalif kişiliğe sahip olmak sanki tacizci olamayacakmış gibi bir algı var. İşin kötü yanı tacizine uğrayan insanlar, bazen tacizci sıfatını o kişinin üzerine akademide olduğu için bir türlü toz konduramıyorlar. Taciz mağduru insanlar akademide gerekli yerlere başvurunca şikayetleri görmezden geliniyor. Üniversitede kurulan komisyonlar bir türlü işleyişini sürdüremiyor. Herkes bir sessizliğe bürünüyor. Bu durum direnmek ve cesaretle yapılan mücadeleyle aşılabilir” dedi.
‘Kadınların şiddete karşı mücadele araçları var’
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın uluslararası sözleşmelere bile çok geç girdiğini, anayasada gerçekleştirilen iyileştirmelerin kadın mücadelesiyle sağlandığını dile getiren Avukat Şenay Tavuz ise, 2013’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesinin geniş bir rehber sunduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin ilk imzacılardan biri olduğu sözleşmede kadına yönelik şiddet tanımlarının geliştirildiğini, ev içi şiddet kavramının eklendiğini belirten Şenay, sözleşmede imzası olan tüm ülkelerin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğan şiddeti önleme, kaynağını yok etme, şiddet faillerini yargılama, cezalandırma, tazminat da dahil olmak üzere gereken bütün destekleri vermekle yükümlü olduğuna dikkat çekti.
‘Hukuk alanında da geleneksel kodlar devrede’
Kadına yönelik şiddet davalarında geleneksel kodların açığa çıktığını ifade eden Avukat Mürüvvet Suatoğlu Balcılar, kadınların yaşadığı pek çok olayda “çok seviyor o yüzden kıskanıyor, istemeden bana dokundu ama ben mi verdim bu cesareti, birlikte yemek yiyelim dedi ben yanlış anladım galiba” gibi geleneksel kodların etken olduğunu belirtti. Dijital ortamlarda da özellikle çocuk ve gençlerin dijital güvenliğinin olması gerektiğini belirten Mürüvvet, sosyal medya okur ve yazarlığının da taciz olaylarında etkisinin önemli olduğunu aktardı. Mürüvvet, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tacize uğrayanlar muhakkak hukuki süreci başlatmalı, avukatlardan destek almalı, asla sessiz kalmamalı en azından en yakınına anlatmalı.”
Panel soru cevap bölümünün ardından sona erdi.