
'Zindanlara ses verilmeden biz de vazgeçmeyeceğiz'
- 09:15 4 Nisan 2019
- Güncel
Dilan Babat
ANKARA - Cezaevlerindeki açlık grevlerine karşı Ankara’ya gelen tutsak yakınları ve Barış Anneleri Adalet Bakanlığı ile görüştürülmedi. Gün boyu yoğun güvenlik önlemleri altında bekletilen aileler, “Zindanlara ses verilene kadar biz annelerde direneceğiz. Gerekirse açlık grevine bizde başlarız. İsterse bizi tutuklasınlar zindanlara ses verilmeden biz de vazgeçmeyeceğiz” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsakların yakınları ve Barış Anneleri inisiyatifi üyelerinden oluşan 100 kişilik heyet, açlık grevlerine ile ilgili Adalet Bakanlığı, hak örgütleri ve siyasi partilerle görüşmek için geldikleri Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde akşam geç saatlere kadar bekletildi. Van, Batman, Diyarbakır, Siirt ve İstanbul’dan gelen heyetten sadece birer kişinin Ankara’ya girişleri izin verilirken, diğer aileler ise yoğun güvenlik önlemleri altında Gölbaşında bekletildi. Heyetin siyasi partilerle yaptığı görüşmeler sonrası yapmak istedikleri açıklamaya ise polisler tarafından “Valilik kararı” gerekçe gösterilerek izin verilmedi. Bir gün boyunca Adalet Bakanlığı’ndan görüşmeye ilişkin kararı bekleyen aileler Ankara’da yeniden muhatap bulamadığı için Diyarbakır’a doğru yola çıktı.
Yola çıkmadan önce görüştüğümüz aileler, açlık grevi eylemlerine ve tecride ilişkin konuştu.
‘Yüreğimiz ağımızda bekliyoruz’
1 Mart’tan itibaren Bandırma Cezaevi’nde süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Fetullah Yiğit’in annesi Nafiye Yiğit, açlık grevine karşı sessizliği bozmak için Ankara’ya geldiklerini belirtti. Nafiye, açlık grevlerinin kritik bir aşamada olduğunu anımsatarak, “Türkiye’de açlık grevleri bu kadar sürmemişti. Leyla Güven’in açlık grevine başlamasının sebebi Türkiye’de Kürdistan’da kanların artık dökülmemesi, annelerin artık ağlamaması için. Cezaevlerinde olan bütün çocuklarımız açlık grevine başladı. Bizim buraya gelmemizin tek sebebi açlık grevindeki tutsakların taleplerinin karşılanması. Bugün anneler olarak, sabahı sabah akşamı akşam edemiyoruz. Yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz” dedi.
‘Artık barış elini havada bırakmasınlar’
“Bu ülkede sadece adaletin ismi var” diye tepki gösteren Nafiye, Adalet Bakanlığı’nın bir an önce görevini yapması gerektiğini kaydetti. Nafiye, “En baştan beridir bağırıyoruz, cezaevlerinde cenazeler çıkmadan adımlar atılsın diye. Ne yazık ki şuana kadar cezaevlerinden 6 tabut çıktı. Yüreğimiz ağrıyor, artık yeter bu kadar ölüm. Cumhurbaşkanı’ndan tutun Adalet Bakanlığı’na kadar bu tecride artık son versinler. Artık ölümlere tahammülümüz kalmadı. Türkiye’nin birçok şehrinden anneler burada seslerini duyurmak için geldi. Bizlerin tek amacı barış. Biz savaş değil barışa elimizi uzatmak için geldik. Ellerimizi artık tutsunlar. Barış elini hava da bırakmasınlar artık. Yılardır çektiğimiz acılara rağmen barış demekten vazgeçmedik” ifadelerini kullandı.
‘ Yere attığımız kaçıncı beyaz tülbent bu’
Beyaz tülbentin anlamına dikkat çeken Nafiye, şunları dile getirdi: “Eskiden kadınlar bir kavga olduğu zaman beyaz tülbentlerini yere atardı kavgada son bulurdu. Anneler olarak, yıllardır beyaz tülbentlerimizi yere atmamıza rağmen bu savaş, kin bir türlü durmadı. Bugün bir çocuğa olacak en kötü şeyler biz annelere gelsin. Kabulümüzdür, ama çocuklarımıza olmasın dedik. Buna rağmen sessizimizi duymuyorlar. Bir an önce seslerimizi duysunlar, herkes elini vicdanına koysun. Bu sessizlik, ölümler nereye kadar gidecek. Zindanlardan çıkan bu kadar tabut yetmedi mi? Annelerin artık bu çığlığını bütün dünya duysun. Tahammüllümüz kalmadı artık.”
‘Açlık grevlerini artık görün’
Oğlu 33 gündür açlık grevinde olan Yesire Tufan da cezaevlerinden tabutlar çıkarken, rahat olamadıklarını ve evlerinde öylece oturmak istemedikleri için Ankara’ya geldiklerini kaydetti. Yesire, “Bizi bir dağ başında bekletip sessimizi duyurmamıza izin vermiyorlar. İnsanlar zindanlardaki açlık grevindeki çocuklarımızın seslerini duyurmak isteyen herkesi zindanlar atıyorlar. Bunlara dur demeleri için geldik. Siz görmek istemiyorsunuz, ama zindanlarda çocuklarımız her gün her saat ölüyor. Bunu artık ‘görün’ demek için geldik” diye konuştu.
‘Gerekirse bizlerde açlık grevine başlarız’
Yesire, açlık grevini dile getiren herkesin gözaltına alındığını ifade ederek, “Devletin baskısı her gün bizlerin üzerinde. Bu duruma dur demeleri için geldik. Bizi artık görsünler, duysunlar. Bizim çağrımız bütün vekillere, Cumhurbaşkanı’na ve Adalet Bakanlığı’na, artık zindanları görün, duyun” diye seslendi.
Yaşanan ölümlere “dur” demenin zamanının çoktan geçtiğini söyleyen Yesire, “Bize izin versinler, görelim sadece zindanların durumunu çocuklarımızın durumunu anlatalım ama onlar bizi duymak istemiyorlar. Zindanlara ses verilene kadar biz annelerde direneceğiz. Gerekirse açlık grevine bizde başlarız. İsterse bizi tutuklasınlar zindanlara ses verilmeden bizde vazgeçmeyeceğiz” sözlerini kullandı.
‘Yüreğimin her bir parçası başka bir şehirde’
Nazime Yürek ise, ömrünün tamamının cezaevi yollarında geçirdiğini kaydetti. Önceden altı çocuğunun cezaevinde olduğunu, şimdi ise iki çocuğu ve eşinin cezaevinde olduğunu söyleyen Nazime, “Çocuklarım açlık grevinde olduğu için geceleri dahi uyuyamıyorum. Derler ya Kürt annelerin yüreği acılarla doludur diye. Bizim yüreğimiz yıllardır acılarla dolu. Yüreğimizden her bir parça başka bir şehirde. Başımızı yastığa rahat bırakamıyoruz. Çocuklarımız orada aç dururken, ne yemek yiyebiliyoruz, ne de uyuyabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Devlet ne kadar baskı, şiddetle gelse biz o kadar barış dedik’
Dünyada halkına bu kadar baskı uygulayan başka bir devlet olmadığını söyleyen Nazime, açlık grevinde olan çocuklarını görmeye dayanamadıklarını dile getirdi. Nazime, “Bugün sadece çocuklarımız için değil, yaşadığımız topraklar için artık barış istiyoruz. Bize savaş dediler, biz barış dedik, çocuklarımıza sürekli ceza verdiler olsun barış gelsin dedik. Bizleri diri diri yaktılar barış dedik. Devlet bize ne kadar şiddetle gelse biz yine barış elimizi uzattık. Biz hiçbir zaman savaş istemedik. Şimdi herkes zindanlardaki sesi duysun. Tecridi kaldırsalar devletten ne eksik olur ki. Senin ülkende yaşayan insanlardan ne istiyorsun. Daha fazla ölüm yaşanmadan artık sesimizi duyun” dedi.