'4 tutsak defnedilirken AİHS çiğnendi’

  • 14:51 29 Mart 2019
  • Güncel
İZMİR - İHD İzmir Şubesi, ÇHD ve ÖHD, tecride karşı yaşamlarını sonlandıran dört tutsağa ilişkin yaptığı ortak açıklamada, “Yetkililerin somut olay bazında bir değerlendirme yapmadan ve ‘otomatik’ olarak yasak uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesine aykırıdır” denildi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İHD İzmir Şubesi, ortak basın açıklaması düzenledi. İHD İzmir Şube binasında yapılan açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için tutsak edildikleri cezaevlerinde yaşamlarına son veren Zülküf Gezen, Zehra Sağlam, Ayten Beçet, ve Medya Çınar’ın cenazelerinin defin haklarına dikkat çekildi. Açıklama İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin tarafından okundu. 
 
‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ihlal edildi’
 
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin tarafından yapılan açıklamada, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 5 ve 12’nci maddeleri hatırlatılarak Abdullah Öcalan ve onunla aynı cezaevinde kalan üç tutsağın da tecrit altında olduğu bir kez daha belirtildi. Açlık grevi eylemlerinin, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebi ile Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı ve Halkaların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başladığı ve 1 Mart’tan itibaren tüm cezaevlerine yayıldığının da tekrar anımsatıldığı açıklamada, binlerce tutsağın açlık grevinde olduğuna dikkat çekildi. Açlık grevlerinin sivil itaatsizlik eylemleri olduğu belirtilerek, sivil itaatsizlik eylemlerinin de bir hak olduğunun altı çizildi. 
 
Açıklamada, Tecridi protesto etmek için tutsak bulundukları cezaevlerinde yaşamlarına son veren Zülküf, Ayten, Zehra ve Medya’nın cenazelerinin gömülme ve gömme hakkının engellenmesiyle karşılaşıldığı vurgulandı. 
 
‘AİHS’nin 8 maddesine aykırı’
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Zülküf ‘ün defin işlemlerinde izni kendisinin vermediğini ifade etmesi ve valiliklerin kararlarıyla diğer definlerde de aynı yöntemin uygulanmasının keyfi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, yetkililerin somut olay bazında bir değerlendirme yapmadan ve alternatif yöntemlere başvurmadan “otomatik” olarak yasak uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 8. Maddesine aykırı olduğu vurgulandı. 
 
‘Ötekileştirici dil bırakılmalıdır’
 
Ailelerin cenazeleri kendi gelenek, görenekleri ve dinsel inanışlarına uygun olarak defnedemediği ifade edilen açıklamada, “Yasakçılığın ne geleneklerde ne kamu vicdanında ne de insan hakları normlarında bir karşılığı vardır. Bizler hak savunucuları bu durumu onaylamıyor, yetkilileri ayrıştırıcı uygulama yapmayı ve ötekileştirici dil kullanmayı terk etmeye çağırıyoruz” denildi.