
‘Demokrasiyi savunan herkes ölümlere ‘dur’ demeli’
- 09:17 28 Mart 2019
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Buca Kırıklar Cezaevi’nde 1 Mart’ta açlık grevine başlayan Mehmet Nezir Gümüş’ün annesi Hanife Gümüş, ulusal ve uluslararası kamuoyunun sessizliğine tepki göstererek, CPT'ye “Neden duymuyorsunuz gençler ölüyor” diye seslendi.
Demokratik Toplum Partisi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve dünyanın birçok ülkesine yayılan açlık grevleri, cezaevlerinde binlerce tutsağın katılımıyla sürüyor. Eylemler kritik evreye gelirken, Zülküf Gezen, Zehra Sağlam, Ayten Beçet ve Medya Çınar adlı tutsaklar tecride karşı yaşamına son verdi. Tutsakların cenazeleri ise polisler tarafından apar topar memleketlerine kaçırılırken, gömme hakkı ve yas hakkı dahi ihlal edildi. Toplumun cenazelere yönelik uygulamalara karşı tepkisi ve öfkesi ise dinmiyor.
‘Yasalar herkes için işlemelidir’
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İzmir İl Yöneticisi Hayat İzgi, yetkilileri göreve çağırarak, “Herkesin sahip olduğu hukuksal haklara Sayın Abdullah Öcalan da sahiptir. Ulusal ve uluslararası yasalar herkes için eşit şekilde uygulanmalı” dedi.
‘Zindanlardan çıkan tabutlar kimin eseri?’
Her Cumartesi günü kayıplar ve hasta tutsaklar için oturma eylemine katılan Hafise Ataç, açlık grevlerinin ölümle sonuçlanmaması için herkesin sorumlu olduğunu söyledi. Hafise, “İnsanlar bu raddeye kadar getiriliyor. Önderimiz sadece demokrasi ve barış istedi, kendi kimliğimizi yaşayabilmemizi istedi. Neden üzerinde tecrit var? Zaten 20 yıldır cezaevinde? Barış ve demokrasinin kilidi de onunla beraber tecrit altında. Türk devleti kendine ‘Müslüman’ diyor, zindanlardan çıkan tabutlar kimin eseri? Neden gömdürmüyor? Ne hukuka ne de dine uyuyorlar. Neden annelere bunları yapıyorlar? İş güç yapamıyoruz artık ciğerimiz yanıyor. Benim çocuğum açlık grevinde değil ama cezaevindeki herkes benim çocuğumdur” ifadelerini kullandı.
‘Daha fazla cenaze istemiyoruz’
20 yıldır tutsak olan oğlu Mehmet Nezir Gümüş’ün 25 gündür Buca Kırıklar Cezaevi’nde koğuş arkadaşı Abdullah Oral’in ise 90 günü aşkındır açlık grevinde olduğunu belirten Hanife Gümüş, “Koğuşlarda sular kesilmiş, kantin fiyatları çok yüksek. Çeşme suyundan su içmek zorunda kalıyorlar. Cezaevi içinde cezaevi yaşatılıyor. Yeni bir cenaze haberine daha tahammülüm yok. Türk devleti kulağını ve vicdanını bağlamış. Biz daha fazla cenaze istemiyoruz ama Türk devleti cenazelerimizi bile vermiyor. Biz bu zulmü kabul etmiyoruz. Herkesin başını kaldırmasını, zulme karşı sesini yükseltmesini istiyorum. Artık yeter” diye konuştu.
‘CPT, Avrupa, dünya neden sessiz’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kürtleri bitirmekten başka bir planının olmadığını ifade eden Hanife, şöyle devam etti: “Öldürerek Kürt sorununu çözemezler. Kürtler ölümden dahi korkmuyor. Asıl onlar cenazelerden korkuyorlar ki taziyelerine bile izin verilmiyor. Emine Erdoğan elini vicdanına götürsün o da anne. Bütün annelerin feryadı birleşmeli, çocuğu içerde olan olmayan. Avrupa devletleri yaşananlara sağır. Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesi’ne (CPT) sesleniyorum; Neden duymuyorsunuz gençler ölüyor. Yaşatılan zulme bütün devletler sessiz kalıyor. ‘Ey Erdoğan yeter artık, dünyadan elini çek. Kürt’ün kanından doymadın mı?’ demeliler. Polisi de askeri de Kürtleri de öldüren devlettir. Dinlemek yerine silaha sarılıyor. Dünyada demokrasiyi savunan herkes ‘dur’ demeli.”