Eren Keskin: Hangi 'sarhoş cinayeti' ile devlet bu kadar ilgileniyor?
- 09:10 24 Mart 2019
- Hukuk
İSTANBUL - Sakarya'da "Kürdüm" dediği için öldürülen Kadri Sakçı davasını değerlendiren İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, "Sakarya Savcılığı bunun bir ‘sarhoş cinayeti’ olduğunu söylemişti. Hangi sarhoş cinayetiyle devlet bu kadar ilgileniyor?" diye sordu.
Sakarya'nın Hendek ilçesinde "Kürdüz" dedikleri için 16 Aralık 2018 tarihinde öldürülen Kadri Sakçı (43) ve yaralanan oğlu Burhan Sakçı'nın failleri hakkında açılan davanın ilk duruşması, 15 Mart'ta Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Skandallarla dolu geçen davanın ilk duruşmasında sanık Hikmet Usta, "Barodan avukat bana Kadri'nin 'Ben de Kürdüm Türkleri sevmiyorum' dediği şeklinde ifade ver, az ceza alırsın' dedi" derken, yaralanan Burhan Sakçı da, "Eve gelen savcı ifademi aldıktan sonra birini aradı. İfademe eklemeler yaptı. Ben ifademde Suriyeli ve Kürtlükle ilgili beyanları eklemek istedim savcı 'gerek yok' dedi" şeklinde vermişti.
'Gizlilik kararı netleşmemize neden oldu'
İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı ve davanın müşteki avukatlarından Eren Keskin davayı değerlendirdi. Olay kamuoyuna yansıdığı andan itibaren İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak aileyi ziyaret ettiklerini söyleyen Eren, aileyi görmeye gitmeden önce Sakarya Savcılığının bu olayın manipüle edildiğini, bunun bir ırkçı cinayeti olmadığını bir sarhoş cinayeti olduğu şeklinde bir açıklama yaptığını hatırlattı. Aile ile görüşmeye gittiklerinde şaşırdıklarını ifade eden Eren, "Çünkü devletin en alt biriminden en üst birimine kadar ailenin ziyaret edildiğini gördük ve öğrendik aileden. Trajikomik geldi bize. Şunu düşündük: hangi sarhoş cinayetiyle devlet bu kadar ilgileniyor. Ve hemen dosyaya gizlilik kararı konulması bizim çok netleşmemize neden oldu. Bütün bunlar aslında bunun hiçbir zaman bir sarhoş cinayeti olmadığını ırkçı saiklerle işlenmiş bir cinayet olduğunu ilk baştan bizi düşündürdü. Aile ile yaptığımız görüşmede ilk başta biz şunu hissettik. Aile çok çekiniyordu. Yaralanan çocuk çok çekiniyordu. Baskı altındaydı, nasıl konuşacağını bilmiyordu. Bu nedenle bizde onlara avukatlıklarını yapabileceğimizi söyledik. Gördükleri baskı nedeniyle vekalet çıkarabileceklerini de düşünmemiştik. Ancak ertesi gün aradılar ve vekalet çıkartmak istediklerini söylediler" dedi.
'Sıradanlaşmış ırkçılığın tehlikesini gösteriyor'
Dosyayı Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHD) ile birlikte takip ettiklerinin altını çizen Eren, şu ifadelerde bulundu: "Aslında bu dava sıradanlaşmış ırkçılığın ne kadar tehlikeli olduğunun çok açık bir göstergesi. Burada şunu görmüyorsunuz. Bir örgütün planlı olarak toplanıp bir araya gelip bir Kürdü öldürelim diye bir karar aldığını görmüyorsunuz. Böyle bir olay değil. Bu Türk toplumunun çoğunda özellikle resmi devlet politikası eliyle insanlara şırınga edilen sıradanlaşmış ırkçılık durumudur. Orada içkili sarhoş bir adam Suriyelileri sevmiyor, onlardan rahatsız oluyor. 'Ben Suriyeli değilim Kürdüm' diyen birine açıkça ateş edebiliyor. Çünkü o anda bütün duyguları harekete geçiyor özgür hissediyor kendini. Karşısındaki insanı öldürebiliyor."
'Sanığı kayırma hali var'
Duruşmada "Hiçbir şey hatırlamıyorum diyeceksin" diye talimat verilmiş bir sanığın olduğunu vurgulayan Eren, "Bazen şaşırıp bazı yerleri hatırlıyor. Ama genel olarak hiçbir zaman olayın özüne ilişkin tek bir açıklama yapmadı" dedi. Sanığın oğlunun cinsel taciz iddiasıyla cezaevinde kalan biri olduğunu ve olay günü izne çıktığının altını çizen Eren, "Bu kişi olay sırasında failin kullandığı silahı olayı durdurmaya çalışan kişinin elinden alarak kaçmaya çalışıyor. Alamayınca babasını oradan kaçırıyor. Kendilerine yardım eden bir kişinin de olması ile suçluyu kaçıran bu insanların özgür olmaları da ilginç. Sonradan tamamen sanığı suçuna ortak olma, sanığı kayırmak hali var. Özellikle oğlu hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olması ilginç" diye konuştu.
'Aile yaşadığı yeri terk etti'
Mağdur ailenin olay sonrasında Sakarya ilini terk etmelerine değinen Eren, "Ne kadar büyük bir korku yaşadı tedirginlik yaşadı ki bu aile oradan göç etmek zorunda kaldılar" dedi. Olayı körükleyip daha sonra üstünü örtmenin bir devlet politikası olduğunun altını çizen Eren, toplumun böyle yönetildiğini dile getirdi. Devletin birilerine son suratla "Sen bu saldırıları yapabilirsin" diye hak verilirken diğerlerine de korku empoze edildiğini dile ifade eden Eren, şunlara dikkat çekti: "Örneğin Sakçı ailesi uzun bir süre konuşmadı. İlk defa duruşmada mağdur çocuğun ifadeleriyle konuştular. Ondan önce konuşmadılar. Bizde onların korkularına saygı duyduğumuz için çok fazla konuşmamayı tercih ettik. Ne kadar kötü ki ırkçı bir saldırıya maruz kalan bir aile var. O aile korktukları için sizde yeterince sesinizi çıkarmıyorsunuz. Hannah Arendt'in dediği o 'Kötülüğün sıradanlaşması' gerçekten böyle bir şey. Gerçekten sıradanlaşmış bir kötülük, sıradanlaşmış bir ırkçılıktan söz ediyoruz. Bu bütün toplum için aslında çok büyük tehlike."
'İlk duruşma bir uyarıydı'
Sakarya Valiliğinin ilk açıklamasında bu davanın ırkçı saldırı olduğunu söyleyenlerin kötü niyetli insanlar olduğunu toplumu gerginliğe sürüklemeye çalıştıklarını söylediğini hatırlatan Eren, "Tam tersine biz bu topluma iyilik yapmaya çalışıyoruz. Biz sıradanlaşmış bir ırkçılığın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu hatırlatmaya çalışıyoruz. Bizim yaptığımız iyiliğe hizmettir. Bu toplumun barışına, birlikte yaşamasına hizmet ediyoruz biz. Bu tehlikeyi görmeyenlere karşı ilk duruşma bir uyarıydı. İkinci duruşma aynı biçimde devam edecek. Biz bu dava de yer alan ve mağdur olan insanların yaşadıklarını her gün yaşayan başka insanların olduğunu çok iyi biliyoruz. Ben bu davayı bütün toplumsal kesimlerin sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çok önemli dava" diye vurguladı.
Ne olmuştu?
Sakarya'nın Hendek ilçesinde bulunan Yenimahalle'de Kürtçe konuştukları için 16 Aralık 2018'de silahlı saldırıya uğrayan Kadri Sakçı (43) ve oğlu Burhan Sakçı ağır yaralamıştı. Kadri Sakçı olaydan bir saat sonra yaşamını yitirirken oğlu Burhan Sakçı (16) ise üç gün kaldığı yoğun bakımın ardından taburcu olmuştu. Olay yaklaşık bir hafta sonra basına yansımıştı. O güne kadar herhangi bir açıklama yapmayan Sakarya Valiliği, olayın basına yansımasının ardından açıklama yapmıştı. Olayın Kürtlük ile bir alakasının olmadığını ileri süren valilik, adli bir vaka olduğunu iddia etmişti. Kadir Sakçı'nın ağabeyi Fahrettin Sakçı, Sakarya Valiliği'nin bu yönlü açıklamasını reddetmişti. AKP'li birçok yetkili de olayın üzerini örtmek ve Kadir Sakçı'nın Kürt olduğu için öldürülmediğini savunmak için ailenin evine gitmişti. Olayın basına yansımasının ardından kamuoyunda gündem oluştu. Ardından sosyal medyada "Evet Kürdüz" hashtag açılmıştı. "Evet Kürdüz" hashtag'ı ile binlerce kişi sosyal medyada paylaşım yapmıştı.
2006'da da kardeşi öldürülmüş!
Olayda öldürülen Kadri Sakçı'nın kardeşi Sabri Sakçı'nın da, 2006 yılında da aynı şekilde sokak ortasında vurulduğu öğrenilmişti.