652 kadın adayla yerel seçim: Propagandada var uygulamada yok!

  • 09:04 24 Mart 2019
  • Güncel
Habibe Eren 
 
ANKARA - "Kadının temsiline dair kılını kıpırdatmayanlar, meydanlarda vaatlerini sıralamaktan hiç çekinmiyorlar" diyen İletişim ve Kampanya Stratejisti Yasemin Bektaş, eşbaşkanlık sistemi ile birçok kadının seçilebilecek yerlerden aday gösterilmesinin kadının bir nebze olsun görünür olmasına destek olacağını vurguladı. 
 
Türkiye'de yapılacak olan 31 Mart yerel seçimleri için AKP'nin açıkladığı bin 297 adaydan sadece 24'ü kadın. Tüzüğünde kadınlara yüzde 33 oranında temsil hakkı tanıyan CHP'nin açıkladığı kadın aday sayısı 44 ve bu rakam açıklanan 842 adayın yüzde 5,23'ünü oluşturuyor. Bazı yerlerde aday göstermeyen MHP'nin açıkladığı 750 adaydan sadece 14'ü kadın. Bugüne kadar 122 aday açıklayan İYİ Parti'nin de 5 kadın adayı bulunuyor. Siyasi yapıda her düzeyde eşit temsiliyeti belirleyen HDP'nin ise adaylarının yarısını kadınlar oluşturuyor. İletişim ve Kampanya Stratejisti Yasemin Bektaş ile yerel seçimleri ve kadın temsiliyetini konuştuk. 
 
* Siyasi partilerde kadının temsili konusu yeteri kadar konuşulmuyor. Bununla birlikte partilerin tüzük ve programlarına baktığınızda cinsiyet eşitliği konusunda nasıl bir portre ortaya çıkıyor? Hangi parti kadın adaylara daha çok destek veriyor?  
 
Bu yerel seçimler ile birlikte dokuzuncu kampanya çalışmam. 2007 "Meclise Girmek İçin Erkek Olmak Şart Mı?"dan bugüne değişen tek şey siyasilerin kadınları eskisinden daha çok kampanya aracı, konusu, içeriği olarak kullanması. Seçim propagandalarının temel unsurlarından biri haline geldi kadın ve eşitlik konusu. Kadının temsiline dair kılını kıpırdatmayanlar, meydanlarda vaatlerini sıralamaktan hiç çekinmiyorlar, liderler 'kadını' 'kadın haklarını' dillerinden düşürmüyor. Geçmiş yılların seçim kampanyalarına baktığımızda özellikle de vaatlere hep dönenim sorunu, çözülmesi gerekenlerini görüyoruz. Sonunda siyasiler kadın konusunu sözde de olsa ciddiye almış olsa gerek ki kampanyalarda bu kadar kadın geçiyor ya da kadınların oylarının kıymetini anladılar belki de. 
 
Tüzük ve programlarına baktığımızda 'toplumsal cinsiyet eşitliği', 'cinsiyet eşitliği' gibi kavramlar ise neredeyse yok denecek kadar az iken 'eşitlik' ve 'adalet' kavramları çıkıyor karşımıza. Uygulamada ise zaten kadının esamesi okunmuyor desem sanırım abartılı bir ifade kullanmış olmam. Her seçim olduğu gibi bu seçimlerde de liderlerden sıklıkla "Kadınlar aday olmalı, kadın adaylar bekliyoruz, kadınlar aday olmuyor" söylemlerine karşılık aday adayı olanların da aday gösterilmemesine "Tabanda anket yaptık ve erkek aday istendiği çıkıyor karşımıza" deniyor. Eğer kadını aday göstermezsen kendi başarı hikâyesini yazmasına fırsat tanımazsan kimin kimden nasıl haberi olabilir ki? Ayrıca bu zamana kadar yerel seçimleri kazanan adayların hepsi mi "harika" başkanlar, başkan yardımcıları, meclis üyeleri veya muhtarlardı? Hayır değillerdi. İçlerinde başarılı olanlar da vardı olmayanlar da. Fakat söz konusu kadın olunca "mutlak başarı" beklentisi ve en ufak bir hata da alaşağı etme çabası da anlaşılır seviyede değil. 
 
*Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitliği 2018 Raporu'na göre dünya ülkelerinin cinsiyet eşitliğine göre sıralandığı 149 ülkenin yer aldığı listede Türkiye 130'uncu sırada. Böyle bir tablo olabilir mi? 
 
İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülkelerden biri olmak yeterli değil, sözleşmeye uymak, söz verilenleri yapmak da gerekiyor. Yapar gibi dahi yapılmadığı günler yaşıyoruz. 'Toplumsal cinsiyet eşitliği' kavramı dahi alerji yaratıyor olsa gerek ki 'toplumsal cinsiyet adaleti'ni duymaya başladık son zamanlarda.
 
2019 yerel seçimlerinde toplam 8 bin 263 adaydan sadece 652'si kadın. Kadınların aday gösterildiği yerlere baktığımızda ise 'kadın aday gösterdik' demiş olmuş olmak adına koyulmuş "isimler" olduğunu görüyoruz. 
 
AKP, CHP ve İyi Parti'nin kadın aday adayları için başvuru aidatları belirlenen miktarın 1/2 oranında uygulandığını görüyoruz. HDP ise kadın adaylardan başvuru ücretinin alınmamasına karar vermiş. İlkesel koşullarına baktığımızda ise AKP Kadın ve Gençlik Kollarında görev yapan başkan ve yönetim kurulu üyelerinden belediye başkanlıklarına adaylık müracaatında bulunacakların istifa etmek zorunda olduğunu belirtmiştir. Meclis üyeliği (Belediye ve İl Genel) için aday müracaatında bulunacak olanların istifa etmesi zorunluluğu yoktur. 
 
HDP burada diğer partilerden farklı olarak, partinin kadın özgürlük çizgisini ve eşit temsil ilkesini benimsememiş olanların aday adayı olamayacaklarını, kadına yönelik şiddet uygulamış olanların aday adayı olamayacaklarını, çok eşlilik durumu olanların aday adayı olamayacağını, kadın aday adayı başvurularının, İl Kadın Başvuru ve Görüşme Komisyonu tarafından alınacağını, İl Kadın Komisyonu'nun kurulamadığı yerlerde karma komisyon içerisindeki kadınlar tarafından alınacağı ve görüşmelerin de kadınlar tarafından yapılacağını belirtmiş. Bu tabloya baktığımızda Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) diğer partilerden daha eşitlikçi yaklaştığını görebiliyoruz. Fakat kadınların aday gösterildiği yerlerde, 2014 yılında siyasi partilerin aldığı oylara baktığımızda çok da iç açıcı bir manzara çıkmıyor karşımıza.
 
* 31 Mart yerel seçimlere çok az bir süre kaldı. Birçok yerde adaylar netleşti. En son Kadın Koalisyonu'nun kadın adayların siyasi parti, belediye ve illere göre dağılımını ortaya koyduğu tabloya göre toplamda 8 bin 263 adayın yalnızca 652'si kadın. Ayrıca Artvin ve Osmaniye'nin hiçbir beldesinde kadın aday yok. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
2014 yılında Artvin'de 57 adaydan sadece 3'ü kadın iken, Osmaniye'de 69 adaydan sadece 1'i kadındı. 9 bin 666 adaydan sadece 597'si kadındı. Burada kadınların aday gösterilmemesinin yanında bir diğer önemli konu da aday gösterilenlerin nereden aday oldukları… Sırf 'kadın aday gösterdik' demek, bunu bir 'vitrin' olarak kullanmak siyasi partilerin ilk defa yaptığı bir taktik değil. Genel seçimlerde de kadın adayları listelerin en alt sıralarında bırakanlar yine aynı liderler olmuştur. Kampanya malzemesi haline getirdikleri kadın politikalarını ve kadınlarla ilgili vaatlerini iyi takip etmek ve sonrasında yani seçim sonrası kazanan adayları gözlemlemek gerekiyor. Aktif vatandaş olmamız, açık ve şeffaf bir şekilde karar alma süreçlerine katılmamız toplumda, seçilmiş temsilciler ile aramızdaki karşılıklı güven ve sorumluluk duygusunu güçlendirecektir. Ve sormalıyız verdiğiniz sözler ne oldu? Seçim vaatlerini, seçim sonrasına taşımak yine bizlerin üzerine düşüyor.
 
* Kadınların yerel siyasete katılımının önündeki engeller giderek derinleşiyor. Var olan cinsiyetçi yapı bu durumu nasıl etkiliyor?
 
Siyasi katılımın önündeki engellerin öncesi alt yapısını hazırlıyorlar zaten. Kadın üzerinden söylemlerine bakacak olursak, 'kadının yeri ailedir' fıtratı var. 'Ayıp'lar var, 'yeri' var, 'sınırı' var… Kadının toplumdaki yerini, statüsünü düşürme üzerine yapılan onca açıklama ve söylem sonrasında, siyaset katılımında da engeller giderek artıyor. Kadınlar oy kullanabilir, aday olabilir, meslek sahibi olabilir, ev dışında çalışabilir, eğitim hayatı olabilir… "bilir, bilir, bilir" de bunların sınırları hep erkekler tarafından çizilmeye çalışılırsa toplumsal cinsiyet rolleri nasıl değişecek? Nasıl eşitlik gelecek? Şu anda da yapılan aslında bu, özgürlük alanları diye ifade edilen alanlar aslında bize sunulan "kum havuzu." "Gidin siz burada uslu uslu oynayın, biz gerekli gördüğümüz yerde sizi alırız" demek. Neyse ki bu ideoloji ile olan tecrübemiz yüzyılları aşıyor, kendi alanlarımızı kendimiz açmaya devam edeceğiz. Kimse kadınlara bugüne kadar altın tepsi içinde bir şey vermedi. Siyasete katılımda da onlar yer vermedikçe, biz istemeye, almak için mücadele etmeye devam edeceğiz.
 
Yüzyılların verdiği tecrübe ile kadınlar eskisinden daha güçlü, güçlü olduklarının farkında ve erkekler de bunun farkında. Bu farkındalıktan ötürü alanlarını bırakmamak, konforlarını bozmamak adına da her gün yeni bir engel, cinsiyetçi yaklaşım ile karşımıza çıkıyorlar. Çıkıyorlar da kadınların birçok bilgiye erişimi eskisinden daha kolay artık. Dayanışma örnekleri eskisinden daha görünür onca engellemeye, sansüre rağmen.  
 
* HDP'nin uygulamaya koyduğu katın kotası ve eşbaşkanlık sistemi bu seçimlere nasıl yansıdı? Kadın oranını nasıl etkiledi?
 
Türkiye'de eşbaşkanlık sistemi Demokratik Toplum Partisi (DTP) ile başladı, sonrasında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP ) ve akabinde HDP aynı sistemi uygulamaya başladı. 2014 yerel seçimlerinde 597 kadın aday gösterilirken, HDP ayrıca 257 eşbaşkan kadın aday gösterdi. Resmi olarak adayların yüzde 6,17'si kadın iken, resmi eşbaşkan olduğunda oran yüzde 8,89'a çıkmıştır. Bu veriden de görüyoruz ki aslında pozitif bir etki var. 2013 yılında hatırlarsınız Demokratikleşme Paketi'nden eşbaşkanlık sisteminin seçim kanununa eklenmesi çıkmıştı. Eş zamanlı olarak tartışmalar da başlamıştı. Dönemin Başbakanı'nın danışmanları AKP'nin eşbaşkanlık sistemine geçmeyeceğini, CHP'liler "partileri zaten çok sesli olduğu için eşbaşkanlığa ihtiyaç duymadıklarını" söylemişlerdi. Eşbaşkanlıkta amaç, başkanlık düzeyinde bile partinin eşitliği gözettiğini göstermektir. Bunu iki erkekten yaparsan başka bir mesaj vermiş olursun, bu da eşitlik olmaz. 
 
2013'te bunları konuşurken, Van Valiliği, 2014 yılında 5393 sayılı yasa gereği "Eşbaşkanlık sistemi adı altında bir organ ve kadronun bulunmadığı, belediye başkanının belediyenin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisi olduğu, belediyeyi devlet dairelerinde temsil etme görevinin bulunduğu, eşbaşkanın yapacağı işlemlerin de usulsüz olduğu" gerekçesiyle "Belediye Eşbaşkanları Çalışma Yönetmeliği"nin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurmuştu. Danıştay 8. Dairesi, Van 3. İdare Mahkemesi'nin "Eşbaşkanlık" uygulamasıyla ilgili 20 Mart 2015'te verdiği "Yürütmenin durdurulması" kararıyla ilgili Van Büyükşehir Belediyesi'nin itirazını değerlendirdi. Danıştay, belediyenin itirazını yerinde görmeyerek, mahkemenin kararını onadı.
 
Oysaki eşbaşkanlık sisteminin fiilen hayata geçirilmesinin de ötesinde bunun yasal alt yapısının hazırlanması ve görev alanlarının erkekle eşit olacak şekilde tanımlanmasının hem siyasete hem topluma büyük katkısı olacaktır. 2019 seçimlerinde HDP'nin eşbaşkanlık sistemi, birçok kadının seçilebilecek yerlerden aday gösterilmesi, seçim sonuçlarında kadının bir nebze olsun görünür olmasına destek olacaktır.
 
Yine genel tabloya döneceğim, niyeti olan parti tüzüğüne, seçim tüzüğüne yüzde 50 cinsiyet kotasını koyar ve uygular. Sonuca bakıyoruz 8 bin 263 adaydan sadece 652'si kadın. Bu partiler arasında kadın konusunu dilinden düşürmeyen CHP de var, başkanı bir kadın olan İYİ Parti de var. Eşitlik 2019 yerel seçimlerinde de sözde kalmış, öncesinde verilen tüm sözler unutulmuştur. Oysaki seçmenin yarısı kadın. Her seçimde 1 milyon kişi hayatında ilk kez oy kullanıyor. Ve her seçim zamanı gençleşen bir seçmen profili var. Gençlerin eşitlik farkındalığı ve kriterleri mevcut sisteme de yansıyacaktır diye umut ediyorum. Bu seçimde olmaz, sonraki seçim olmaz ama bir sonrakinde belirleyici olacak kaç kadın aday var, kaç LGBTİQ aday var, eşitlik yaklaşımları nasıl, ekolojik programları ne gibi şu anda yanından geçmedikleri birçok mahalleye uğramak zorunda kalacaklar. 
 
* Yerel seçimlere giderken kadınlar birçok sorunla da mücadele ediyor. Ataerki, şiddet, sömürünün tüm biçimleri ve kutuplaşma giderek artıyor. Nasıl bir siyasi perspektifle kadınının görünürlüğü sağlanabilir?
 
Gelişmişlik düzeyine göre farklılık göstermekle birlikte dünyadaki pek çok ülkede karşılaşılan engellerler benzerlik gösteriyor. Kadınların kadınları tercih etmesi, birlikte yürümeyi, birlikte çalışmayı, birlikte üretmesi ile ancak daha görünür olabiliriz. Sadece siyasette değil, iş hayatında, sosyal hayatta kadınların dayanışma içinde olması en önemli başlık.
 
Kadın adaylara oy vermek, kadın istihdamı sağlamak, kadınların ürettiklerini almak, kadınların ürettiklerini izlemek, okumak… Her alanda olabildiğince dayanışarak ve anlayış içinde olarak, bir birimizi tüm farklılıklarımız ve renklerimizle kabullenerek… Özetle "feminist" olarak ancak bu sorunların altından kalkabiliriz.
 
Stella Ovadia'nın da dediği gibi "Feminist olmak kadınları sevmektir. Kadınları keşfetmek, ortaya çıkarmak, anlamak, tanımak. Azınlık psikolojisinden sıyrılıp ezilen bir cinse ait olmanın gerektirdiği isyan ve dayanışmayı yüklenmektir."