‘Kayıplarımızı ve Galatasaray Meydanı’nı istiyoruz’

  • 13:37 23 Mart 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri 730’ncu haftasında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın akıbetini sorarken, eylemde konuşan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, “Burada kaybedilenlerin hepsi benim çocuklarımdır. Kayıplarımızı ve Galatasaray Meydanı’nı istiyoruz” dedi.
 
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 730’uncu haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polis engeli üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Sokak, polisler tarafından her hafta olduğu gibi yine ablukaya alındı.
 
Cumartesi Anneleri, üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyerek, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kırmızı karanfiller taşıdı. Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra çok sayıda kişi de katıldı. Bu haftaki eylemde 21 Mart 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra naaşı kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın akıbeti sorularak adalet talebinde bulunuldu. İHD şubesinde eylemi camdan izleyerek dahil olan Berken Ocak ise dayısı Hasan Ocak’ın fotoğrafıyla birlikte karanfil taşıyarak izledi.
 
Eylemde haftanın açıklamasını, gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun okudu.
 
Sosyalist kimliğiyle bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak’tan 21 Mart 1995 tarihinden itibaren haber alınamadığını hatırlatan Besna, “İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan iki kişi, Hasan’ı şubede gördüklerini söyledi. İki kişi de Hasan Ocak’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde gördüklerini açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan ve kendisi de kayıp yakını olan bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin ‘Hasan Ocak getirildi’ diye aralarında konuştuklarını duyduğunu söyledi. Ocak ailesi, savcılıklara başvurarak Hasan’ın akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca, TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, savcılıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu” dedi.
 
‘Devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu var‘
 
Besna, tüm girişimler sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’in imzasını taşıyan resmi yazıda Hasan’ın gözaltında olmadığı, hiç gözaltına alınmadığı, suçlu olarak aranmadığının belirtildiği bilgisini verdi. Besna, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Resmi makamların tüm engellemelerine karşı 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği Altınşehir’de bulunan kimsesizler mezarlığında ulaştı. İşkenceyle ölümü resmi raporlara girmiş olan Hasan’ın cansız bedeni tüm resmi makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine ‘Bizde yok’ denildiği açığa çıktı. Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak ‘Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar’ dedi. Ayrıca Hacaloğlu, Devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi.”
 
‘Tüm girimler sonuçsuz kaldı’
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Hasan’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verdiğini de sözlerine ekleyen Besna, Hasan’ın ailesinin iç hukuktaki tüm girişimlerinin bugüne kadar sonuçsuz kaldığını ifade etti.
 
Yetkililer göreve çağrıldı
 
Besna son olarak, “Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığı’nı 24 yıldır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasının maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir davaya dönüştürülmesi için göreve çağırıyoruz. Kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
 
‘Davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz’
 
Okunan metin ardından konuşan Hasan’ın ailesinin avukatı Gülseren Yoleri, dava dosyasındaki 24 yıllık hukuksuzluğa dikkat çekerek, “Davanın ve mücadelenin takipçisi olmaya devam edeceğiz” diye vurguladı. Ardından konuşan Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak, “24 yıllık mücadelemizde yanımızda olan herkese teşekkür ediyoruz. Bir insanlık suçu olan gözaltında kayıplara neden olanlar barikat olanları utanmaya çağırıyorum. Bu duygunuzu yitirdiğinizde insanlığınızı yitirirsiniz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kayılarımızı istiyoruz’
 
Hasan’ın annesi Emine Ocak 24 yıldır adalet talebinde bulunduğunu söyleyerek, “Burada kaybedilenlerin hepsi benim çocuklarımdır. Kayıplarımızı ve Galatasaray Meydanı’nı istiyoruz” dedi.
 
‘Gerçek adalet sağlanmadığı için yasımız bitmiyor’
 
Son olarak konuşan Hasan’ın kardeşi Maside Ocak ise, sosyal medyada yayınladıkları Hasan’ın görüntülerini hatırlatarak şunları kaydetti: “Hasan’ın gülen yüzünü ve en kısa sürede görüşmek üzere dediklerini duymuşsunuzdur. 24 yıl sonra Hasan aranan şahıs değilken devlet yetkileri tarafından terörist ilan ediliyor ve bizimle yan uyana duranlar hakkında soruşturmalar başlatılıyor. Bu hükümet neyi tespit etmiş de bu suçlamalarda bulunuyor? Hasan bizim evimizin gül yüzlü çocuğuydu. Bizim bir mezarımız var, 58 gün sonra bulduğumuz bir mezarımız var ama o mezar sanki Hasan’ın değil gibi geliyor bize. Çünkü biz başladığımızda dedik ki, son kaybımız bulunana kadar demiştik. Diğer kayıp yakınlarımızın bir mezar yeri olmadığından ve gerçek bir adalet sağlanmadığından yasımız bitmiyor.”
 
Yapılan konuşmalar ardından eylem son buldu.