‘Zindanlardaki direniş karanlığa karşı fener’

  • 10:00 21 Ocak 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Cezaevlerinde tecride karşı sürdürülen süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemlerine ses olmak için Diyarbakır mitingine katılan kadınlar, “Zindanlardaki direniş biz dışarıdakiler için karanlığa karşı fener niteliğindedir” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 75’inci gününde. Leyla'nın ardından aynı taleple 16 Aralık'ta 8 ayrı cezaevinde 32 tutsak, 17 Aralık'ta 4 farklı cezaevinde 13 tutsak, 20 Aralık'ta bir cezaevinde 4 tutsak, 26 Aralık'ta 16 cezaevinde 66 tutsak, 28 Aralık'ta 1 cezaevinde 1 tutsak, 5 Ocak'ta 25 farklı cezaevinde 105 tutsak, 6 Ocak'ta 1 cezaevinde 5 tutsak, 8 Ocak'ta 3 cezaevinde 10 ve 16 Ocak'ta 1 cezaevinde 2 tutsak süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladı. 
 
Cezaevlerine ses olmak amacıyla Diyarbakır’da 19 Ocak günü düzenlenen bölge mitingine katılan kadınlar, tutsakların ve Leyla’nın talebinin Kürt halkının talebi olduğunu vurguladı. 
 
‘Ağırlaştırılmış tecrit koşulları devam ediyor’
 
Ağırlaştırılmış tecrit koşullarının hala devam ettiğine dikkat çeken HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Abdullah Öcalan’ın 11 Eylül 2016 tarihinden bu yana ilk kez 12 Ocak’ta kardeşi Mehmet Öcalan ile görüştüğünü hatırlattı. Görüşmeler için geçtiğimiz günlerde yapılan başvurunun yeniden reddedildiğini aktaran Ayşe, tecrit koşullarının ancak tutsakların tüm hukuki  imkanlardan yararlanabileceği koşulların sağlanması halinde sonlandırılabileceğini vurguladı. Ayşe, Abdullah Öcalan üzerindeki politikaların ise tecridin hala devam ettiğinin en net göstergesi olduğunun altını çizdi. 
 
‘Dünya devletleri tecrit suçundan yargılanacak’
 
Tecridin İmralı sınırlarını aştığını ve halklar üzerindeki etkisini sürdürmeye devam ettiğini kaydeden Ayşe, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde sürdürülen politikaların da söz konusu tecritten ayrı ele alınamayacağını belirtti. Tecridin bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Ayşe, bu suçta ise tüm dünya devletlerinin payının olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’a yönelik 1998 yılında devreye konulan uluslararası komplonun bugünkü tecrit politikalarından ayrı ele alınamayacağını da sözlerine ekleyen Ayşe, devletlerin Kürtler üzerindeki söz konusu politikalarının ise halklar tarafından  ayyuka çıkarıldığını ve devletlerin halklar karşısında bu suçtan yargılanacaklarına dikkat çekti.
 
‘Leyla Güven’in sağlık durumu endişe verici boyutlara ulaştı’
 
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 75’inci gününde olan Leyla Güven’in sağlık durumuna da işaret eden Ayşe, sağlık durumundan kaynaklı avukatların uzun süredir kendisi ile görüş sağlayamadıklarını aktardı. Leyla Güven’in sağlık durumunun endişe verici boyutlara ulaştığını vurgulayan Ayşe, “Leyla Güven’in sağlık durumu kritik bir aşamaya ulaşmıştır. Tek başına görüşe çıkmaya zorlandığını, görüşe çıkabilmek için desteğe ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. Yine kendisinde ciddi baş dönmeleri, sıvı tüketiminde zorlanma, tansiyon sorunları, vücut sıcaklığında yükselmeler ve uyku sorunları gibi çeşitli sorunlar baş göstermiştir. Tüm bu sorunlar arasında en endişe uyandıranı ise Leyla Güven’in sıvı tüketiminde yaşadığı sorunlar. Bu sorun aslında Leyla Güven’in sağlık sorunun kritik boyutlara ulaştığını gösteriyor” diye belirtti. 
 
‘Cezaevinden halkın sesi olmayı başardılar’
 
İstanbul’dan Diyarbakır’daki mitinge katılan Meral Balter de, İstanbul’dan Diyarbakır’a ses olmak için geldiğini belirtti. Kadın temsilcilerin rehin tutuldukları cezaevlerinde dahi halkın sesi olmayı başardıklarının altını çizen Meral, böylesi bir sese ses olabilmenin büyük heyecanı içinde olduğunu sözlerine ekledi.
 
‘Leyla’nın başlattığı direniş karanlığa fener tutmuştur’
 
Meral, şöyle devam etti: “Başta Leyla Güven olmak üzere Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncer olmak üzere ismini sayamayacağım yüzlere kadının savaşa karşı bedenlerini ölüme yatırma iradelerine sonsuz desteklerimi iletmek istiyorum. Zindanlardaki direniş biz dışarıdakiler için karanlığa karşı fener niteliğindedir. Tecrit koşulları nedeniyle halklar üzerinde uygulanan baskılara karşı bedenlerini ölüme yatıran direnişçi yoldaşlarımızın eylemselliği günümüz için büyük bir anlam taşıyor. Söz konusu baskılardan en çok etkilenenler muhakkak ki kadınlardır. Bu anlamda Leyla Güven’in başlattığı bu eylem tüm dünya kadınlarına büyük bir ses getirmiş ve destek bulmuştur.”