Objektiflerini Efrîn'in hakikatine çeviren kadın gazeteciler: O günler unutulmazdı

  • 11:45 20 Ocak 2019
  • Güncel
Sozda Oremar
 
ŞEHBA-TSK ve ona bağlı grupların Efrîn'e yönelik operasyonunu takip eden kadın gazeteciler, tanıklık ettikleri saldırıları ve buna karşı halkın ortaya koyduğu direnişi unutamadıklarını belirtti. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ona bağlı grupların Efrîn'e yönelik operasyonu 1 yılını geride bıraktı. Saldırıları yerinde takip eden ve objektiflerini hakikate çeviren gazeteciler, Efrîn'de 20 Ocak'tan sonra sürre gelen saldırıları ve halkın buna karşı duruşunu ajansımıza anlattı.  
 
Ronahi Tv muhabiri Mizgin Gorsê, çoğu kez "Efrîn direnişin mekanıdır" söylemini duyduklarını ve bu söylemin Efrîn'e gittikten sonra ne kadar doğru olduğuna şahitlik ettiğini belirtti. Efrîn'in isminin hakkını verdiğini söyleyen Mizgin, "TSK ve ÖSO gruplarının saldırıları başladığında tüm halkta aslında bir şaşkınlık hakimdi. Nasıl oluyor da bütün dünya kendi halinde olan küçük bir kente saldırabilir şaşkınlığıydı bu. Daha sonra Efrîn halkı ortaya koyduğu direniş ile tüm dünyayı etkisi altına aldı. 3 günde işgal edilecek denilen kent 58 gün boyunca halkın direnişine şahitlik etti" şeklinde konuştu.  
 
'Yaşananları anlatmaya kelimeler yetersiz kalır'
 
Efrîn'deki halk direnişine kadınların öncülük ettiğini ifade eden Mizgin, "Kadınlar Efrîn'de Kürt halkının tarihini yeniden canlandırdı. Kadınlar her adımda hazırlardı, mevzilerde mücadele eden evlatlarını bir an olsun yalnız bırakmadı. Kadınların hepsi örgütlüydü. Ve topraklarına yapılan saldırıya karşı adeta kalkan olmuşlardı. Aslında o dönemde Efrîn'de yaşananları anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor. Kadınlar mücadelesi hiçbir gün kırılmadı aksine saldırılar şiddetlendikçe kadınların öfkesi daha da büyüyordu. Aslında işgal için gelenler kadının iradesi ve gücü altında ezildi demek çok doğru olacak. " 
 
'Efrîn kadınların sloganları ile yankılanıyordu'
 
Kadınların her gün çocuklarını toprağa gömmelerine rağmen dimdik ayakta durduklarını söyleyen Mizgin, halkın direniş kararı verdiğini ve bu yüzden asla geri adım atılmadığını sözlerine ekledi. Mizgin, "Efrîn kadınların 'çocuklarımız olmadan yaşayabilir ama onurumuz olmadan yaşayamayız' sesi ile yankılanıyordu. Kadınların sloganları ve zılgıtları ile Efrîn adeta sallanıyordu. Kadınlar seferberlik ruhu ile çalışıyordu. Bir yandan yemek yapıyor, bir yandan mevzide olan çocuklarının yanına gidiyordu. Kadınlar 8 Mart'ı bombaların altında kutladı. Ve kadınlar tarih yazdı o gün. Efrîn bir kez daha kadının rengine büründü" dedi.  
 
'Adım adım direnişi takip etmek istedik'
 
Bir kadın gazeteci olarak Efrîn'e hakikatin gözü olarak gittiğini dile getiren Mizgin, Efrîn'de halkın direnişine birebir tanıklık ettiğini vurguladı. Mizgin devamında şunları söyledi: "Bir gazeteci olarak adım adım bu direnişi takip etmek istedim. Halk ve onlar için canını veren evlatları bir olmuştu. Biz bunu kendi gözlerimiz ile gördük. Sözler ile aslında anlatılamıyor aralarında oluşan o bağın. Şuanda Şehba'da da görüyoruz. Halkın umudu onları sürekli ayakta tutuyor."   
 
'Saldırıları tüm çıplaklığı ile kamuoyuna yansıtmak istedik'
 
Hawar Haber Ajansı (ANHA) muhabiri Şervîn Mistefa da Efrîn'de halkın direnişini takip etmenin kendileri için büyük bir şans olduğunu söyledi. Şervin, "Efrîn'e yapılan saldırı sıradan bir saldırı değildi. Savaş uçakları ile saldırı gerçekleşiyordu. Bizde yapılan saldırıyı tüm çıplaklığı ile kamuoyuna yansıtmayı amaç edindik. Her kesin Efrîn'de ne olup bittiğinden haberdar olmasını istedik. Fakat tüm dünya sağır ve dilsizi oynadı bu saldırılar karşısında. Efrîn zeytinleri ve doğası ile oldukça dikkat çekiyordu fakat yapılan saldırılar ile Efrîn'e cehennemi yaşattılar. Bu saldırılar karşısında halkın direnişi de görülmeye değerdi. Halk kendi değerlerine çok bağlıydı. Halkın toprağına olan bağlılık gerçeğini bizler de gördük" diye belirtti.    
 
'Halk göç etmeye mecbur kaldı'
 
Halkın saldırılara direniş ile cevap olduğunu dile getiren Şervin, topraklarının savunmasında yer alan savaşçıların tamamının halkın çocukları olduğunun altını çizdi. Halkın son ana kadar da topraklarını savunmada ısrarcı olduğunu ifade eden Şervin, "Efrîn'de özellikle çocuklar hedef alındı. 12 büyük saldırı oldu. Ve bu saldırıların çoğunda çocuklar katledildi. Ve halk bir yerden sonra mecbur kaldı Şehba'ya gitmeye" dedi.  
 
'Bir Efrînli olarak gazeteci kimliğimle saldırıları takip etmek oldukça zordu'
 
Yine başka bir Ronahî Tv muhabiri Zeynep Berakati de Efrîn'in halkların kardeşçe yaşayabildiği bir kent olduğunun altını çizdi. Yapılan saldırıların asıl amacının halkın bu birlikteliğine olduğunu kaydeden Zeynep, "20 Ocak günü başlayan saldırılarda halkın hedef alındığı çok açıkça belli oldu. Saat 16.00'da saldırılar başladı ve bu saldırılar çok ağırdı. Birçok savaş tekniği kullanıldı saldırılar sırasında. O gün bizim için unutulmazdı. Benim için ise ayrı bir anlamı vardı. Ben bir Efrînliyim ve o gün saldırıları bir gazeteci olarak takip ettim. Bu benim için oldukça zordu" şeklinde konuştu.  
 
'Tanıklık ettiğim o anı unutmayacağım'
 
Zeynep saldırılar sırasında şahit olduğu bir anısını şöyle anlattı: "Mahmudiye mahallesinde haber takibi ederken birden bir kadının çığlığını duyduk. Ne olduğunu anlayamadık. Kadına doğru yöneldiğimizde ise kadın '3 saattir çocuğumun kopan kafasını arıyorum bulamıyorum' diyerek feryat figan ediyordu. Hayatım boyunca o tanıklık ettiğim anı unutmayacağım."