Pervin Buldan: Tecrit kendine 'insanım' diyen herkesin sorunu olmalıdır

  • 14:50 19 Ocak 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Yüzbinlere seslenen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bu meydandan Ankara'ya bu mesajı veriyoruz; Leyla Güven'in direnişi onurlu, halkların kardeşliğinin direnişidir. Tecrit sadece bizi, Kürtleri ilgilendiren bir mesele halinden çıkmalıdır. Türkiye halkları ve toplumunun, kendisine insanım diyen herkesin sorunu olmalıdır" dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP), PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılmsı için ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı öncülüğünde tecridin kaldırılması talebiyle cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemlerine destek vermek amacıyla "Demokrasi, özgürlük ve adalet" şiarıyla Diyarbakır'ın İstasyon Meydanı'nda düzenlenen miting konuşmalarla devam ediyor.  
 
Berdan'ın ardından DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan ise şunları ifade etti:
 
"Yükümüz çok ağır, Kürtlere kendini yönetme imkanı tanımamak için tüm kirli politikalar uygulanıyor. Ama şu nettir; Kürtler kimseden icazet alarak, bu mücadeleyi başlatmadı, Kimsenin baskısıyla mücadeleyi bırakmayacaktır. Sözümüz AKP'ye değil, halkımızadır. Bu süreci atlatmak için mücadelemizi büyütmemiz gerekiyor. Bu yükü cezaevindeki arkadaşlarımıza bırakmayalım. Tüm halkımız her alanda açlık grevi eylemcilerinin sesini dünyaya duyurmalıdır. Mutlaka zaferi elde edeceğiz. Bu topraklara halka barışı getireceğiz."
 
Son olarak söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan şöyle konuştu: 
 
"Amed'ten, Botan'dan, Serhat'tan bu meydana gelen, bu meydanda tepkilerini ortaya koymak için bu alana gelen, sevgili Leyla Güven'e selam göndermek için bu alanda toplanan herkese binlerce kez teşekkür ediyorum. Bir kez daha tarihi bir sorumluluğu ortaya koydunuz. Bir kez daha tarihsel olarak, dönemsel olarak, içinde yaşadığımız sorunları, sıkıntıları, ortaya koymak için bu meydana geldiniz. Bizlerle birlikte oldunuz. Bu meydan binlerce kez, 8 Mart'larda, Newroz'larda, buraya toplanan insanlarla birlikte halaylar ve zılgıtlar çekmiş, Ankara'ya güçlü mesajlar göndermiştir.
 
'Hiç kimse bizleri inkar edemez'
 
Burada bir kez daha kardeşlik, özgürlük, demokrasi için binlerle buraya toplandıysak, Ankara'nın bu mesajı iyi okuması gerekiyor. Bugün yaşadığımız tecrit başta olmak üzere, adaletsizliklerin son bulması için bu ülkenin toplumsal barışı, özgürlüğü ve kardeşliği için bir araya gelmiş olan binler, bir kez daha gösterdi ki; hiç kimse bizlerin haklı ve onurlu mücadelesini yok sayamaz, görmezden gelemez, inkar edemez.
 
'Sloganlarımız ve zılgıtlarımız cezaevine ulaştı'
 
Yoldan gelirken Diyarbakır Cezaevi'nin önünden geçtik. Sevgili Leyla Güven'e anonslarımızla birlikte merhaba dedik. Eminiz ki sesimizi, zılgıtları ve alkışları duyuyorlar. Sevgili Leyla Güven'in açlık grevinin 73 gününde bu meydanda bir kez daha selamlarımızı gönderiyoruz. Onun talebi milyonların talebidir, bu ülkenin halklarının talebidir, Kürt halkının, kadınların, gençlerin talebidir. Leyla Güven sıradan bir tutuklu değildir. Leyla Güven DTK'nin eşbaşkanıdır, Kadındır, Hakkari halkının seçilmiş temsilcisidir, parlamentonun tutuklu tek milletvekilidir. Başlatmış olduğu açlık grevi de öyle duyulmadan, sessizce, kulak tıkayarak görmezden gelinecek bir eylem değildir.
 
'Tutsaklar siyasi iradeye mesaj veriyor'
 
Tecridin bir insanlık suçu olduğunu her zaman söyledik. Yıllardır Sayın Öcalan üzerinde başlatılan ve bugünde devam eden mutlak tecride karşı cezaevlerinde 239 insan bedenini açlığa yatırmıştır. Selma Irmak, Sebahat Tuncel, Strazbourg'ta eski milletvekilimiz Dilek Öcalan, Hewler'de HDP'li yoldaşımız, Türkiye'nin birçok cezaevinde insanlar bedenini açlık grevine yatırdılar. Açlık grevi ile birlikte Ankara'ya, siyasi iradeye 'tecridi kabul etmiyoruz, biran önce kaldırılmalıdır' mesajı veriyorlar.
 
'Sayın Öcalan'la görüşme yapıldığı süreçte kan dökülmedi'
 
Sevgili halkımız, İmralı Cezaevi başından beri, 20 yıldır tecritle karşı karşıyadır. Zaman zaman, İmralı Adası'na gidiş gelişler olsa da, 20 yıldır devam eden ve Sayın Öcalan'ı izole etmeye çalışan, sesinin, düşüncelerinin halkla paylaşılmasına izin vermeyen bir tecrittir. 2011 ve 2015 yılları arasında İmralı Adası'ndaki müzakere görüşmeleri bir kez daha göstermiştir ki; Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldığı zaman, ülkede her bir insan geleceğe güvenle bakıyordu. Bu ülkede o dönemler kimsenin canı yanmıyordu, kimse yaşamını yitirmiyordu, kimsenin kapısına cenazeler gitmiyordu. Annelerimiz ağlamıyordu, gençlerimiz toprağın altına düşmüyordu. Bunların tümü Sayın Öcalan'ın başlatmış olduğu ve bizimle yürütmüş olduğu müzakere ile sağlandı.
 
 '7 Haziran'dan sonra saldırılar başladı'
 
Ne zaman ki kapılar kapandı ve kimseye ses gitmedi, Sayı Öcalan tecritle karşı karşıya kaldı, ülkede her türlü kriz ve kaos yaşandı. Ülkenin birer yurttaşı ve vatandaşı olarak, ülkenin çatışmalı süreçlerle karşılaşmaması, toplumsal barışın ülkeye hakim olması için çaba sarf ettik. 7 Haziran'dan sonra Kürtlere, HDP'ye, bu ülkenin muhalif kesimlerine, aydınlarına, yazarlarına, saldırılar gerçekleşti. İnsanlar konuştukları için cezaevine gönderildi. HDP'den binlerce insanın cezaevinde olduğu, sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın cezaevinde olduğu, kentin seçilmişleri olan Gültan Kışanak'ın cezaevinde olduğu bir dönemde, tecridin mutlak bir yönetim olduğu bir dönemde, buradan demokrasi, barış, kardeşlik ve adalet temennilerimizi ifade etmek isteriz.
 
'Görüşme sadece aile görüşüdür'
 
Sevgili Leyla Güven'in 73 gündür süren açlık grevinin artık sonlanması için tecridin bir an önce kaldırılması gerekir. Geçen hafta Mehmet Öcalan'ın İmralı cezaevine gitmesi önemlidir. Bu aile görüşüdür, bununla tecrit ortadan kalkmamıştır. Zaman kaybetmeden, geç olmadan, avukat ve aile görüşmelerinin bir takvime bağlanması ve sağlanması gerekiyor. Bir kez daha bu meydandan Ankara'ya bu mesajı veriyoruz; Leyla Güven'in direnişi onurlu, halkların kardeşliğinin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün ve kardeşliğin direnişidir.
 
'Tecrit sadece Kürtleri ilgilendiren mesele olma halinden çıkarılmalıdır'
 
Tecrit sadece bizi, Kürtleri ilgilendiren bir mesele halinden çıkmalıdır. Türkiye halkları ve toplumunun, kendisine insanım diyen herkesin sorunu olmalıdır. Yaşananlar sadece Kürtleri ilgilendirmeyecek, bir bütün olarak Türkiye halklarını ilgilendirecek. Ülkede aydınlara, sanatçılara, barış yanlılarına, toplumsal kesimlere buradan seslenmek istiyorum; söyleyecek bir sözünü mutlaka olmalıdır Çok geç kalmadan, cezaevlerinde olumsuz bir durum yaşanmadan tecridin kalkması için omuz omuza vermenin gerektiği yeni bir sürece girdik.
 
 'AKP'nin olumsuz tutumundan herkes rahatsızdır'
 
 Ülkeyi yönetenler, halkların bu talebini dinlerse, demokratikleşmenin önünü açacaktır. Ülkede yaşayan her bir yurttaşımız, bugün AKP hükümetinin olumsuz tutumundan rahatsızdır. Herkesi yok sayan, inkar eden, her ağzını açanı cezaevine gönderen bir anlayışı asla kabul etmediğimizi ifade etmek istiyoruz. Bunun için Leyla'nın sesine ses olmak zorundayız, direnişine güç vermek zorundayız, çığlığını duymak zorundayız. Leyla'nın şahsında tüm arkadaşlarımızın çığlının duymak zorundayız. Bu sorun insanlık sorunudur. Hepimizin düşünmesi ve çare bulması gereken bir sorun haline gelmişse, Leyla Güven arkadaşımıza kulak verilmelidir.
 
'Tecridi Türkiye halkları birlikte kıracaktır'
 
Tecridi Türkiye halkları birlikte kaldıracaktır. Bunu başarmak bizlerin elindedir. Ya başaracağız, ya başaracağız. Ya kazanacağız, ya kazanacağız. Ama mutlaka kazanacağız. HDP adına bir kez daha bugün buraya ülkenin dört bir yanından gelen halkımıza bir kez daha teşekkür ederim. Her yerde tecridi gündem yapın, kaldırılması için duyarlılık sağlayın. Leyla'nın sesine ses verilmezse, daha karanlık günler bizi bekleyecektir. Cezaevindeki yoldaşlarımıza, Leyla Güven'e, Sebahat Tuncel'e, Dilek Öcalan'a selamlarımızı gönderiyorum. Rehin tutulan siyasetçilere, Selahattin Demirtaş'a, Figen Yüksekdağ'a, Gültan Kışanak'a sevgilerimi gönderiyorum. Bu gemi mutlaka limana ulaşacaktır."
 
Konuşmanın ardından belediye eşbaşkan adayları sahneye çıkıp yüzbinleri selamlayarak, tecride ilişkin kısa değerlendirmelerde bulundu. 
 
Miting sloganlar eşliğinde sona erdi.