
Cumartesi Anneleri eyleminden yüzleşme çağrısı
- 13:42 19 Ocak 2019
- Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 721’inci haftasında 1996 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen iş insanı Abdullah Canan için adalet talebinde bulundu. Eylemde konuşan Abdullah’ın oğlu Tayyip Canan, “Dünyadaki en kötü unvan katil olmak. Gelin yüzleşelim” dedi.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 721'inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta bir araya gelen Cumartesi Anneleri, polislerin engellemesine rağmen açıklama gerçekleştirdi. Eylemde, üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyen Cumartesi Anneleri, kayıpların fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilleri Züleyha Gülüm, Hüda Kaya ve Oya Ersoy ile çok sayıda Cumartesi insanı da eyleme destek verdi. Cumartesi Anneleri adına açıklamayı Maside Ocak yaptı.
‘Taleplerimiz ancak biz ısrar edersek karşılık bulacak’
Açıklamada gerçek bir yargı, adalet ve demokrasi talep ettiklerini söyleyen Maside, 22 haftadır buluşmalarını hukuka, Anayasa’ya aykırı bir biçimde polis ablukası altında gerçekleştirdiklerinin altını çizdi. Maside, "Soruşturma ve yargılama görevlerini evrensel düzeyde kabul gören hakim ve savcılar istiyoruz. Hukukun üstünlüğünü sağlayarak hak ve özgürlüklerimizi güvence altına alacak mahkemeler istiyoruz. Gerçek hakim ve savcılar, yargı, adalet talep ediyoruz. Taleplerimizde ısrarcıyız. Biliyoruz ki taleplerimiz ancak biz ısrar edersek karşılık bulacak" diye konuştu.
'Gözaltına alındı işkence edilmiş halde bulundu'
Bu haftaki eylemde 1996 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen iş insanı Abdullah Canan için adalet talebinde bulunuldu. Abdullah Canan dosyasını paylaşan Maside şunları aktardı: "43 yaşındaki Abdullah Canan, Yüksekova'da yaşayan bir iş insanıydı. 17 Ocak 1996 sabahı otomobiliyle Hakkâri'ye gitmek üzere evinden ayrıldı. Yüksekova-Van karayolunda askerler tarafından yapılan kontrol sırasında otomobili durdurularak gözaltına alındı ve Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürüldü. Ailesinin yerel ve ulusal makamlara yaptığı tüm başvurular reddedildi. Ailesi, her yerde onu ararken 21 Şubat 1996 tarihinde, ağır işkence görmüş cansız bedeni elleri, ayakları ve ağzı bağlı bir şekilde saklandığı menfezde köylüler tarafından bulundu."
'23 yıllık cezasızlık son bulmalı'
Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran ailenin Abdullah'ın, liderliğini Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul'un yaptığı Yüksekova Çetesi tarafından katledildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu ifade eden Maside, gözaltına alındığı günden bugüne kadar inkâr edilen Abdullah Canan davasında iç hukukta tanıklara ve askeri personelin itiraflarına rağmen yargılanan sanıkların beraat ettiğini belirtti. Macide, "İç hukuktan sonuç alamayan aile davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. AİHM ise; "Abdullah Canan'ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır." tespitinde bulundu ve oy birliğiyle Türkiye'yi mahkum etti. 23 yıldır söyledik söylemeye de devam edeceğiz. Abdullah Canan'ı gözaltına alanlar, işkence ile sorgulayanlar, katledenler ve bedenini kaybetmek isteyenler bellidir. Abdullah Canan davasında 23 yıllık cezasızlık son bulmalı onu katledenler üzerindeki koruma kalkanı kaldırılmalı ve yeniden yargılanarak cezalandırılmalı" diye belirtti.
‘Emin olsunlar ki bizler yine vazgeçmeyeceğiz’
Maside'nin ardından gözaltında kaybedilen Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan söz alarak, bu ülkede hak, hukuk ve adalet mücadelelerinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerini söyleyerek, "Babamı öldürdüler, beni de öldürebilirler. Emin olsunlar ki bizler yine vazgeçmeyeceğiz, çocuklarımız vazgeçmeyecek. Galatasaray Meydanı'ndan bizi buraya sıkıştırdılar. Burayı da kapatabilirsiniz. Yüreğimizdeki acıları kapatamazsınız. Hak ve hukuk mücadelemizden vaz mı geçireceksiniz, geçiremezsiniz. Bu böyle biline. Babamı katleden katiller eğer yerel mahkemenin vermiş olduğu beraat kararına dayanıp biz katil değiliz diyorlarsa ben buradan sesleniyorum; Katilsiniz! Katil değilseniz yürekliyseniz Cumhuriyet Savcılıkları’nda kapılar açık ben size katilsiniz diyorum gelin savcılıklarda yüzleşelim. Şu meydandan bağırıyorum katil Binbaşı Mehmet emin Yurdakul, katil Yüzbaşı Nihat Yiğiter, katil itirafçı Kahraman Bilgiç ve yandaşları emin olun bu hesap günü gelecek yargı önünde hesap vereceksiniz. Bunu unutmayın" dedi.
Konuşmaların ardından eylem sona erdi.