Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi: Yarın çok geç olabilir

  • 12:00 17 Ocak 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, AİHM ve CPT'nin acil bir şekilde AKP hükümeti nezdinde girişimlerde bulunması gerektiği uyarısında bulundu. Kamuoyuna çağrıda bulunan Bedran, "Yarın çok geç olabilir. Halklarımızın ve insanlığın geleceği uğruna bedenini ölüme yatıran Leyla Güven ve diğer açlık grevi eylemcilerinin sesine ses vermeye çağırıyoruz" dedi. 
 
Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in 71 gündür, birçok cezaevinde en az 300 tutsak ile birlikte Hewler, Galler ve Strasbourg'ta sürdürülen süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemlerine ilişkin, DTK merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
 
'En az 300 kişi açlık grevinde'
 
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Leyla Güven'in açlık grevi eyleminin 71'inci gününe girdiğini hatırlatarak, cezaevlerinde, Hewler, Galler ve Strasbourg'ta en az 300 kişinin açlık grevi eyleminde olduğunu belirtti. Leyla'nın sürdürdüğü eylemin kritik eşik sınırını aştığını ve Leyla'nın hayati risk ile karşı karşıya geldiğini ifade eden Berdan, "Leyla Güven, başlattığı açlık grevi eylemi ile devlete, AKP hükümetine seslendiği, çağrıda bulunduğu kadar; ulusal ve uluslararası toplumun vicdanına da seslenmiş, çağrıda bulunmuştur" dedi.
 
 'Kürt varlığını inkar etmektir'
 
Devlet olgusunun evrensel hukuk ve insan hakları beyannamelerini esas alması gerektiğinin altını çizen Berdan, Abdullah Öcalan'a karşı yirmi yıldır uygulanan, 2015 yılı başlarından itibaren de kesintisiz bir biçimde derinleştirilen mutlak tecrit uygulamasının, 12 Eylül cuntasının hazırladığı gerici, anti-demokratik 1982 Anayasası'nda bile yasal ve hukuki bir karşılığı olmadığını vurguladı. Berdan, "Anayasa ve yasaların öngörmediği, izin vermediği uygulamaları devlet gücünü arkasına alarak gerçekleştirmeye çalışmak gerçek anlamda bir zorbalık ve faşizmdir. Sayın Öcalan'a karşı uygulanan mutlak tecrit uygulaması, Kürt düşmanlığının, Kürt varlığını inkar etmenin ve tarihsel yok etme zihniyetinin en keskinleşmiş ve derinleştirilmiş stratejik halidir" ifadelerini kullandı.
 
'Geleceğimizi karartanlara karşı dik duracağız'
 
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin Kürt halkına yönelik olduğuna işaret eden Berdan, Leyla'nın açlık grevi eyleminin düşmanlığı, zulmü yok etmek, halkların ve insanlığın vicdanının sesi olabilmek için gerçekleştiğini belirtti. Berdan, "Bilinmelidir ki; bu çığlığa kulaklarını tıkayanlar ve görmezden gelenler, gerçek manada bir insanlık suçu olan bu suça ve yarın yaşanabilecek olası can kayıplarına ve de bunun yaratacağı siyasal ve toplumsal sonuçlara objektif anlamda ortak olmaktadırlar. Demokratik değerleri savunduğunu iddia eden siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, aydınların, hukuk çevrelerinin ve toplumsal vicdanla özdeşleşen bilim insanlarının varlık sebebi, hiç şüphesizdir ki, devletin ya da hükümetin yaptığı yasa dışılıklara, anti-demokratik uygulamalara, halklarımızı birbirine düşman ettirmeyi amaçlayan politikalara karşı dik durmak ve ses çıkartmaktır" dedi.
 
'AİHM ve CPT faşizm uygulamalarına meşruiyet kazandırıyor' 
 
Tecridin ve Kürt düşmanlığının Türkiye halklarının geleceğine, demokrasisine ve birliğe yönelik olduğu değerlendirmesinde bulunan Berdan şunları söyledi:
 
"Aynı zamanda, kuruluş amaçları ve varlık sebepleri, evrensel insan haklarını ve hukuk ilkelerini gözetmek, adaletsizlikleri ortadan kaldırmak olan AİHM, CPT gibi uluslararası kurumların bütün bu gelişmelere kulaklarını tıkamaları, verdikleri kararlarla adeta Türkiye'deki faşizm uygulamalarına meşruiyet  kazandırmaları  son derece trajik, içler acısı bir duruma düştüklerinin somut göstergesidir. Yine buradan ilan ediyoruz ki; bu kurumlar gerek mutlak tecrit, gerekse de mutlak tecrit uygulamasını kaldırmak için bedenlerini açlığa yatıranların yaşayabilecekleri her türlü olumsuz  sonuçlarından, AKP-MHP faşist ittifakı kadar sorumlu olacaklardır."
 
'AİHM ve CPT bu çığlığı duymalıdır' 
 
AİHM, CPT, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler, Avrupa insan hakları ve hukuk kurumlarına seslenen Berdan, AKP-MHP ittifakının siyasal ve toplumsal sonuçlarının son derece yıkıcılığına karşı greve başlayan Leyla'nın ve tutsakların çığlığını duyması gerektiğini vurguladı. Uluslararası kurumların acil bir biçimde AKP hükümeti nezdinde girişimlerde bulunması gerektiğinin altını çizen Berdan, AKP hükümetini, bir akıl tutulması olan Kürt düşmanlığından vazgeçmeye,  Leyla ve diğer açlık grevi eylemcilerinin taleplerine kulak vermeye davet etti.
 
 'İnsanlığı aydınlığa kaldırmanın tam vaktidir'
 
"Yarın çok geç olabilir" diyerek kamuoyuna çağrıda bulunan Berdan, "Bu nedenle, başta halkımız, ayrımsız Kürdistani ve Türkiyeli bütün demokratik siyasi partileri çok acil olarak; halklarımızın ve insanlığın geleceği uğruna bedenini ölüme yatıran Leyla Güven ve diğer açlık grevi eylemcilerinin sesine ses vermeye, taleplerine sahip çıkmaya ve onlarla dayanışmaya çağırıyoruz. Susmak ve sessiz kalmak, telafisi mümkün olmayan ölümlere ve acı sonuçlara açık davetiye çıkartmaktır. İçinden geçtiğimiz sürecin son derece tarihi bir süreç olduğunun farkında ve bilincinde olarak vicdanımızı ve insanlığımızı ayağa kaldırmanın tam vaktidir" diye konuştu. 
 
Mitinge çağrı
 
Son olarak HDP'nin tecride ve açlık grevi eylemlerine dikkat çekmek amacıyla 19 Ocak'ta Diyarbakır'ın İstasyon Meydanı'nda düzenleyeceği mitinge katılım çağrısında bulunan Berdan, "Herkes Leyla Güven ve bütün arkadaşlarımızın sesine ses katmalıdır" dedi.