Efrîn Kantonu Eşbaşkanı: Efrîn uluslararası siyasete kurban edildi

  • 09:39 17 Ocak 2019
  • Güncel
Sozda Oremar
 
ŞEHBA - Efrîn saldırılarının 1'inci yıl dönümünü değerlendiren Efrîn Kantonu Eşbaşkanı Şiraz Hemo, uluslararası ittifak ve pazarlık sonucu Efrîn’in işgal edildiğini belirterek, “Doğu Guta için çözüm aranıyordu ve buradaki çeteleri bir tarafa yerleştirmek istediler. Bunun için de Efrîni seçtiler. Çünkü Efrîn’in kendi kendini yöneten bir sistemi vardı ve buna tahammül edilmedi” dedi. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ona bağlı grupların 20 Ocak 2018'de Efrîn'e yönelik başlattığı ve 2 ayı aşkın süre devam eden operasyonun üzerinden 1 yıl geçti. Efrîn Sağlık Meclisi'nin verilerine göre, operasyon süresince 257 sivil katledildi, 742 sivil yaralandı. Yaşamını yitiren sivillerden 37'sinin kadın, 45'inin ise çocuk olduğu tespit edildi. Canları pahasına topraklarına sahip çıkan Efrînliler, 58 günlük direnişleri ile tarihe adeta bir not düştü. Ancak uluslararası kamuoyunun sessizliği nedeniyle şiddetlenen saldırılar nedeniyle halk, Şehba Bölgesi’ne göç etmek zorunda kaldı. 
 
Türkiye Hükümeti’nin "halkı refaha kavuşturma" olarak nitelendirdiği operasyonu Efrînliler "işgal" olarak nitelendirdi. Uluslararası güçlerin Efrîn operasyonuna karşı büründüğü sessizlik ise yapılan gizli anlaşmalara işaret etti. Efrîn Kantonu Eşbaşkanı Şiraz Hemo, ajansımıza saldırıların arka planını ve uluslararası ortaklıkları değerlendirdi.  
 
'Efrîn katliam siyasetinin kurbanı oldu'
 
Ortadoğu'da son yıllarda yaşananlarda Suriye'nin, krizin merkezi haline getirildiğini belirten Şiraz, uluslararası güçlerin de buraya çıkar temelli yaklaştığını ve var olan krizi daha da derinleştirdiğini dile getirdi. Şiraz, "Her devlet kendi çıkarı temelinde gücünü yerleştirdi ve ne kadar güç yerleştirildiyse o kadar kriz büyüdü. Tüm soykırım, katliam, yok etme siyasetin kurbanı Efrîn oldu" dedi.  
 
‘Suriye toprakları Rusya ve Amerika arasında paylaşıldı’
 
Suriye'de en fazla söz sahibi olmak isteyen devletin Rusya olduğunun altını çizen Şiraz, Rusya ve Amerika'nın kendi aralarında Suriye topraklarını paylaştıklarına işaret etti. Şiraz, "Fırat'ın doğusu ve batısı da pazarlık konusu oldu. Bu iki güç arasında pazarlandı ve bu pazarlamada pratikte göründü. Suriye genelinde yaşanılan savaş gittikçe derinleşti. Buna karşılık sözde çözüm için gelen güçler savaşı daha da derinleştirdiler. Bazı yerler için farklı yöntemler izlendi 'çözüm' denildi. Bazı yerlerde ise savaşı en hat sayfaya çıkartılar" diye konuştu.  
 
'Doğu Guta'nın bedelini Efrîn ödedi’ 
 
Suriye Rejimi’nin de coğrafyadaki varlığını ve iktidarını koruma peşinde olduğunu kaydeden Şiraz, Doğu Guta için çözüm arandığını ve bunun bedelinin ise Efrîn olduğunu dile getirdi. Şiraz, şöyle devam etti: "Guta'daki çeteleri bir tarafa yerleştirmek istediler. Bunun için de Efrîni seçtiler. Zaten Türk Devleti hiçbir zaman Kürt kazanımlarını kabullenmemişti. Bu da bir gerçek yani demokratik özgür yaşam projelerini kabullenmekte oldukça zorlanıyor. Bu yüzden her şeyi yapmaya hazır. Kürtlerin kültürel, coğrafik, özerklik ve demokratik haklarını tanımıyor. İttifak sonucu Efrîn işgal edildi. İdlib'te savaşın durdurulması ve tüm çetelerin Efrîn'e yerleşmesi planlandı. Bu planda harfiyen uygulandı. Türk Devleti’nin huyudur ne zaman bir iç kriz yaşasa Kürt kazanımlarına saldırıyor. Efrîn örneğinde bunu net gördük. İç krizini kamufle etmek için saldırı ve farklı gündemler yaratıyor. Ve bunu da sözde iç güvenliği için yapıyor izlenimi veriyor. Buna da ‘milli güvenlik’ diyorlar. Türk halkına şunu diyorlar; 'bakın görün ben sizi kuruyorum.' Başkasının toprağını işgal etmek ne zamandır kendi sınırını kurumak oldu?"
 
'Uluslararası sessizlik ortaklığın göstergesi’
 
"Uluslararası sessizlik, planın ortaklığını net gösterdi" diyen Şiraz, Efrîn'e dünyanın gözü önünde saldırıldığını vurguladı. Şiraz, Efrîn'deki halkın görmezden gelindiğini fakat İdlib söz konusu olduğunda uluslararası tüm güçlerin siviller için harekete geçtiğini belirtti. Bu durumu da “uluslararası güçlerin ikiyüzlülüğü” olarak nitelendiren Şiraz, "İdlib için 'savaş olursa insanlık suçu işlenir' denildi. Peki bende soruyorum; Efrîn'de yaşayanlar insan değiller miydi? Bütün ağır silah ve teknikle Efrîn'e saldırdılar. Bu ağır silahların hepsi NATO silahlarıydı. Çocuklarımızı katleden silahlar Almanya'nın silahlarıydı. Bazı cılız açıklamalar geldi; 'Biz Türkiye'ye öfkenizi artırmayın diyoruz' Ne öfkesi kime karşı öfke? Bir halkı toprağından ediyorsun bir de el ele ondan sonra kandıran açıklamalar yapıyorsun" diye tepki gösterdi. 
 
‘Huzurlu bir yer iken herkesin hedefi oldu’
 
Uluslararası güçlerin ortaklığı sonucu Efrîn operasyonuna göz yumulduğunu dile getiren Şiraz, Efrîn'in halkın kendi kendini yöneten bir yer olduğunu ve buna tahammül edilmediğini ifade etti. Şiraz, son olarak Efrîn'e ilişkin şunları ekledi: "Efrîn kendi kendini yöneten, kendi savunmasını çocuklarıyla yapan bir yerdi. Ve Efrîn göçe zorlanan tüm halklara kucak açtı. Huzurlu bir yer iken herkesin hedefi oldu. Efrîn halkı kendi yönetimini seçti. Türk Devleti 'YPJ-YPG var diye saldırıyoruz' dedi. Ancak anlamadıkları bir şey vardı; YPJ-YPG bu Efrîn'in çocuklarıydı. Kendi topraklarını savundular. Halk kimseye 'gel beni kurtar' demedi. Bilakis halk kendi yönetim, savaşçı, asayişinden gayet memnundu. Toplumsal yaşamını buna göre ayarlamıştı. Efrîn'de Kürt, Arap ve Türkmenler kardeşçe yaşadılar. Efrîn işgal edildi evet ancak şunu da söylemek isterim halkın direnişi toprağına sahip çıkması büyüktü. Halk teslim olmadı. Sonuna kadar direndi. Hem de uçak, tank, havan, obüs, her türlü ağır silah karşısında direndi. Halk, Efrîn'i bırakmayacağını söyledi. Buda en büyük cevaptı. 'Her ne olursa olsun irademi kıramazsın, beni teslim alamasın' dedi. Halkın bu duruşu işgale cevap oldu. Şimdiye kadar Efrîn halkı ayakta ve şunu diyor; her ne olursa olsun Efrîn'e döneceğiz."