İHD İstanbul Şubesi: Tecrit kaldırılsın, ölümler son bulsun

  • 13:48 15 Ocak 2019
  • Güncel
İSTANBUL - İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, açlık grevlerine ilişkin yaptığı açıklamada, "Biz insan hakları savunucuları olarak başta Leyla Güven olmak üzere, açlık grevindeki tüm mahpusların talebi olan tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Bunun için yetkilileri bir an önce adım atmaya çağırıyoruz. Tecrit kaldırılsın, ölümler olmasın" dedi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Marmara Bölgesi hapishanelerinde sürmekte olan açlık grevlerine ilişkin İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Basın metnini komisyon adına İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran okudu. Hatice, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in İmralı'da sürdürülen ağır tecrit koşullarının kaldırılması talebiyle açlık grevi eylemine başladığını ve aynı talepler için bugün pek çok hapishanede süresiz açlık grevi eylemini sürdüren tutsaklar bulunduğunu söyledi.
 
'Tutsaklar tecrit edilerek inancı soyutlanmak isteniyor'
 
Tecridin en genel anlamda "izole etme" yani "yalıtma" olduğunu söyleyen Hatice, sosyal bir varlıko lan insanın tecrit edilmesi ise o insanın yalnızlaştırılması, diğer insanların  yanı sıra özünden de uzaklaştırılması anlamına geldiğine dikkat çekti. Hatice, bu durumda bireyin kişiliği, düşüncesi, inancı soyutlanarak tamamen sistemin istediği şekle getirilmeye çalışıldığını kaydetti. Hatice, "Hapishanelerde tecrit politikaları sürekli ve yoğun devam ederken bunun en net görüneni hücre hapsidir. 12 Eylül hapishanelerinde bile tecrit yani hücre cezası yine keyfi olarak disiplin cezaları biçiminde oluyordu Ancak 19 Aralık 2000 saldırısından sonra açılan F tipi hücre hapishaneleriyle birlikte tecrit bir ve üç kişilik olmak üzere sürekli hale getirildi" diye konuştu. 
 
'Tecrit uygulaması insanlık dışıdır'
 
Tutsakların yazılı yasalarda haftada bir kapalı görüş, ayda bir açık görüş, haftada bir telefonla görüşme gibi tecridi hafifleten hakları olduğunu kaydeden Hatice, ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen tutsaklara ise Anayasanın eşitlik ilkesi çiğnenerek ayda biri açık biri kapalı olmak üzere iki kez görüş yaptırıldığını söyledi. Hatice, "Mahpuslara verilen haklar yine keyfi bir şekilde verilen disiplin cezalarıyla kısıtlanıp, engellenebiliyor. Bunlarla birlikte İmralı'da daha derin ve tümüyle keyfi bir şekilde ağır bir tecrit uygulanıyor Basına da yansıdığı gibi yıllardır avukat ve aile görüşü yaptırılmıyor.  Bu tecrit uygulaması hukuk garabeti olduğu kadar insanlık dışıdır" diye belirtti.
 
'Yetkililer adım atmalı'
 
Hatice açıklamanın devamında, "Biz insan hakları savunucuları olarak başta Leyla Güven olmak üzere, açlık grevindeki tüm mahpusların talebi olan tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Açlık grevine devam eden mahpusların, su, şeker, tuz ve hayati önem taşıyan B1 vitamini içeren B vitamin kompleksi ilaç talepleri karşılansın. Açlık grevi yapan mahpuslara uygulanan her türlü saldırıya son verilsin. Bunun için yetkilileri bir an önce adım atmaya çağırıyoruz. Tecrit kaldırılsın, ölümler olmasın" dedi. 
 
'Açlık grevindeki mahpuslara vitaminler verilmiyor'
 
Ardından söz alan İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Zeynep Ceren Boztoprak, açlık grevi eylemcilerinin yaşam ve sağlık hakkı ihlaline maruz kalmaması için, bağımsız ve tarafsız gözlemciler olarak yaptıkları cezaevi ziyaretlerinden edindiği gözlem ve bilgileri aktardı. Zeynep şunları söyledi: "Mahpuslar pek çok hak ihlaline maruz kalıyorlar. Düzce hapishanesinde süresiz dönüşümsüz açlık grevine giren kişileri ayırmışlar ve haklarında hücre cezası istemiyle soruşturma açmışlar. Bu doğrudan sağlık hakkı ihlalidir. Çünkü onların refakatçiye, düzenli bakıma, kontrole ve takibe ihtiyaçları var. Refakatçi olmadan bir yerde tutulmaları doğrudan sağlık hakkı ihlalidir. Pek çok cezaevinde vitaminlerin verilmediği bilgisini alıyoruz. Şırnak Cezaevi'nde vekaletli avukatı müvekkilinin açlık grevinde olduğu gerekçesiyle vitamini götürdüğü halde cezaevi idaresi vermeyi kabul etmiyor. Türkiye 19 Aralık gibi bir süreci yaşadı. Yine 2012'de de uzun süren süresiz dönüşümsüz açlık grevleri yaşandı. O zaman yapılan hak ihlalleri şu anda da yapılmaya devam ediliyor."
 
Açıklamanın ardından basın toplantısı sona erdi.