'Açlık grevleri için iktidar sorumluluğunu yerine getirmeli'
- 15:53 14 Ocak 2019
- Güncel
VAN - Van'da bulunan siyasi parti, sivil toplum örgütü ve kuruluşu tarafından süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemlerine ilişkin yapılan ortak açıklamada, hükümet yetkililerine şu çağrı yapıldı: "Başta Sayın Leyla Güven olmak üzere süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlıklarının tehlikeye girmemesi için iktidarı sorumluluğunun bilinci içinde, sorunun çözümü adına bir an önce adım atmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz."
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven'in ve çeşitli cezaevlerinde 226'dan fazla tutuklunun PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevleri sürüyor. Leyla'nın talebinin yerine getirilmesi için Van'da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), HDP, Emek Partisi (EMEP), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı sendikalar, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), TUAY-DER, DİSA-DER, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği ve Türk Tabipler Birliği KESK Van Şubesi'nde ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamayı KESK Van Dönem Sözcüsü İbrahim Çelik yaptı. İbrahim, Leyla Güven'in milletvekili seçilmesine rağmen halen tahliye edilmediğini hatırlattı. Leyla'nın Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması talebi ile 68 gündür açlık grevinde olduğunun altını çizen İbrahim, akabinde eylemin cezaevlerine yayıldığını belirtti. Mehmet Öcalan'ın, 2 gün önce Abdullah Öcalan ile görüştüğü bilgisinin kamuoyuna yansıdığını ifade eden İbrahim, İmralı'daki diğer tutsakların da yıllardır aileleri ile görüştürülmediğini vurguladı.
İbrahim, açlık grevlerinin vahametine ilişkin geçmiş dönemde yaşananları şöyle hatırlattı:
"*1984 yılında 12 Eylül Cuntası, 'gizli gizli yiyorlar' dedi; 4 ölüm,
*1996 Şevket Kazan, 'kantinde yemek stoklamışlar, yiyorlar' dedi; 12 ölüm,
*2001 Saadettin Tantan, 'gizli gizli yiyorlarmış, hepsi sapasağlam' dedi; 122 ölüm gerçekleşti. Bu tür söylemlerin sonucunu düşünmek bile istemiyor ve böylesi süreci zora sokan / tıkayan tutum ve davranışların çözüme değil çözümsüzlüğe hizmet ettiğini, önceki yılların acı deneyimlerinden biliyoruz."
'İstanbul Protokolü', 'Tokyo' ve 'Malta' bildirgelerine işaret eden İbrahim, daha önce yaşanan açlık grevlerinde açlık grevine giren eylemcilere yönelik yanlış yaklaşımlar sonucu kalıcı hasarların oluştuğunu hatırlatarak şu taleplerde bulundu:
"* Cezaevlerinde açlık grevi eylemcileri için hayati önemde olan Tiamin (B1-vitamini), tuz ve şekerli suyun cezaevi idarelerince engellenmeyip düzenli olarak verilmesini,
* Olası bir eylemin sona ermesinden sonra hastanelerin yer ve müdahalede sorun yaşamaması adına hazırlıklı olmasını,
* Açlık grevi yapan cezaevlerini, insan hakları savunucularının ziyaret etmesini ve sağlık emekçilerinin muayene etmelerine izin verilmesini,
* Yine eylemcilere uygulanan baskı, tehdit, zorlama, hücrede izolasyon gibi insan onuru ile bağdaşmayan tutumlardan vazgeçilmesini ve İnsanların yaşam hakkını, onurunu ve sağlığa erişim hakkını engellenmemesini talep ediyoruz."
İbrahim, son olarak iktidara seslenerek, "Başta Sayın Leyla Güven olmak üzere süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlıklarının tehlikeye girmemesi için iktidarı sorumluluğunun bilinci içinde, sorunun çözümü adına bir an önce adım atmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz" dedi.