DEM Parti Sözcüsü: Komisyon Sayın Öcalan’la görüşmeli

  • 15:01 20 Kasım 2025
  • Siyaset
ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, CHP’nin görüşmeye olumlu yaklaşması çağrısı yaparak, “Biz ana muhalefet partisine yakışanın barış mücadelesinin ön saflarında yer almak olduğunu düşünüyoruz. Doğru ve gerekli olan Sayın Öcalan’la görüşmek” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Meclis Komisyonu’nun yarınki toplantısı öncesi güncel gelişmelere ve MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
 
Sözcü’ye seslendi: Alışkanlığınızdan vazgeçin!
 
Basın toplantısının yoğun tartışma başlıkları nedeniyle 1 saat ertelenmesini “DEM sessizliğe büründü” şeklinde haberleştiren Sözcü Gazetesi’ni eleştiren Ayşegül Doğan, bu dilin değişmesi gerektiğini defalarca ifade ettiklerini hatırlattı. Ayşegül Doğan, “Sessizliğe bürünmedik ve biz buradayız. Her zaman olduğu gibi oldukça gür bir sesle bugün yine karşınızdayız. Ancak şunu biliyoruz: Bunu yapmak isteyenlerin maksadını gayet iyi görüyoruz. Bizim sesimizi duyurmama gayretini, çabasını ve bu ısrarın arkasında yatan aklı da biliyoruz. Şimdi yayında mısınız? DEM Parti’nin konuştuğu ve en çok konuşulduğu zamanlarda dahi DEM’i DEM’siz konuşma ısrarınızdan vazgeçin. Böyle ‘sessizliğe büründü’ gibi manipülatif başlıklar arkasına farklı niyetlerinizi saklamayın. Bu dönemde ihtiyacımız, medyanın yapıcı bir dil kullanması, barışa katkı sunması, geleneksel alışkanlıklarından vazgeçmesidir” dedi.
 
‘Hepimiz tarihin sınavıyla karşı karşıyayız’
 
MYK toplantısının gündemlerine değinen Ayşegül Doğan, en temel başlıklardan birinin yarın yapılacak komisyon toplantısında çıkacak karar ve İmralı ziyareti olduğunu belirtti. Ayşegül Doğan, “DEM Parti olarak hepimiz tarihin sınavı ile karşı karşıyayız. Tüm siyasi partiler, tüm Türkiye tarihin sınavı ile karşı karşıya. Komisyon ‘İmralı’ya gidilsin mi?’ sorusuna haftalardır yanıt aranıyor. Yanıtı belli. Bir eşik yaratıldı. Bu atlanmaya çalışılıyor şimdi. Bu bir soru ya da sorun olmamalı çünkü söz konusu olan barış ve bu barışın mimarı da Öcalan’dır. Barışın yolu bunu hatırlatmaktan, on yıllardır sürdürdüğü çabayı anımsamaktan ve bunu anlamlandırmaktan geçer. Bununla yüzleşmekten geçer. Bu hakikati kabul etmekten geçer. Dolayısıyla bu bir sorun değildir. Bu durumda biz siyasetçilere ve siyasi partilere düşen nedir? Aklımızı doğru kullanmaktır. Ama bu ne kadar önemliyse siyasi aklı doğru bir zamanda, doğru yerde, momenti kaçırmadan kullanmak da o kadar önemlidir. Vicdanımıza ve kalbimizin sesine kulak vermek de o kadar önemlidir” diye konuştu.
 
Devamında Ayşegül Doğan şunları söyledi:
 
“Herkes aklını, kalbini ve vicdanını ortaya koyarak konuşmalı ve buna göre bir karar almalıdır. Bu savaşın sürmesinden mi yanasınız, yoksa müzakereyle sorunların çözümünden mi yanasınız? Biz barışın gelmesinden yanayız. Biz Türkiye’nin demokratikleşmesinden yanayız. Biz eşit kardeşlikten yanayız. Biz yüzleşmekten yanayız. Biz inkârcılık dönemini topluca geride bırakmamız gerektiğini düşünüyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Bunun için müzakereyi çok önemli buluyoruz ve bunun için siyasi ve hukuki zemini güçlendirecek her adımı çok değerli buluyoruz. Bu anlamda tarihi görev elbette siyasilere düşüyor. Burada çıkarlar değil, fikirler konuşmalı dedik en başından beri. Oy kaygıları, anketler, siyasi hesaplar ya da siyasi ikbal planları yapılmamalı dedik. Çünkü ikbal dediğimiz şey Türkiye’nin demokratikleşmesinde; Türkiye’nin güvenli geleceği eşit kardeşliktedir; Türkiye’nin birliği ve beraberliği onurlu ve kalıcı bir barıştadır. Bunu hep birlikte yaratabiliriz.
 
Doğru ve gerekli olan Sayın Öcalan’la görüşmek
 
Hiçbir parti bu süreçten kendini muaf tutamaz ve tutmamalı. Kürt sorunu ve onun çözümü siyasi partilerin programlarının ya da çıkarlarının çok daha ötesindedir. O yüzden doğru ve gerekli olan Sayın Öcalan’la görüşmek ve buna dair hiçbir kaygıya, endişeye ya da komplekse kapılmamaktır. Biz tüm siyasi partilerin bu demokratik olgunluğu gösterebilmelerini bekliyoruz. Nasıl ki komisyon böyle bir temsiliyetle oluştuysa, bu komisyonun yarın yapacağı tartışma da böyle güçlü bir temsiliyetle ve olumlu biçimde nihayetlenmelidir. Türkiye’nin yararı burada yatıyor.
 
Öcalan taktik yapmıyor, bir savaşı bitiriyor
 
Peki ne anlama geliyor Sayın Öcalan’la görüşmek? Neden bu kadar merkezi? Çünkü herkes şunun farkında olmalı: Öcalan bir savaşı bitiriyor. Silahların tümden devre dışı kaldığı, sözün alan açtığı, demokratik siyaset alanının genişlediği bir gelecek inşasından bahsediyor ve taktiksel yaklaşmıyor. Bu bir stratejik yaklaşımdır; bununla ilgili yıllardır kararlılık gösteriyor. Yani Öcalan diyor ki: Tüm Türkiye’de savaş gerekçesiyle gasp edilmiş hayatlar artık özgürleştirilmeli, herkes eşit olmalıdır. Bu sese kulak vermeden nasıl yol alacağız? Bu hakikati görmeden süreç nasıl ivme kazanacak? Gerekliliğin nedeni budur.
 
Size yakışan barış mücadelesinin ön saflarında yer almak
 
“Şu dakikalarda ana muhalefet partisi de toplantı halinde. Buradan açıkça DEM Parti olarak kendilerine seslenmek istiyoruz: Biz ana muhalefet partisine yakışanın barış mücadelesinin ön saflarında yer almak olduğunu düşünüyoruz. En önde görmek istediğimiz siyasi parti ana muhalefet partisidir. Çünkü kendilerine yakışan da yaraşan da bunun en ön safında yer almaktır. Aksi takdirde Öcalan’ın siyasal muhataplığını inkâr etmek üzerinden kurulan her cümle siyasetsizlik olarak algılanır, çözümsüzlük olarak algılanır, barış korkusu olarak algılanır. Biz böyle bir tuzağa düşmeyecek iradeyi tüm siyasi partilerin göstereceğine inanıyoruz.
 
Güzel sözler yetmiyor: somut adımlar gerekli
 
Barışın konuşulduğu bir zamanda hiç de barışa yakışır bir dil kullanılmıyor. Birebir konuşmalarda barıştan yana olduğumuzu söylemek yetmiyor. Ezber bozmaktan bahsediyoruz. Siyasi çıkarlara değil, toplumsal çıkarlara odaklanmaktan bahsediyoruz. Partilerin siyasi ikbal hesaplarına göre pozisyon almaktan değil, toplumsal pozisyon almaktan bahsediyoruz. Cesur olmaktan bahsediyoruz. Tabuları yıkmaktan bahsediyoruz. Eski yöntemlerle yeni bir şey inşa edilemez diyoruz. Bunlar için sadece zaman zaman güzel sözler söylemek yetmiyor; somut adımlar da gerekli.
 
İmralı ziyareti kararı Türkiye’nin geleceğini ilgilendiriyor
 
Biz DEM Parti olarak hazırız. Tüm hazırlıklarımızı tamamladık. İlk günden beri komisyon üyelerinin bu gündemle toplanması gerektiğini söylüyorduk ve bunun çok geciktirildiğinin altını çizdik. Şimdi orada bulunan üyelerin karar verme zamanı. Üyelerin vereceği karar Türkiye’nin geleceğini ilgilendiriyor, önümüzdeki yüzyılı ilgilendiriyor. Bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız. Korkmuyoruz. Çünkü bu bir korku meselesi değil. Burada korkulacak bir şey yok. Asıl korkması gerekenler barışı, demokrasiyi, eşit ve bir arada yaşamı savunamayanlardır; bu konuda çekingen ve çekimser kalanlardır. Asıl korkması gerekenler onlardır. Bu bir risk değil, bir fırsattır; tüm siyasiler için bir fırsattır.
 
Komisyon en geniş katılımla Sayın Öcalan’la görüşmelidir
 
DEM Parti olarak oluşturulacak heyette İmralı Adası’na gidecek komisyon üyemizi Merkez Yürütme Kurulumuzda belirledik. Eğer bir kişiyle temsil edilirse DEM Parti’nin temsilcisi, Grup Başkanvekili ve komisyonda koordinatör grup başkanvekili olarak görev üstlenen Gülistan Kılıç Koçyiğit olacaktır. Bu tartışma hem komisyon koordinasyonumuzda hem MYK’de yapıldı, nihayetlendi. Eğer birden fazla kişiyle temsil edilmemiz gerekirse, komisyon üyelerimizden bir isim daha belirleyeceğiz ya da gerektiği kadar isim belirleyeceğiz. En geniş katılımla, en geniş temsiliyetle kurulacak bir heyetin İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’la görüşmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz.”