
Kemal Kurkut’u katleden polisi tutuklama talebi yine reddedildi
- 11:13 26 Nisan 2018
- Hukuk
DİYARYBAKIR - Diyarbakır’daki Newroz kutlaması sırasında Kemal Kurkut’u katleden ve “müebbet hapis” cezası talebiyle tutuksuz yargılanan polis Y.Ş.’nin tutuklanmasına dönük talep bir kez daha reddedilerek, duruşma ertelendi. Anne Secan Kurkut, "Bu nasıl adalettir.? Kemal’i yargısız, sorgusuz vurdular” diyerek mahkemeye tepki gösterdi.
Diyarbakır’daki Newroz kutlaması sırasında Kemal Kurkut’u katleden ve “müebbet hapis” cezası talebiyle tutuksuz yargılanan polis Y.Ş., ikinci kez hakim karşısına çıktı. Diyarbakır’da 21 Mart 2017'de düzenlenen Newroz kutlamasına katılmak üzere Malatya'dan kente gelen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’u alanın girişinde kurulan kontrol noktasında gazetecilerin gözleri önünde katleden polis Y.Ş. hakkında “Olası kastla öldürme” suçundan “müebbet hapis” istemiyle açılan davanın ikinci duruşması Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma öncesi adliye binasının önü ve çevresinde yoğun önlemler alındı. Mahkeme salonuna girenler yine aramadan geçirildi. Duruşmada, Kemal Kurkut'un annesi Secan Kurkut ve kardeşi Ferhat Kurkut müşteki olarak yer alırken, Kemal Kurkut'un yakınları, HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp, İHD Eş Genel Başkan Yardımcısı Raci Bilici, HDP ve DBP il yöneticileri ile çok sayıda kişi de izleyici olarak katıldı.
Sanık, hakim ve savcıların kullandığı kapıdan salona getirildi
Polis, izleyicilerin üstünü aradıktan sonra duruşma salonuna aldı. Tutuksuz sanık polis Y.Ş.’nin duruşma salonuna hakim ve savcıların kullandığı bölümden girmesi dikkat çekti. Polisler, salona giren sanığı etrafında adetta etten duvar ördü. Dava dosyasına gelen belgelerin okunmasıyla başlayan duruşmada, Kemal’in bıçak aldığı Bilen isimli kasabın sahibi Şenol Bilen tanık olarak dinlendi. Kemal’in sabah saat 8-9 sularında dükkâna gelerek kendisiyle tokalaştığını belirten Şenol, "Aramızda bir konuşma geçmedi. Ben tam sırtımı döndüğüm sırada tezgâhın üzerinde bulunan bıçağı alıp kaçtı. Bunun üzerine bende dışarıdan birileriyle kavga edeceğini düşünerek bıçağı kapar kapmaz kendisini tuttum. Ancak elimden kaçtı. Çok sakin şekilde içeri girmişti. Çocuk kaçtıktan sonra ben 155'i arayarak iş yerinden bıçak çalındığını söyledim. Ayrıca ben orada güvenlik önlemi için bekleyen polislere sözlü olarak iş yerimden bıçak çalındığını söyledim. Peşinden bir polis memurunun gittiğini gördüm" dedi.
Tanık olarak çağrılan polisler dinlenmedi
Ardından mahkeme başkanı, tanık olarak çağrılan ve duruşma salonunun önünde bekleyen polislerin dinlenmesinden vazgeçti. Mahkeme başkanı, Adli Tıp Kurumu'nun olaya ilişkin hazırlayacağı raporun ardından ifadeleri alacağını belirtti.
‘Kemal’i sorgusuz sualsiz vurdular’
Bu sırada söz alan Avukatı Reyhan Yalçındağ, anne Secan Kurkut'un sağlık durumunun iyi olmadığını ve kendisine söz verildikten sonra duruşma salonunda çıkacağını söyledi. Bunun üzerine söz alan anne Secan Kurkut, elini masaya vurdu. Bu sırada annenin sözünü kesen mahkeme başkanı, "Elini sert şekilde masaya vurma" dedi. Konuşmasına devam eden Anne Secan, "Bu nasıl adalettir. Kemal ne yaptı? Kemal'in cezası neydi? Kemal’i yargısız, sorgusuz vurdular. Cezayı sizden değil Allah'tan bulsun. Ne yaptı Kemal, o zalim ve katil Allah'tan bulsun" dedi. Anne Secan’ın sözlerini tekrar kesen mahkeme başkanı "tamam tamam" diyerek duruşma salonundan çıkmasını istedi. Anne Secan, bunun üzerine salondan çıktı.
‘Öldürme kastıyla hareket edildi’
Ardından tekrar söz alan Avukat Reyhan Yalçındağ ise, Kemal’in vurulma anına ilişkin görüntülerin bulunduğu CD'yi mahkeme heyetine vererek, bunun duruşmada izlenmesini istedi. Mahkeme, görüntü CD'lerini izledikten sonra Reyhan tekrar söz aldı. Reyhan, görüntülerde Kemal’in öldürülmeden durdurulabileceğinin görüldüğünü dile getirerek şöyle konuştu: "Bu çocuk 10 Ekim Ankara Gar katliamını gören bir çocuktur. Bir süre tedavi görmesinin sebebi budur. Arama noktalarında taciz kar bir muameleye kaldığından dolayı gururlu bir şekilde kasaba gidip bıçağı alarak arama noktasına geçme düşüncesiyle hareket etmiştir. Kolluğun öldürmeden yakalama imkanı vardı. Sırt çantası arama noktasına getirmeden alelade bir yere bırakması, kimseye zarar verme niyetinin olmadığının ispatlama girişimidir. Sanık beyanlarında ayaklarına doğru silahı doğrultarak iki el ateş ettiğini ifade etmiş ise de ancak görüntüde görüldüğü üzere çok alakasız bir yerde bulunan sanık direkt maktule karşı, dümdüz bir şekilde hedef gözeterek silahını ateşlemiştir. Dolayısıyla sanığın ‘öldürme kastı’yla hareket ettiği açıktır.”
Delillerin tam olarak toplanmadığını, görüntülerde sanığın yalan beyanda bulunduğu, bu nedenle tutuklanmasına talep eden Reyhan, sanık hakkında açılan idari soruşturmanın hangi aşamada olduğunun Diyarbakır Valiliği’nden istenmesini talep etti.
Sanık: Elimin havada olması doğal
Duruşma savcısı, eksik hususların giderilmesini talep etti. Ardında söz alan sanık Y.Ş. ise savunmasında, "Olayın en başından yalan beyanda ya da olayı yanlış yansıtacak şekilde beyanda bulunmadım. İzlenen CD'de göründüğü üzere ben çukur bir alandayım. Ve bu nedenle elimin havada olması çok doğaldır. Ben şahsın ayağına doğru hedef aldım. Ayrıca maktulün vücudunda mermi çekirdeği çıkmıştır ki bu da seken mermi çekirdeğidir. Elinde bıçak olan hiç kimse güvenlik alanına giremez. Orada tüm görevliler ‘dur’ ihtarında ve ikaz atışında bulundu. Maktul protokol alanında girmeye çalıştı" dedi.
Sanık, olay yeri görüntülerine ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna ilişkin ise görüntülere bakarak nerede olduğunu, nasıl ateş ettiğini rapordaki fotoğraflardan teşhis etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyadaki mevcut delil durumu, olayın oluş şekli, olaya ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan istenen raporun gelmemesi ve delillerin tam olarak toplanmamış oluşunu gerekçe göstererek sanığın tutuklanması yönündeki talebi reddetti. Raporu aldırılması için dava dosyasının ATK'ye gönderilmesine karar veren mahkeme, sanık hakkında idari soruşturma açılıp açılmadığı yönündeki talebi de reddetti. Dava eksiklerin tamamlanması için 20 Eylül’e ertelendi.
‘Yurttaşları koruması gerekenler katletti’
Duruşma sonrası açıklama yapan HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp, adalet mekanizmasının talihsiz ve trajik bir dönemden geçtiğini belirterek, polislerin yurttaşları korumakla mükellefken tam tersine alandaki sivil yurttaşları katlettiğini belirtti. Açıklamanın devamında Sibel, “Bu trajedinin sahibi bu kararı verenlerdir. Şunu kimsenin unutmaması lazım görevini kötü kullanan ister polis, ister hakim, ister milletvekili kim olursa olsun bugün olmazsa yarın mutlaka adalet önünde hesabını verecektir ve cezasını alacaktır. Eğer bugün adalet ve barış isteyenler tutuklanmamış olsaydı o polis memuru gidip Kemal’i katletmeyecekti. Bu iklimin sahibi mevcut iktidardır. Bu olayın sorumlusu o polis memuruna o zihniyeti veren onu görevinden ayırmayan adli soruşturma yaptırmayan iktidardır” diye konuştu.