
'Kürt Kadın Platformu ilk kez bir enformasyon ekibi oluşturdu'
- 11:15 23 Haziran 2025
- Güncel
Şehriban Aslan-Gülistan Gülmüş
AMED - Kürt Kadın Birliği Platformu, Amed’de gerçekleştirdiği 3’üncü konferansta, ulusal birlik, kadın özgürlüğü ve toplumsal barış için somut adımlar attı. Konferansta ilk kez bir enformasyon ekibi oluşturuldu, kadına yönelik şiddet ve dil politikaları başta olmak üzere dört atölyede kapsamlı tartışmalar yürütüldü.
Kürt Kadın Birliği Platformu Amed’de 21 ve 22 Haziran tarihlerinde, “Bi yekitiya jinên Kurd, ber bi yekitiya neteweyî ve” şiarıyla 3’üncü konferansını Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) salonunda gerçekleştirdi. Yapılan konferans sonucunda dün sonuç bildirgesi açıklandı.
Kürt Kadın Birliği Platformu üyesi ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Çağlar Demirel, hem konferansı hem de konferansta öne çıkan başlıkları değerlendirdi.
Böyle bir konferansın hazırlıklarının 2010 yılından beri sürdüğünü söyleyen Çağlar Demirel, amaçlarının Kürt kadınlarının ulusal birlik çatısı altında bir araya gelmesini sağlamak olduğunu belirtti. Çağlar Demirel, “2010 yılında Amed'de ulusal birlik çalışmaları kapsamında bir konferans düzenlendi. Bütün alanlardan Kürt kadınlar bir araya geldi. İkincisi ise 2012’de Hewlêr’de yapıldı. Ancak daha sonra ulusal birlik çalışmaları için bir araya gelemedik. Bunun nedeni de bir ölçüde, bazı partilerin katılım sağlamamasıydı; bu nedenle süreç duraksadı. Fakat biz kadınlar şöyle bir karar aldık: Biz partiler üstü bir oluşumuz. Kürt Kadın Platformu olarak birliğiz ve bu nedenle 2017'de Amed’de tekrar bir konferans düzenlendi. Türkiye’nin birçok yerinden Kürt kadınları bir araya getirerek, ortak paydada bu mücadeleyi nasıl yürütebiliriz sorusunun cevabını aradık. Ardından 2019’da ikinci konferans yapıldı. Ancak o tarihten bu yana, 3. Kürt Kadın Konferansı düzenlenemedi. İşte bu nedenle, yaklaşık 5–6 aydır bu konferansın hazırlıkları yapılıyor” dedi.
‘Partiler üstü oluşumuz dedik’
Konferansa hazırlık çalışmaları kapsamında birçok kentte gidildiğini kaydeden Çağlar Demirel, “Kürt kadınların kendisini Kürt kimliğiyle, herhangi bir kurum ya da herhangi bir birey olarak mücadele eden bütün alanlardaki kadınlara gidildi. Bu çalışmada yer almak isteyenlerle görüşüldü. Aslında delege sadece bu kadar değildi, daha fazlaydı. Hem koşulları uygun olmayan hem de zamanlama açısından baktığımızda ‘gelemesek de bu platformun bir üyesiyiz’ dediler ve ‘bu platformun içerisinde yer alırız’ dediler. Buradaki amacımız, başta Türkiye’nin her yerinde Kürt kadın mücadelesini büyütmek, partiler üstü bir oluşumla Kürt kadınların bir araya gelerek ortak paydada taleplerini dile getirmeyi hedefliyor. Çünkü, Türkiye’deki sol, sosyalist feministlerle bir barış inisiyatifi kuruldu. Bu, Türkiye’deki diğer kadınlarla birlikte hareket ettiğimiz birçok platform ve inisiyatif var. Fakat biz Kürt kadınlar olarak neden bir araya gelip kendi sorunlarımızdan kaynaklı çözümlerimizi ortak paydada buluşturmayalım?” diye sordu.
‘Dört atölye üzerinden tartışıldı’
Kadınlar arasındaki parçalılığı gördüklerini ifade deden Çağlar Demirel bu durumu şu sözlerle anlattı: “Türkiye genelinde her ne kadar örgütlü bir kadın dinamiği olsa da, Kürt kadınların kendi çalışma alanlarının dışındakilerle olan diyalogları daha azdı. Amaç, bu parçalılığı bir arada toparlamaktı. Örnek verirsek kültür alanında çalışan Kürt kadınlar var. Sanatçısı, sinemacısı, yazarı, oyuncusu var. Birçok farklı alanlar var. Bunların bir arada ortak paydada toplanması ve ortak sorunların çözümünü birlikte gerçekleştirmesi ve birbirinden güç almasını gerçekleştirdik. Bunun için yapmış olduğumuz çalışma sonucunda komisyon olarak şöyle bir tartışma ortaya çıktı; dört atölye başlığı açığa çıktı. Bu tarihte biz, Bakur sahasında Kürt kadınlar olarak bir araya gelelim. ‘Barışa, demokratik topluma ve demokratik toplumun inşasına dair ne yapabiliriz? Bu süreçte Kürt kadınlar olarak bu sürecin öncülüğünü nasıl gerçekleştirebiliriz?’ üzerinden bir tartışma yürütüldü.”
Atölyelere değinildi
Çağlar Demirel sözlerine şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’ta açıkladığı çağrısıyla birlikte, barış ve demokratik toplum inşasında biz Kürt kadınlar nasıl bir rol ve misyon üstlenebiliriz? Barış ve demokratik toplumun inşasına en çok ihtiyaç duyan kesimlerden biri olan Kürt kadınlarının bu sürece nasıl öncülük edebileceğine dair tartışmalar yürüttük. Bu nedenle, başlıklardan birinin de bu konuyu kapsaması gerektiği sonucuna vardık. Kürt kültürüyle ilgili birçok çalışma alanı var. Kültürün yaygınlaştırılması, ortak paydada buluşturulması ve var olan dağınıklığın bütünlük haline getirilmesi amacıyla kültür atölyesi oluşturduk. Birçok alanda ve ilde, özellikle sanat alanında yer alan Kürt kadınlar, ortak tartışmaları kendi bulundukları atölyelerde gerçekleştirdiler. Dil atölyesi ise bizim için çok önemliydi. Kürt dilinin gelişimi, eğitimi, konuşulması, akademik boyutu, toplumsal yaşam içindeki yeri ve toplumsallaşması gibi tüm yönleriyle ele alındığı bu atölyede arkadaşlar kendi taleplerini tartıştılar” sözlerine yer verdi.
En önemli atölyelerden biri: Kadına yönelik şiddet
“En önemli konulardan biri de kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarıdır,” diyen Çağlar Demirel, “Türkiye'nin neresinde olursak olalım, yaşadığımız bütün kadın sorunlarını ortak paydada toplayıp bir ağ oluşturarak bu sorunlara birlikte nasıl çözüm üretebiliriz? Bu parçalı yapıyı nasıl bir bütünlüğe dönüştürebiliriz? Türkiye'deki kadın örgütleriyle; sığınaklar, kurultaylar gibi birçok oluşum aracılığıyla kadına yönelik şiddete karşı ortak paydada buluşabiliyoruz. Ancak Kürt kadınları olarak, bulunduğumuz kurumlarda verdiğimiz mücadelede çoğu zaman yalnız kalıyoruz. Oysa kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları sadece bireysel çabalarla çözülebilecek bir sorun değildir; toplumsal bir çözüm gerektirir. Bu nedenle şiddet ve katliamın nedenlerini ortaya çıkarmak ve bunları önlemeye yönelik neler yapabileceğimizi tartıştık. Kendimize de yöneldik; eleştiri ve özeleştirilerimizi yaparak, bundan sonra nasıl bir yapı kuracağımızı konuştuk. Türkiye'nin her yerinden Kürt kadınlarının birlikte bir ağ oluşturmasını ve bununla birlikte, Kürtlerin yaşadığı ulusal ve uluslararası her alanda — çünkü kadın kırımı evrensel bir sorundur, yalnızca Kürt kadınlarına özgü değildir — bu soruna nasıl öncülük edebileceğimizi tartıştık” ifadelerini kullandı.
‘Örgütlülüğümüzü daha çok geliştirmeliyiz’
“Rojava devriminin örneklerini nasıl bütün yaşamda toplumsallaştırabiliriz?” konusunun da tartışıldığına dikkat çeken Çağlar Demirel, “Afganistan gibi daha geri ülkelerde ya da Irak'ta 9 yaşındaki çocukların evlendirilmesinin yasallaşmasına karşı biz Bakur’daki Kürt kadınlar olarak nasıl ses çıkaracağız, nasıl bir baskı oluşturacağız, bunu konuştuk. Bunların hepsini tartıştık. Aynı zamanda Rojhılat’ta kadına yönelik şiddet ve kadınlara uygulanan idamlar meselesini nasıl ele alacağımızı da değerlendirdik. Bu bizim de derdimiz olmalı. Ulusal ve uluslararası düzeyde kadın katliamları ve kadına yönelik şiddet, hepimizin ortak sorunudur. Bulunduğumuz yerden mutlaka buna cevap olabilmeli ve söyleyecek sözümüz olmalıdır. Bu konuda örgütlülüğümüzü daha da güçlendirmeliyiz. Bu konuların tamamı ve daha fazlası aslında ulusal birlik meselesiyle doğrudan bağlantılıdır” dedi.
‘Koordinasyon kurduk’
Platformun bundan sonraki süreçler için birçok karar aldığına vurgu yapan Çağlar Demirel, bu kararların aynı zamanda hayata geçirilmesi için belli bir oluşuma gidildiğini söyledi. Platformun kendi içinde bir koordinasyon oluşturacağını belirten Çağlar Demirel, “Bu koordinasyon, kendi sekretaryasını belirleyerek çalışmalarının önüne hedefler koyacak. Yani savaşa karşı barışı nasıl örebiliriz? Uluslararası düzeyde demokratik toplumu nasıl inşa edebiliriz? Aynı zamanda, ulus-devletin çözüm olmadığı durumlarda, demokratik toplum ve demokratik ulus paradigmasını nasıl hayata geçirebiliriz? Tüm bunları kadınlar öncülüğünde nasıl gerçekleştirebiliriz? Özellikle sonuç bildirgesinde de belirtildiği gibi, Sayın Öcalan'ın başından beri ifade ettiği, kadınların demokratik, ekolojik ve özgürlükçü paradigmasını nasıl yaşamsallaştırabiliriz? İşte bu konular üzerine yoğun tartışmalar yürüttük. Ayrıca eğitimler, paneller ve çalıştay önerileri gibi birçok somut öneri ortaya çıktı. Bütün alanlardan bu yönlü sonuçlar alındı” sözlerine yer verdi.
‘Özgürlük tüm kadınlar özgür olursa gelir’
İlk kez Kürt Kadın Birliği Platformu’nun bir enformasyon ekibi oluşturduğunun altını çizen Çağlar Demirel, “Enformasyonla aslında tüm dünyadaki kadınlara yönelik sözümüzü, eylem biçimimizi ve pratiklerimizi ortaklaştıracağımız dili birlikte yansıtacağız. Bu aynı zamanda bir diplomasi aşaması, bir ilişki ağı ve bir ittifak sürecini de kapsıyor. Siz de biliyorsunuz ki, Kürt kadınları aslında tüm dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Jin, jiyan, azadî felsefesiyle bunu başardı ve dolayısıyla bundan sonraki süreçte de bunu daha da güçlendireceğiz. Kadının özgürlüğünü hedef alan bu platform, sadece bulunduğu yerdeki kadınların değil, bütün Kürt kadınlarının ve dünya kadınlarının özgürlüğü için mücadele etmeyi kendisine hedef olarak koydu. Çünkü hep birlikte özgür olursak, ancak o zaman gerçek özgürlük gerçekleşebilir. Kadına yönelik şiddet ve katliamların önüne geçebilmek için de çok yoğun çalışmaların ve pratik adımların kararları alındı” diye konuştu.
‘Birçok yerden gelen mesajlar bize güç verdi’
Ulusal birlik çalışmalarını yürüten ve ardından yaşamını yitiren Ferda Cemiloğlu'nu anan Çağlar Demirel, “Bu konferansta, özellikle yürütmüş olduğu barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesine ve bu uğurda verdiği büyük emeğe istinaden kendisini bir kez daha andık. Yaşamını yitirmiş ama iz bırakmış tüm kadınları burada selamladık. Onların hedeflediği ve özlemini duyduğu pratikleri bizler gerçekleştirmeliyiz. Bu süreçte bir de zindanlar vardı. Kürt kadınlarının ya sürgünde ya da zindanda olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu platformun oluşumunda yer alan arkadaşlarımızın birçoğu şu anda Avrupa’da sürgünde oldukları için bu çalışmalar bir süre askıya alındı. Bazı arkadaşlarımız ise, tıpkı Ayşe Gökkan ve Leyla Güven gibi, platformda yer aldıkları için bugün rehine durumundalar. Onlar da bu çalışmaya ve konferansa mesajlarıyla katıldılar. Ayrıca birçok yerden gelen dayanışma mesajları da bizlere güç verdi” diyerek iki günlük süreci anlattı.