Açlık grevinin 204. gününde Semih: Cinayeti izliyorsunuz, savunma yapması gereken AKP'dir

  • 12:12 28 Eylül 2017
  • Hukuk

ANKARA - Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklu yargılandıkları davanın ikinci duruşması görülüyor. Nuriye hastanenin gönderdiği 'tıbben sakıncalı' yazısı gereçe gösterilerek duruşmaya getirilmedi. Semih ise üç avukat sınırı getiren mahkemeye, "Savunma hakkına saldırıdır" diye yanıt verdi. Ancak ikinci duruşmada savunma yapabilen Semih, "Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz" dedi. Semih 'İhraç edilenler ağaç kökü yesin' diyen Bakana da, "Onu da yemiyoruz. Ömrümüzden yiyoruz" diye seslendi. Duruşmaya ara verildi. 

Açlık grevinin 76’ncı gününde "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutuklu olduğu davanın ikinci duruşması Sincan Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonunda başladı. İki eğitimcinin açlık grevi 204'üncü güne girerken, Nuriye zorla tutulduğu Sincan Cezaevi Hastanesi'nden yine iradesi dışında iki gün önce Ankara Numune Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırılmıştı. Nuriye hastanenin gönderdiği 'tıbben sakıncalı' yazısı gereçe gösterilerek duruşmaya getirilmezken, Semih Özakça duruşmaya getirildi. 

Açlık grevinin 129'uncu gününde olan Esra Özakça da duruşmayı izlemek için Sincan Cezaevi'ne gelirken, sabah saatlerinden itibaren duruşmayı takip etmek isteyen çok sayıda yurttaş Sincan Cezaevine geldi. Sincan Cezaevine gelenler arasında oğlu Murat Gün'ün 'kemiklerini alabilmek' için 90 gün açlık grevi yapan Kemal Gün de yer aldı.

Cezaevi etrafında polis ve jandarma yoğun güvenlik önlemleri aldı. Cezaevi girişinde 3 noktada arama yapıldıktan sonra duruşma salonuna girilebilirken, salona girenlerden de kimlik kaydı alınıyor. Ayrıca duruşmayı izlemek için salona sadece 30 kişi alınacağı da öğrenildi.

Duruşmayı izlemek için başta Acun Karadağ olmak üzere ihraç edilen kamu emekçileri ve Yüksel direnişçileri, HDP Milletvekilleri Aycan İrmez, Saadet Becerikli, Mithat Sancar, Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Ali Haydar Hakverdi, THİV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen ve Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da hazır bulundu.

Ayrıca duruşmayı izleyecek yabancı heyetler arasında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ajansı, Kanada Büyükelçiliği Siyasi Hakları Bölümü, Yunanistan Kamu  İşçileri Konfederasyonu ve Yunanistan Lise Öğretmenleri Sendikası'ndan bir temsilci de salondaki yerini aldı.

Gazetecilerden de sarı basın kartı olanların salona girişine izin verildi.

Semih salonu selamladı

Oldukça bitkin olan Semih Özakça tekerlikli sandalyle sağlık görevlileri eşliğinde duruşma salonuna getirildi. Jandarmanın önüne set oluşturdu Semih, ayağa kalkarak izleyicileri selamladı.

Yüksel Caddesi eylemcilerinden ve davanın diğer sanığı Acun Karadağ ise, Semih’i gördüğü sırada salonda fenalaşarak “Arkadaşımı görmek istiyorum” diye bağırdı. İzin verilmeyen Acun, "Kahrolsun iktidarınız, bir öğretmeni ne hale getirdiniz" diye tepki gösterdi.

‘Savunma hakkına saldırı’

Duruşma, heyetin gelmesiyle kimlik tespiti ardından duruşma başladı. Mahkeme, savunmadan önce Semih’e ve Acun’a avukat sınırlaması olduğu ve 3 avukat seçmeleri gerektiğini belirtti. Buna karşılık Semih, "Bu savuma hakkına saldırıdır. İlk duruşmadan önce avukatlarım gözaltına alındı ve tutuklandı. İki gün sonrasında keyfi olarak duruşmaya getirilmedik" dedi ve avukat seçmeyeceğini kaydetti. Acun da avukat seçmeyeceğini belirtti.

Semih: Cinayeti izliyorsunuz

Ardından savunma yapan Semih, iki duruşmadır beklediği 20 sayfalık savunmasında şunları kaydetti:

"Nuriye Gülmen zorla Numune Hastanesine kaçırıldı ve duruşmaya getirilmedi. Bunların tamamı savunma hakkına saldırıdır. İşime geri dönmek için başladığım açlık grevinin 75. gününde işkence ile gözaltına alındım. Adliyeye kararı beklerken işlendi cinayet. Polis amiri, savcının odasına girerek kendilerine çay söyledi ve bir saat konuştular. Cinayet böyle işlendi. Bu ülkenin halkına daha hakim karşısına çıkmadan birileri tarafından tutuklanma kararı veriliyor. Bunun adına emir büyük yerden deniyor. Sırtında afilli yargıç cübbeleri ile millet adına karar vereceksiniz. Sahi çoktan kırmadınız mı kalemimizi? Cübbelerinizle oyuna dahil edilen sizler, elinizdeki iddianame senaryo. Kimin için bu oyun? Egemenleri memnun etmek olacak yine. Mahkemelerden adalet çıkmayacağının kanıtı şu ana kadar yaşadığımız hukuksuzluk, keyfiliktir.

Ekmeğim elimden alınarak terbiye edilmeye çalışıldım. Çalınan ekmeğimi hırsızların tok dişleri arasından almaya çalıştım. Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz. Emeğimle, onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmenken ekmeğim elinden alındı. Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim.

'Savunma yapması gereken AKP'dir'

Tarih, ekmek, adalet ve özgürlük mücadelesinden ibarettir. Sömürü var olduğu sürece direniş de sürecek. Savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan AKP iktidarıdır. Onuruyla ekmeğini kazanan bir sınıf öğretmeniyken önce işimden atıldım. Bu kabullenebilir bir durum değildi. Direnmenin, karşı gelmenin her bedelini yaşadık. Ben işinden atılmış bir sınıf öğretmeniyim, köleliğe karşı mücadele eden Spartaküs’üm, firavuna karşı Musa’yım, ‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyen Pir Sultan Abdal’ım, ‘Yarin yanağındma gayri her şey ortaktır’ diyen Şeyh Bedrettin’im, İsrail zulmüne karşı dövüşen Filistinli’yim, dünyanın her köşesinde haksızlığa uğrayan ve mücadele eden kim varsa oyum."

Duruşmaya, Semih yorulduğu için 5 dakika ara verildi. Aradan sonra tekrar başlayan duruşmada Semih Özakça savunmasına devam etti. Semih savunmasında şunları kaydetti:

'Bu direniş ezilen halkların direnişidir'

“Halkın aydını düşünen çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Halkın aydını tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir. Halkın aydını hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. Halkın aydını çelişkileri görüp eyleme geçendir. Halkın aydını hem halktan öğrenen hem halka öğretendir.  Bu direniş iki kişinin direnişi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu direniş ezilen halkların direnişidir. Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı, basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde; halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Kamu emekçilerinin mahkum edilmeye çalışıldığı hayata karşı açlığımızla direniyoruz. Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi. Aç kalmayı biz tercih etmedik, bunun sebebi iktidarın bizi açlığa mahkum etmek istemesidir.

'Ömrümüzden yiyoruz'

İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır. 'İhraç edilenler ağaç kökü yesin' diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz. Ömrümüzden yiyoruz. İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim. Biz devrim olsun, AKP gitsin diye açlık grevi yapmıyoruz. İşimizi geri istiyoruz bunun için açlık grevi yapıyoruz. İşte bu kadar! Tutuklandık, çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. Tutuklandık, çünkü bu tutuklama korku ve gözdağını büyütecekti. Tutuklandık, çünkü AKP'nin yeni ülke politikasının önünde engeliz! Gezi ve Tekel direnişi tekrarı bize değil, iktidarın zulmüne bağlıdır. Zulüm artarsa direniş olacaktır.

'İlk defa güneş ışığı gördüm'

Bizi işkence yaparak vurarak kırarak kampüs hastanesine götürdüler. Biz  hasta değil eylemciyiz. Ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm. Biz zorla müdahale tehditleriyle baş başbaşayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz!

‘Asıl suç hedef göstermek’

Nuriye’yi Numune’ye götürürken içeriden sloganlar ve çığlık sesleri geliyordu, yani bilinci açık. Nuriye’yi iki gün önce Numuneye, duruşmaya getirmemek için kaldırdılar. Zorla müdahale insanlık suçudur. Süleyman Soylu bizimle ilgili çok şey söyledi, inandıramadı insanları, bakanlık eliyle kitapçık yayınladı. Süleyman Soylu bizi hedef gösterdi zaten, terörist ilan etti, peki bu mahkeme niye kuruldu? Asıl suç olan budur.

‘Verin kararınızı perde kapansın’

Zorla müdahale için götüreceklerini düşünüp annemle vedalaştım. Bu uygulamanın sonuçları belli. Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti. Son olarak şunu söylemek istiyorum; Verin kararınızı perde kapansın."

Semih Özakça ifadesini şiir okuyarak bitirirken, salondan alkış sesleri yükseldi. Duruşmaya 1 saatlik öğle arası verildi.

Dışarıda saldırı: Gözaltılar var

Öte yandan Sincan Cezaevi Yerleşkesi önünde bekleyen çok sayıda yurttaşa ise polis saldırdı. "Nuriye ve semih işe geri alınsın" pankartı açarak yürüyüşe geçen kitleye saldıran polis, Deniz Aydın isminde bir kadını yere yatırarak darp etti. Polisler kadınla birlikte çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.