
Tülay Hatimoğulları: Bu barış halkların barışı olacak
- 22:43 29 Haziran 2025
- Siyaset
HATAY – Samandağ’da konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Enternasyonalist, güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız var” diyerek mücadele ve örgütlenme çağrısı yaptı.
Hatay'ın Samandağ ilçesinde düzenlenen kitap fuarında "Zamanların en iyisinde, zamanların en kötüsünde" başlığıyla panel düzenlendi. Panele; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca konuşmacı olarak katıldı. Panelde ilk olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu.
Panelin konusuna işaret eden Tülay Hatimoğulları, Ortadoğu'da yaşanan olaylara ve çatışmalara dikkat çekerek, üçüncü dünya savaşının arifesinde olduklarını ve "Zamanların en kötüsünü yaşıyoruz" dedi. "Dünya nükleer silahların tehdidi altında. Bugün nükleer silah kullanıldığında hangi ülkede kullanıldığının anlamı yok" diyen Tülay Hatimoğulları, "Kocaman bir bölgenin, birçok ülkenin etkileneceğini biliyoruz. Böylesi bir zamanda bizim sınırları tanımayan, sınırları görmeyen enternasyonalist, güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız olduğunun altını özellikle çiziyoruz. Bu mücadeleyi kendi ülkemizin sınırlarından başlatmak durumundayız" sözlerine yer verdi.
‘Barış Türkiye halklarının tamamının olur’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına değinen Tülay Hatimoğulları, "Bu konuda daha fazla konuşmaya, daha fazla tartışmaya ihtiyacımız var. Şundan eminiz ki Türkiye'nin kendi iç barışını oluşturması Türkiye'nin kendi iç adaletini, özgürlüklerini, demokrasisini inşa etmesi demek. Türkiye'nin her anlamıyla halklar arasında birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirmesi 86 milyon yurttaşımızın eşit yurttaşlık hakkı temelinde Türkiye'de yaşam yaşayabilmesi demek, Türkiye'nin her anlamda Türkiye halklarının önünün açık olması demek. En önemlisi bizler bunu başarabilirsek Türkiye coğrafyasında, biliyoruz ki sadece Türkiye'de değil biz aynı zamanda Ortadoğu'nun barışına öncülük edebilecek durumda oluruz değerli arkadaşlar. Ve ne yazık ki Türkiye şu an zamanların en kötüsünü hem bölgesel süreç bakımından, dünyadaki siyasal, ekonomik, iktisadi gelişmeler, toplumsal gelişmeler bakımından en kötüsünü yaşıyor. Ama aynı zamanda iç siyaset bakımından da şu an Türkiye ne yazık ki en kötü dönemlerinden birini yaşıyor. Baskıların arttığı, siyasetçilerin gözaltına alınıp tutuklandığı, seçilmişlerin gözaltına alınıp tutuklandığı, kayyımların atandığı, yerel yönetimlerin ve seçimlerin yok sayıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bizlerin bu süreçte çok net bir şekilde ifade ettiği şudur: Bugün biz barış sürecini bu ülkede tesis edeceksek bu ne sadece Kürdün barışı ve demokrasisi olur, ne sadece DEM Parti'nin barışı olur. Bu Türkiye halklarının tamamının barışı olur, olmak zorundadır. Bu süreci yürütürken ana muhalefet partisi başta olmak üzere bütün partilerle, ittifak güçlerimizle, sol sosyalist yapılarla, bileşenlerimizle, her kesimle 7/24 saat görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Biz biliyoruz, barış ve demokrasi hiç kimseye altın tepsiyle sunulmaz. Biz bunu mücadele ederek kazanabiliriz" diye konuştu.
‘AYM kararları hayata geçirilmeli’
Diğer siyasi parti temsilcileri, tutsak siyasetçiler ve inanç gruplarıyla yaptıkları görüşmelere işaret eden Tülay Hatimoğulları, "Barış demokrasisiz olmaz. Demokrasi bir kesime olmaz, demokrasi her kesime olmak zorundadır. Bugün seçilmişlerin hapiste olduğu bir dönemde Türkiye'nin demokratikleşmesinden bahsetmek akıl dışıdır. Demokrasiyi tesis edebilmek için en önemli olan adım yargının bağımsızlığı ve yargının siyasi hegemonyadan kurtularak hukuka dayalı bir şekilde karar verilmesini sağlamaktır. Somut ve acil adımların atılması gerekiyor. Bunun için yasa değiştirmeye yeni yasa çıkarmaya gerek yok. Bugün AİHM kararlarının hayata geçmesi demek, AYM kararlarının hayata geçmesi demek Can Atalay'ın, Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ ve arkadaşlarının, Osman Kavala'nın ve Gezi tutsaklarının serbest kalması demektir. Bunun yapılması için Türkiye'nin taraf olduğu AİHM kararlarının acil bir şekilde hayata erişmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
‘En acil adım hukuk’
Türkiye'nin demokratikleşmesi için devletin atması gereken acil adımların; tutsakların serbest bırakılması, kayyım yasasının kaldırılması, farklı halk ve inançların eşit yurttaşlık temelinde yaşaması, yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığının sağlanması olduğunu belirten Tülay Hatimoğulları, ülkedeki ekonomik adaletsizliğe dikkat çekerek, demokratik ve sosyal bir cumhuriyeti güçlendirerek inşa etme hedeflerini vurguladı. Tülay Hatimoğulları, son olarak örgütlenmenin önemine dikkat çekti.
‘Beraber bitireceğiz’
TİP Genel Başkanı Erkan Baş ise Türkiye'de en zengin 108 kişinin servetine işaret ederek, halkın bu kişilere çalıştığını ve giderek yoksullaştığını ifade etti. AKP'yi "yabancı" olarak tanımlayan Baş, ülkedeki hukuksuzluklara ve yargının bağımsız olmamasına değinerek, "Bu zamanların en kötüsü hep beraber bitireceğiz" dedi.
‘Memleketin aydınlık yüzü var’
Son olarak konuşan DEM Parti Milletvekili Perihan Koca, "Türkiye Cumhuriyeti'nde memleketin bir karanlık tarafı var. Bize faşizme boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Diğer tarafıyla da memleketin aydınlık bir yüzü de var. İşte çıkış orada. Dünyada ateş çemberinin, ölüm çemberinin tam ortasında bulunuyoruz. Bu kanlı savaştan Türkiye siyasi iktidarı da azade değil. Siyasi iktidar faşizmi tahkim etmeye çalışırken, alt emperyal güç olmaya çalışıyor. Suriye'de aktör olmaya çalışıyorlar. Siyasi iktidar toplumun rızası olmamasına rağmen bütün kurumlarıyla faşizmi inşa etmeye çalışıyor. Adı konmamış bir OHAL rejiminin tam ortasındayız. Şu anda bir yasasızlık hükmü içerisindeyiz. Devletin kaynaklarını kullanarak muhalefeti dizayn etmeye çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.